Kimi çözümü memleketine dönmekte buluyor, kimi de tası tarağı toplayıp ailesiyle yaşamaya başlıyor. Şehirlerde yaşam mücadelesi veren milyonların bir kısmı artan kira ve konut fiyatları karşısında tutunmaya çalışırken bir kısmı da şehrin çeperlerine göç etmek zorunda kalıyor, tıpkı E.T. ve M.A. gibi.
Medya sektöründe yönetici olarak çalışıyor E.T. Danışmanlık firması sahibi eşi ve oğullarıyla bu günlerde büyük bir çıkmazın içindeler. “Yedi yıldır oturduğumuz Yeni Levent’teki evimizi, kendi oturacağı gerekçesiyle boşaltmamızı istiyor ev sahibimiz. Bu muhitte 10 bin liranın altında kiralık daire yok, bu bizim bütçemizin çok üstünde” diyor. Tercih etmeseler de rotalarını Gültepe ve Gülbahar mahallelerine çeviriyorlar.
Kira zammı endişesiyle aylardır kendini yiyip bitirenlerden biri de kamu çalışanı M.A.
Ailesiyle Ataşehir’de yaşayan M.A., nisanda bin 300 lira olan kiralarının 2 bin 800 liraya çıktığını, yasal prosedürün oldukça üzerinde olan bu rakamı ödeyemeyeceklerini ifade ettiklerinde ev sahiplerinin tehditlerine maruz kaldıklarını söylüyor. “Ne havuz istiyorum ne güvenlik. İstediğim yalnızca başımızı sokacağımız bir ev, nereye gideceğiz, bilmiyorum” diyor.
Konut krizinin nedenlerini ve doğuracağı sonuçları daha iyi anlamak için uzmanlarla görüştük. İlk söz Şehir Bölge Plancılar Odası İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu’nda:
– İnşaat firmalarının yeni projeler üretmesine rağmen çözülemeyen konut sorununun temelinde ne yatıyor?
Ülkemizde konut üretimi konusunda kamunun arz talep dengelerini gözetmemesi, kim için konut ürettiğinin farkında olmaması büyük sorun. Yoksullara ve üst gelir sınıfına hizmet ettiğini ifade eden TOKİ, neden orta sınıfı dikkate almıyor? Kaldı ki yoksullar için üretilen konutlara erişebilecek kesim aslında orta sınıf Türkiye koşullarında.
YERİNDEN ETME PROJELERİ
Sosyal konut kamunun elinde olur, belirli nitelikleri taşıyan insanlar, çok küçük kiralarla bu evlerde oturtulur. Aynı zamanda bu kişiler istihdam edilir, kadınlar ekonomik hayata kazandırılır, çocukların eğitimi sağlanır. Ama bizde bu model giderek yükselen, lüksleşen yapılara dönüşüyor. Örneğin Alibeyköy Yeşilpınar bölgesine yıllar önce Vialand Tema Park diye bir şey kondu. İlk açıldığında giriş ücreti 50 lira olan bu eğlence merkezine o bölgede yaşayan kimse çocuğunu götüremedi. Bu yapının etrafında inanılmaz projeler inşa edildi. Kıymetlenen bölgeye göz diken müteahhitler, kiracıları rahatsız etti ve evlerinden çıkardı.
– Bu dönüşüm merkezlerde ne gibi sonuçlara yol açacak?
Merkezler hızla gökdelenlerle, lüks konutlarla doluyor. Günün sonunda ne gecekonduda yaşayan ne orta sınıf o konutlarda yaşayabiliyor ne de o bölgenin ekonomik maliyetlerini karşılayabiliyor.
– Peki bu durum kent içi göçü doğuruyor diyebilir miyiz?
Şehirlerdeki tahliyelerin bir ayağını kentsel dönüşüm oluşturuyorsa, diğer ayağını da bugün içinde bulunduğumuz ekonomik kriz oluşturuyor. Hem satılık hem kiralık konutlar açısından çok pahalı hale gelen merkezler yalnızca alt gelir grubunu değil, orta sınıfı da şehirlerin dışına itiyor. Böylece kent merkezleri varsılların gettolarına dönüşüyor. Dolayısıyla kentlerin demografik haritası, sınıfsal coğrafyası değişim göstermeye başlıyor.
SEMTİN SAHİPLERİ GİDİYOR
Nişantaşı, Ulus, Kadıköy gibi bölgelerde yüksek gelirlilerin yaşadığı algısı var. Halbuki şehrin bu semtleri zamanında emekli ikramiyeleriyle alınmış evlerde yaşayanlarla dolu. Bir süre sonra bu bölgeler için emekli maaşları yetmeyecek ve çoğu kendine ait evlerde yaşayamayacak. Dolayısıyla o insanlar şimdiye kadar korudukları alanlarını yabancılara teslim etmek zorunda kalacaklar.
Başakşehir, İkitelli, Esenyurt gibi mimari yapısıyla, alışveriş merkezleriyle farklı bir sınıf için yaratılmış semtler var. Herkes Katarlıları konuşuyor ama daha çok mülk alıp, kiralayanlar İranlılar ve Türkiye’nin her yerindeler.
SINIF TEMELLİ SİYASET YÜKSELECEK
Ankara Üni. Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Melih Yeşilbağ’a göre AKP’li yıllarda konut bir yatırım aracı haline geldi ve mekânsal dönüşüm hızlandı. Beyoğlu’nda özgün kültürel dokunun tahrip edilerek kişiliksiz bir eğlence kompleksine bıraktığını belirten Yeşilbağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kent nüfusunun önemli bir bölümü okullardan, hastanelerden, yeşil alandan ve kentin sunduğu diğer olanaklardan yoksun durumda. Merkezlerde yaşamayı tercih eden beyaz yakalıların da mekânsal dinamikler ve hayat pahalılığı sebebiyle göç etmek zorunda kalması, kendi sınıf konumuna dair yanılsamalarını geride bırakarak sınıf gerçeğiyle yüzleşmesi ve sınıf temelli siyasetin yeniden güç kazanması için son derece uygun koşullar oluşturuyor.”
KONUT SATIŞLARI KRİZ DİNLEMİYOR
Mimar ve gayrimenkul danışmanı Nevra Yılmaz, gayrimenkulün dünyada ve Türkiye’de enflasyona karşı değerini en iyi koruyan yatırım aracı olduğunu belirtiyor. Yılmaz, önceki yıllara göre bugünkü satışların yüzde 60’ın üzerinde arttığını ifade ederek “Aynı oranda fiyatlar da yükselmeye devam ediyor. Bunun yanında inşaat maliyetlerindeki artış yeni yapı oranını düşürdü. Yabancıya satışların artmasıyla da özellikle İstanbul’da satılık yapı stoku azaldı. Bu sebeple bir apartmanda, aynı nitelikteki daireler bir ay arayla yüzde 40 artışla satılıyor” dedi.
SEMTLER KABUK DEĞİŞTİRİYOR
– Feriköy Paşa Mahallesi Muhtarı Zeki Akgün: Son aylarda yüzde yüz üzerinde artış gösteren kiralar nedeniyle yoksul ve yoksullaşan kesim mahallemizden ayrılıyor. Gidenlerin yerine ise varlıklı İranlı bir geliyor.
– Meşrutiyet Mahallesi Muhtarı Mustafa Kemal Torun: Kiraların bir anda üç katına çıktığı mahallemizde mal sahiplerinin çoğu kiracılarını evlerinden çıkartmak için doğrudan mahkemeye müracaat ediyorlar ama bu kriz ortamında istedikleri kirayı iki ay alırlar, üçüncü ay biraz zor…
– Caferağa Mahallesi Muhtarı Zeynep Ayman: Son dönemde kira paylaşma metotlarının yaygınlaştığı Moda’da ya birkaç kişi birleşip ev tutuyor ya da oda kiralıyor. Yabancıların mülk edinmesiyle birlikte fiyatlar birkaç ayda anlam veremediğimiz bir şekilde arttı. Bu süreç devam ederse semtimiz maalesef kabuk değiştirecek.