İzmir İnciraltı Sahili’ndeki Çakalburnu Lagünü, geçen yıl yaşanan deniz marulu manzaraları havaların ısınması ile yeniden kendini gösterdi.
Deniz marulu olarak da bilinen ulva lactuca, geçen sene lagünün 4’te 3’ü’nü sarmış, havaların soğumasıyla birlikte kaybolmuştu.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, denizlerin kirlilik bakımından doygunluğa ulaştığını gösteren ve suyun yüzeyini tamamen kaplayan marulların, önümüzdeki günlerde daha çok artmasının beklendiğini vurguladı.
“Çok ciddi oranda arıtılmadan denize bırakılan su var”
Denizlere gereken önemin verilmediğini ifade eden Prof. Dr. Doğan Yaşar şu ifadeleri kullandı:
“Bu denizin rahatsızlığını gösteriyor. Artık kronikleşti. Denize çok fazla nutrient (besleyici element) geliyor. İzmir Körfezi sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da önemli arıtma tesislerine sahip. Buna rağmen çok ciddi oranda arıtılmadan denize bırakılan su var.
“Denizlerimize gereken önemi vermiyoruz”
Deniz marulu geçen yıl mayıs ayında oldu. Sonra ekim ayında tekrarladı. Şimdi yine ortaya çıktı. Çünkü denizlerimize gereken önemi vermiyoruz. Denizlerimizi hala fosseptik olarak kullanmaya devam ediyoruz. Böyle devam ettikçe daha çok deniz marulu veya müsilaj göreceğiz.
“Denizlere arıtılmadan hiçbir su verilmemeli”
Sıcaklık arttıkça deniz marulu artacaktır. Biz bir Halil İbrahim Sofrası kurduk. İzmir arıtma konusunda çok avantajlı bir kent olmasına rağmen bunu yaşıyoruz. Bir de diğer kentleri düşünün. Mutlaka arıtma yapılmalı ve denizlere arıtılmadan hiçbir su verilmemeli. Deniz marulunun denize çok fazla bir zararı yok. Canlı olduğu için ölünce kokuya neden oluyor. Yerel ve merkezi hükümetlerin bu konuyu ciddi anlamda ele alması gerekiyor.”