Eşitlik yatırımlarıyla 299 milyon yeni iş

 

“Çalışma yaşamında bakım: Toplumsal cinsiyet açısından daha adil bir çalışma yaşamı için bakım izni ve hizmetlerine yönelik yatırımlar” başlıklı rapora göre, üreme çağındaki her on kadından üçüne, yani 649 milyon kadına sağlanan annelik koruması yetersiz kalıyor; ILO’nun 2000 tarihli ve 183 sayılı Analığın Korunması Sözleşmesi’nin temel gereklerini karşılamıyor. Sözleşme, kadınlara en az 14 haftalık doğum izni verilmesini ve bu süre boyunca, sosyal sigorta veya kamu fonlarından karşılanacak biçimde, kadının önceki kazancının en az üçte ikisi tutarında ücret ödenmesini zorunlu tutuyor. Çalışmaya göre, her ne kadar “ücretli doğum izni veya annelik koruması evrensel insan ve çalışma haklarından biri” olsa da, rapor kapsamında incelenen 185 ülkenin 82’si bu standartları karşılamıyor. Reform şimdiki hızıyla sürerse, incelenen ülkelerde asgari doğum izni haklarını elde etmek en az 46 yıl alacak; bu da BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın ilgili hedefinin 2030 yılına kadar gerçekleştirilemeyeceği anlamına geliyor.

Babalık izni kullanılmıyor

Rapora göre, hem anne hem de babaların iş ve aile sorumluluklarını dengelemelerine yardımcı olan babalık izni hakkının olmadığı ülkelerde yaşayan başlıca üreme çağındaki erkeklerin sayısı 1,2 milyarın üzerinde. Bu hakkın tanındığı ülkelerde ise, ki bu dünya genelinde ortalama dokuz günlük bir izin süresi, yeterli değil ve büyük bir “cinsiyete dayalı izin açığı” oluşturuyor. Babalık izni haklarının fazla kullanılmadığını belirten rapor, bunun babalık ücretinin düşük olması, toplumsal cinsiyet normları ve politikaların tasarımından kaynaklandığını öne sürüyor.

Anne, baba, ebeveyn ve çocuklara yönelik ve uzun süreli bakım da dahil olmak üzere, dünya genelinde bakıma ilişkin ulusal kanun, politika ve uygulamaları özetleyen “Çalışma Yaşamında Bakım” raporu, bazı işçilerin bu yasal korumaların kapsamı dışında kaldığının altını çiziyor. Bunların arasında serbest çalışanlar, kayıt dışı ekonomide çalışanlar, göçmenler, evlat edinen ve LGBTQI+ üyesi ebeveynler yer alıyor. Rapor aynı zamanda bakım alanına yapılacak daha büyük yatırımlara ilişkin durumu ve bunların olası etkilerini inceliyor.

Onurlu bir şekilde yaşlanmak

İncelenen ülkelerin yalnız 40’ında hamile veya emziren kadınlar, ILO standartları ile uyumlu olarak, tehlikeli veya sağlıksız işlerden korunma hakkından yararlanabiliyor. Yalnız 53 ülke doğum öncesi sağlık muayenesi için ücretli izin hakkı tanıyor. Birçok ülkede izin, gelir güvenliği ve uygun emzirme imkanları da mevcut değil.

İnsan ömrünün uzaması ve Kovid-19 küresel salgınının etkileri nedeniyle yaşlılara ve engellilere yönelik uzun süreli bakım hizmetlere duyulan gereksinim keskin biçimde artıyor. Ancak çalışmaya göre, “uzun süreli bakım hizmetleri, kişilerin sağlıklı ve onurlu biçimde yaşlanmasını sağlamak için son derece önemli” olmakla birlikte, dünya genelinde yatılı bakım, toplum temelli günlük bakım, evde bakım gibi hizmetlere ihtiyaç duyanların büyük bölümü bu hizmetlere erişemiyor.

Rapor, daha iyi ve toplumsal cinsiyet açısından daha eşit bir çalışma yaşamını oluşturmanın çığır açıcı bir yolunu oluşturacak, evrensel erişime dayalı dönüştürücü bakım politikaları paketinin oluşturulmasına yönelik “yatırım yapılması için güçlü bir gerekçe” ortaya koyuyor. Cinsiyetlere yönelik eşit izin imkanları, herkes için genel çocuk bakımı ve uzun süreli bakım hizmetlerine yapılacak yatırımlar sayesinde 2035 yılına kadar 299 milyon yeni iş yaratılabilecek. Söz konusu politika açıklarını gidermek içinse 2035 yılına kadar yıllık 5,4 trilyon dolar (toplam yıllık GSYH’nin yüzde 4,2’si kadar) yatırıma ihtiyaç duyuluyor, ki bu tutarın bir kısmı ek kazançlardan elde edilecek vergi gelirleri ve istihdam artışı ile dengelenebilir.

Yeniden düşünmeliyiz

ILO Çalışma Koşulları ve Eşitlik Direktörü Manuela Tomei şöyle konuştu:

“Çocuklara iyi birer başlangıç sağlayacak, kadınların iş gücünde kalmaya devam etmelerini destekleyecek, ailelerin veya bireylerin yoksulluğa düşmesini engelleyecek bakım sürekliliğini oluşturmak için, bakım politika ve hizmetlerini sunma şeklimizi yeni baştan düşünmeliyiz. Bakım konusundaki bu açıkların giderilmesi, sağlık ve geçim kaynaklarının yanı sıra temel hakları, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve daha yüksek düzeyde temsili destekleyecek bir yatırım olarak görülmelidir.”

Esporda kadınlara destek

RIOT GAMES ile 2019’dan beri iş birliğini sürdüren Coca-Cola’nın bu yıl itibariyle ana partneri olduğu Türkiye’nin ilk kadın VALORANT turnuvası “ESA REBELS Powered by Dell” 18-21 Nisan arasında gerçekleşiyor. Coca-Cola, “ESA REBELS Powered by Dell” ile erkek egemen bir spor olarak görülen Espor’da kadınların gücünü tüm dünyaya göstermeyi hedefliyor.

Espor alanındaki kadın oyuncuları desteklemeye devam edeceğini açıklayan Coca-Cola Türkiye Genel Müdürü Başak Karaca, “Son dönemdeki yaşadığımız dijital dönüşüm ile beraber artan espora ilgi gün geçtikçe artıyor. Coca-Cola olarak yatırımlarımız ile ülkemizde esporu daha da güçlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bununla birlikte Coca-Cola olarak diğer bir hedefimiz ise her beş oyuncudan sadece bir tanesi kadın olan espor alanındaki cinsiyet eşitsizliğini en aza indirmek. Bu hedefi gerçekleştirmek için de ESA Esports & Media ile birlikte ana partnerliğini yaptığımız Türkiye’nin ilk kadın VALORANT turnuva serisi olacak olan ‘ESA REBELS Powered by Dell’i gerçekleştiriyoruz. Coca-Cola olarak, espor alanında kadın gücünü göstermek için başladığımız bu işbirliğini önümüzdeki senelerde daha da geliştirmek ve birbirinden yetenekli kadın oyuncuları ülkemize kazandırmak bizim en büyük hedefimiz” dedi.

2018 yılında kurulan ESA Esports&Media’nın Kurucu Ortak ve CEO’su Lale Ergin ise “Türkiye’nin ilk kadın VALORANT turnuva serisinin ana partneri olarak kadınları espora teşvik etmekten dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. ESA Esports&Media’yı kurmadan önce de espor ve video oyunları oynamaktan keyif alıyordum. Girdiğim ortamlarda bu ilgimden bahsettiğimde çevremdeki insanlar şaşırıyordu fakat ben hobimi işim haline getirerek herkesi daha da şaşırttım. Erkek egemen olan bu alada kadın yönetici olarak birçok alanda olduğu gibi espor alanında da kadınların ne kadar başarılı olabileceğini tüm Türkiye’ye gösterdik. Şimdi sırada kadın oyuncu sayısını artırmak var” diye konuştu.

HAZIRLAYAN: PINAR AKTAŞ [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir