Toprağa dökülen müsilaj uzmanları ikiye böldü

Marmara Denizi’nden temizlenip toprağa dökülen müsilaj uzmanları ikiye böldü. Müsilaj Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nuray Çağlar, müsilajın toprakta çürüdüğünü ve bunun doğal bir süreç olduğunu belirtirken, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Kapıkıran ise, müsilajlı toprağın başka yere nakledilmemesi gerektiğini söyledi.

Marmara Denizi’nde tam bir yıl önce oluşan müsilaj büyük endişeye neden olmuş, temizlenmesi için kamu kurumları, üniversiteler ve STK’lar seferber olmuştu. İBB verilerine göre denizden toplanan 6 bin 440 metreküp müsilaj, Şile Kömürcüoda Katık Atık Bertaraf Tesislerinde toprağa döküldü. Aradan geçen 10 ayda toprakla karışan müsilajın kahverengi renk aldığı ve üzerinde su birikintileri oluştuğu gözlendi. Bu durum müsilajın denizde olduğu kadar, toprakta da zararlı olabileceği tartışmasına neden oldu.

‘Toprağa gömüldüğü zaman bakterilerin etkisiyle çürümektedir’

İstanbul Üniversitesi Kimyasal Oşinografi Ana Bilim Dalı Başkanı ve Müsilaj Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nuray Çağlar, müsilajın canlıların ürettiği doğal bir malzeme olduğunu belirterek, bu nedenle toprakta çürümesinin de beklenen bir durum olduğunu belirtti. Çağlar şöyle konuştu; “Müsilaj, denizde fitoplankton dediğimiz canlıların ürettiği, ağırlıklı olarak polisakkaritlerden oluşan ve ayrıca karbonhidrat ve proteinleri de içeren şekerli bir doğal malzeme. İçerisinde fitoplankton türlerin kendi üzerinde biriktirdikleri, silisyum, magnezyum, kalsiyum gibi zararlı olmayan elementler de var. Müsilaj malzemesi organik bir yapıya sahip olduğu için güneş ışığında fotooksidasyonla parçalanmaktadır. Toprakta gömüldüğü zaman da bakterilerin etkisiyle çürümektedir. Bu doğal bir süreçtir.”

‘Karada bertaraf kararıyla, zaten çürütülmesi amaçlanmıştı’

Müsilajın tüm organik yapılar gibi çürüyerek, daha küçük yapılara ayrıştığını ifade eden Çağlar “Başka bir deyişle, tamamen organik maddeyi oluşturan karbon ve azot gibi yapısındaki bileşenlerine ayrılmaktadır. Müsilaj malzemesinin yapısını kimyasal yöntemlerle incelediğimizde, şekerli yapıyı ve deniz suyunda bulunan doğal elementleri yani zehirli olmayan, toksik olmayan elementleri gördük. Şayet yapısında bir mikrokirletici varsa, yürüttümüz projeler tamamlandığında bunu göreceğiz. Müsilajın karada bertarafında, toprakta tamamen havasız ortamda organik maddenin parçalanması, bakterilerle çürütülmesi amaçlanmıştır” dedi.

‘Müsilaj doğaya bırakıldığında yapışma tehlikesi barındırır’

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Kapıkıran ise müsilajın gömüldüğü toprakla ilgili uyarılarda bulundu. Müsilajlı toprağın başka bir yere nakledilmemesi gerektiğini belirten Kapkıran, “Tesislerin altında sızdırmazlık inşaası kuvvetli ise doğaya karışmadığını varsayabiliriz. Müsilajın doğaya bırakılması durumunda, içeriğindeki azot, fosfor tuzları ve başka mineraller müsilajın yapışkanlık özelliğinden dolayı yapışma tehlikesi barındırır. Toplanan müsilajın içerisinde mutlaka algler, hayvansal ve bitkisel mikroorganizmalar var. Suda askıda bulunan diğer elementler içerisinde bulunabilir. Doğaya bırakılması durumunda, özellikle taban suyuna karışması söz konusu olabiliyor. Besin tuzları akiferlerdeki sularda tuzluluk yaratıyor. Yeraltı suları aslında tarımın ve insan kullanımının en önemli kaynaklarından birisidir” ifadelerini kullandı.

‘Oradan çıkan toprağın başka yere nakledilmemesi gerekir’

Müsilaj bileşenlerinin içindeki bazı canlıların uygun ortam bulduğunda toprak içinde de yaşamaya devam edebileceğini belirten Kapkıran, “Bunlar beslenen canlılardır. Beslenecek bir materyal bulamamaları durumunda, elbette orada öleceklerdir. Ancak ölmeleri de yeterli değil, vücutlarında ağır metal birikimleri varsa o birikimler toprak içerisinde mutlaka varlığını sürdürmeyi devam edecektir. Oradan çıkan toprağı kullanılırken veya başka yere nakledilirken dikkat edilmesi gerekir. Hatta nakledilmemesi gerekir” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir