‘Saraçoğlu Mahallesi, parası olanın kalabileceği bir otel olmayacak’

Ogün Akkaya

ANKARA – Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projesi ve kentsel sit alanlarından biri olan Saraçoğlu Mahallesi’nde yapılmak istenen projeye ilişkin çok sayıda meslek örgütü dava açtı. Davalarda projeyi durdurma kararları verildi.

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Özgür Kaya ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ceren İlter Soy, verilen yargı kararının ardından Saraçoğlu Mahallesi’ndeki son durumu, projenin tamamlandığı durumda çevreye vereceği zararları ve belediyelerin proje karşısında tavırlarını değerlendirdi.

‘YÜRÜTMEYİ DURDURMA KÂĞIT ÜSTÜNDE VAR AMA FİZİKİ OLARAK HİÇBİR İLERLEME YOK’

Ankara 17’nci İdare Mahkemesi, sizin ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi’nin açtığı davada Saraçoğlu Mahallesi’ndeki projede imar uygulamasının iptaline karar verdi. Karar uygulanıyor mu? Son durum nedir?

Ceren İlter Soy: Kararın durdurulmasına ilişkin yazılar ilgili belediyedeki birimlere ulaştırıldı. Belediyeden çıkacak kararları bekliyoruz. Yürütmeyi durdurma kararı nisanın ilk haftasında verildi. O günden bu zamana herhangi bir ilerleme yok. Ruhsatlar iptal edilmedi. Yürütmeyi durdurma kâğıt üstünde var ama fiziki olarak hiçbir ilerleme yok.

Özgür Kaya: Biz Şehir Plancıları Odası ile birlikte işin imar planlaması ve uygulaması noktasında teknik raporlar hazırlayıp, hukuki süreci başlattık. Mahkeme durdurma kararı verdi. Çankaya Belediyesi’ne ruhsat işlerinin durdurulması için yazılar yazdık ama henüz cevap vermediler. Çankaya Belediyesi’nin de bir an önce inisiyatif alıp gerekli işlemleri yapması gerekir.

‘ÜST SINIFA YÖNELİK YARATMAK İSTEDİKLERİ ÇEKİM ARZUSU EKSTRA BİR TRAFİK YARATACAK’

Saraçoğlu Mahallesi’ndeki proje, ulaşım sorunu yaratacağı, mahalle ve kent merkezine zarar vereceği gerekçeleriyle hep eleştirilerin odağında oldu. Proje, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen devam ederse geride ne bırakacak? Sizin eleştirileriniz neler?

Ceren İlter Soy: Umarım proje devam etmeyecek çünkü yürütmeyi durdurma kararımız var. Projenin birkaç başlık altında yarattığı riskler var. Burası kamusal bir alan ancak son uygulanan projede, burası turizm, ticaret ve konut şeklinde işlevlendirilme güdüsü taşıyor. Bu aynı zamanda Saraçoğlu Mahallesi’ni soylulaştıran da bir proje. Proje görsellerinden, açıklama videolarından takip ettiğinizde görebilirsiniz ki burada üst gelir sınıfına yönelik bir proje gerçekleştirildiği aşikâr. Konut alanlarından uzaklaştırılıp, ticarileştirmeye, kamusal niteliğini yok etmeye yönelik bir proje aslında. Ekolojik de değil. Mahalledeki ağaçların birçoğu tescilli anıt ağaç. Yapılması düşünülen projede bir yeraltı otoparkı vardı. Şimdi son durum ne bilmiyoruz. Bilirkişi keşfinde bize de çok az yerini gösterdiler. Alanın bazı yerlerine sokulmadık. Eğer bu otopark yapılırsa hem anıt ağaçlar hem de tescilli yapılar hepsi zarar görecek. Aynı zamanda projede havuz ve gölet gibi alanlar da var. Bunlar da alanın yapısına, ekolojik dengesine uygun değil. Mahallede yıllardır var olan bir denge var. Bir su eklentisi ile mevcut ekosistem zarar görecek. Ulaşım da büyük problem yaratacak. Zaten çevrenin Kızılay’ın bir ulaşım sorunu var. Üst sınıfa yönelik yaratmak istedikleri çekim arzusu ekstra bir trafik yaratacak. Bu trafiği karşılayabilecek bir alan olamaz.

Özgür Kaya: Saraçoğlu Mahallesi, 1944-1946 yıllarında memur evleri diye geçiyor. Dönemin bürokratlarının bir arada yaşayabildiği bir alan, bir kent hafızası aslında. 1979 yılında sit alanı, 2013 yılında riskli alan ilan edildi. Yıllar geçtikçe Saraçoğlu Mahallesi atıllaştırılmaya başlandı. İnsanları zorla çıkararak evleri kullanılamaz hale getirdiler. Yapılmaya çalışılan değişiklikleri her seferinde durdurmaya çalıştık. Bölge Türk siyasi tarihi için de önemli bir değer. İçerisindeki kütüphanesiyle, okuluyla insanların bir arada yaşayabileceği bir alan. Bu değeri geçmişten bu zamana kadar korumamız gerekiyor.

‘ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE ÇANKAYA BELEDİYESİ KENT SUÇUNA ORTAK OLDU’

Saraçoğlu Mahallesi projesi sürecinde Çankaya Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ceren İlter Soy: Bu proje çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanlığının projesi ancak biz süreçte Çankaya Belediyesi’nin de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin de bu alanın korunmasına yönelik yeterli girişimde bulunduklarını düşünmüyoruz. Bu alanın korunmasına yönelik bizim baktığımız yerden bakmadıkları bir gerçek. Biz Çankaya Belediyesi’nden ruhsatların çıkmamasını tercih ederdik ama onlar da prosedür işlem olarak ruhsatı vermek zorunda olduklarını söylüyorlardı. Saraçoğlu Mahallesi’nde yapılmak istenen projenin lansmanında Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş da vardı. Bizimle birlikte hareket edilmedi, bizim tarafımızda değiller.

Özgür Kaya: Saraçoğlu Mahallesi’nde yapılmak istenen projeye ilişkin hukuksal süreci 2020 yılında başlattık. En azından Çankaya Belediyesi ruhsatların durdurulması noktasında inisiyatifler alabilirdi. Ankara Büyükşehir Belediyesi de sorumluluk alabilirdi ama böyle yapılmadı. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, mahalledeki ağaçların korunacağına dair tweetler atmıştı ama öyle değil. Bölgede bin 500’e yakın ağaçtan, ormanlık alandan da bahsediyoruz. Siz 210 ağacı koruyacaksınız ama geriye kalanları ne yapacaksınız? Belediyeler sorumluluk almak yerine görmedim, duymadım noktasına ilerledi. Bu durumda kent suçuna ortak oldukları anlamına gelir.

‘ALANIN TEKRAR KAMUSAL BİR YER HALİNE GELMESİ İÇİN KATILIMCI BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLMELİ’

Bugünden itibaren Saraçoğlu Mahallesi’nde ne yapılmalı?

Ceren İlter Soy: Proje bir an önce durdurulmalı. Daha sonrasında hasar tespit edilmeli. Bu yapılar şu anda orijinalliğini korumuyor. Mahalledeki binalar konut yapısındaydı. Bu binalara, ticaret işlevleri, turizm fonksiyonları yüklemek, temelden değişim gerektirir. Alanda neler değişti, neler dönüştü bunların tespitinin yapılması ve onarılması gerekiyor. Alanın tekrar kamusal bir yer haline gelmesi için katılımcı bir süreç yürütülmesi ve planlama çalışmasının yapılması lazım. Saraçoğlu Mahallesi özellikle boşaltıldı ve köhneleştirildi. İçerisinde insanlar yaşarken bu alan riskli değildi.

Özgür Kaya: Bütün mücadelemiz projenin bir an önce durdurulması için. Tekrardan bir imar planı hazırlanmalı ve örgütlerle planının yapılması gerekir. Burası halka ait bir alan. Parası olanın bin lira, iki bin lira vererek kalabileceği bir otel olmayacak.

‘YARIN ÖBÜR GÜN SARAÇOĞLU MAHALLESİ’NDE BİR KAFE AÇILIRSA, ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’NDE DE AÇILIR’

Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projesi ve kentsel sit alanlarından biri olan Saraçoğlu Mahallesi’nde yapılmak istenen projeye karşı uzmanlar uyarılarını dile getirmeye devam ediyor. Peki Ankara genelinde durum nasıl? Kentin hafızasını ve belleğini korumaya dönük devam eden diğer çalışmaların durumu ne?

Ceren İlter Soy: Ankara’da endişelendiğimiz çok fazla proje var. Saraçoğlu Mahallesi’nin hemen karşısındaki Güvenpark örneği. Pandemide başladı. Beraberinde metro inşaatı yapıldı. Güvenpark, park olmaktan çıktı. Güvenpark, Ankara’nın en büyük acılarının mağduru haline gelmiş vaziyette. Ankara’da ulaşım ana planı yok. Toplu taşımaya ilişkin bir plan yok. Bütün acısını Güvenpark çekiyor. Bir kenarında otobüsler, bir kenarında taksiler, bir kenarında ise dolmuşlar duruyor. Ulaşım sorunlarının çepeçevre sarmaladığı bir alandan bahsediyoruz. Güvenpark da doğal sit alanı. Millet bahçeleri gerçeği de var. Bu bahçeler, planlara, şehircilik ilkelerine teknik olarak aykırı. Atatürk Kültür Merkezi aynı şekilde. İsmi dahi değiştirildi ‘Başkent Millet Bahçesi’ oldu. İsim değiştirilmesi bir hafızanın silinmesi demek. Ankara’nın her köşesi ciddi tehdit altında. Bunun da en büyük nedenlerinden birisi planların bütüncül yapılmaması. Alanlar birlikte planlanmalı. Parça parça yapıldığında kenti kaybediyoruz. Bütüncül yönetim ve planlama anlayışı maalesef yok.

Özgür Kaya: Burası kamusal ve halka ait bir alan. Buraya otel açarak ticarileştiremezsiniz. Yarın öbür gün Saraçoğlu Mahallesi’nde bir kafe açılırsa, Atatürk Orman Çiftliği’nde de açılır. Kentsel sit alanı olan başka bir yerde de kafe açılır. Meslek örgütleri olarak bu alana sahip çıkmamız gerekiyor. Bizim sorumluluğumuz kadar Ankaralıların da sorumluluğu var. Kenti bütüncül olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Yeşil alanlardan bahsederken geniş ölçekli bir politika ortaya koymalıyız. Politikalar katılımcı olmalı. Meslek örgütleri, üniversiteler, akademisyenler ve mahalle sakinleri ile planlamaların yapılması gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir