İktidara bakacak olursak enflasyonun sebebi dünyadaki fiyat artışları. Bu tezin mantıki sonucu şu: Enflasyonun düşmesi için küresel fiyatların düşmesini beklememiz lazım. Oldu canım…
Bu bahane elbette doğru değil. Enflasyon dünyadaki fiyat artışları yüzünden değil, yanlış ekonomi politikaları yüzünden patladı. 2018’de 4.5 TL olan doların şimdi 15 TL olduğunu, o nedenle dünyadaki fiyat artışlarının bize 3 kat katmerli yansıdığını, bunun arkasında (Yani doların 4.5 TL’den 15 TL’ye çıkmasının arkasında) AKP’nin “Faiz neden, enflasyon sonuç” takıntısının olduğunu geçen haftaki yazımda anlatmaya çalışmıştım. Gelin, bu yazıda iktidarın yanlış politikalarının konut fiyatları ve kiraları nasıl patlattığına daha yakından bakalım…
Konut piyasası 2017’den itibaren durgunluğa girmişti. 2019 ve 2020 yılının ilk aylarında konut fiyatları ve kiralar reel olarak (Yani enflasyon karşısında) geriledi. O yıllarda konut alan aldı. Alamayanlar…
2020 yılında pandemi patladı. Başka ülkelerin devletleri vatandaşlarına ve zor durumdaki şirketlere hibe şeklinde yardım ederken (Amerika’da vatandaşlara zarf içinde çek yollandığını, Almanya’da küçük işletmelere 15 bin Euro karşılıksız destek verildiğini hatırladınız mı?) Türkiye’de pandemi desteği diye konut kredisi faizleri indirildi!
Hem de ne indirim, kamu bankaları yeni konutlarda faizi aylık 0.64’e çekti. Bunun ne kadar düşük bir oran olduğunu anlatabilmek için şu anda kamu bankalarının “indirimli” diye verdiği kredinin faizinin 1.20, özel bankalarda ise 1.90 olduğunu belirteyim.
Elbette bu fırsatı kaçırmak istemeyen on binlerce vatandaş bankalara koştu. O yaz Türkiye tarihinin konut satış rekoru kırıldı. Bir şeye talep birdenbire üç-dört katına çıkarsa ne olur? Fiyatı artar. İktisada giriş dersi.
2020 yılında Türkiye’de de konut fiyatları patladı. Bunu fark eden iktidar birkaç ay sonra 0.64’lük faiz kampanyasına son verdi. Ama piyasanın dengeleri bozulmuştu bir kere…
Ev fiyatlarını patlatan bir başka yanlış politika, 250 bin dolarlık konut alımına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesiydi. Bunun da fiyatları yukarı çekeceği belliydi. Emlak piyasasını tanıyanlar, “Yapmayın, etmeyin, emeğiyle geçinen orta sınıf ev alamaz hale gelecek” dedi ama dinletemedi.
Çünkü iktidarın yabancıların konut alımından gelecek dövize ihtiyacı vardı. Zira bütün dünyayla kavgaya tutuştuğundan ve bu arada makro dengeler bozulduğundan, Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı (Yani fabrika kurmak ya da almak için yapılan yatırım) gelmez olmuştu…
Öte yandan konut fiyatlarının patlamasına neden olan bu politikaların arkasında AKP iktidarının inşaat lobisiyle içli dışlı olmasının da payı büyük.
Cumhurbaşkanının yazılım dünyasındaki gelişmelerle ilgilendiğini hiç duymadık ama İstanbul’un hangi bölgesindeki hangi “kupon” arazinin hangi müteahhide verilmesi gerektiğine kadar inşaat sektörüyle haşır neşir olduğunu biliyoruz. Konut kredisi faizinin 0.64’e indirilerek dengelerin bozulmasının arkasında, pandemide zora giren müteahhitleri kurtarma çabası da vardı…
Yanlış politikalar konut fiyatlarını işte böyle patlattı. Keşke sadece konut fiyatları patlasaydı. Konut fiyatları patlayınca normalde ev alacak vatandaşlar (Yeni evlenenler, boşananlar, bir şehirden başkasına taşınanlar) kiraya yöneldi. Kiraya talep artınca da kiralar patladı!
Bu arada Merkez Bankası’nın faiz indirimleri TL’nin erimesine neden olmuştu. Dolar 4.5 TL’den 15 TL’ye çıkınca inşaat malzemelerine zam üzerine zam geldi. Yeni proje yapılmaz oldu. Zira zamlı malzemeden yapılan konutların satılıp satılmayacağı, satılsa bile malzeme fiyatı sürekli arttığı için inşaatçıların kar edip edemeyeceği belli değildi. Bir şeyin talebi sabit kalırken arzı azalırsa ne olur? Evet, fiyatı artar. Yine iktisada giriş dersi.
Görüldüğü gibi konut fiyatlarının ve kiraların patlamasıyla dünyadaki fiyat artışları arasında neredeyse hiçbir ilişki yok. Bu enflasyon ev yapımı.