iktidar ve muhalefeti buluşturan özel mektup

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, komisyon üyesi milletvekilleri ile birlikte Meclis’te bir basın toplantısı düzenledi.

Dört partinin katılımıyla kameraların karşısına geçen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, uluslararası kuruluşlar ve büyükelçiliklere savaştan kaçarken kaybolan çocuklarla ilgili Türkçe ve İngilizce olarak mektup yollayarak harekete geçilmesi çağrısı yaptı: “Artık din, dil, ırk ayrımında bulunmadan, coğrafya ayrımı yapmaksızın yarınlarımızın güvencesi çocuklarımız için, kayıp mülteci çocukları görmezden gelmeyi bırakalım.” Çavuşoğlu, dünya genelinde yüzbinlerce çocuğun çatışma bölgelerinden kaçarken kaybolduğunu, insan kaçakçılığı, organ mafyası, cinsel istismar ve şiddet eylemleri ile karşı karşıya kaldığını belirtti.

Çavuşoğlu, dünyanın farklı coğrafyalarında kol gezen savaş, terör ve şiddet eylemlerinden dolayı en büyük bedeli ödemek zorunda kalan masum ve kayıp mülteci çocuklara gözlerini kapayan dünyaya çağrıda bulunduklarını söyledi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak ilgili uluslararası kuruluşlara, bu konuda yeterli duyarlılığı göstermeyen Batılı ülkelerin büyükelçiliklerine bir mektup yolladıklarını belirten Çavuşoğlu, “Bu mektupta insanlık adına mühim bir çağrıda bulunuyor, sembolik olarak Suriye’den yola çıkmış bir çocuk fotoğrafının parçalarına da yer vererek bir hassasiyetin uyanmasını temenni ediyoruz. Uluslararası kurumların yetkililerine, büyükelçilerine bu mektupla birlikte yolladığımız kayıp çocuk fotoğrafının parçalarını da iletmemizin anlamı, dikkatleri kaybolan çocuklara yöneltmektir” dedi.

Çavuşoğlu, halen Ukrayna’da devam eden savaş dolayısıyla, Birleşmiş Milletler ve UNICEF gibi uluslararası örgütler tarafından da teyit edilmiş verilere göre, en az yarısını çocukların oluşturduğu toplam 4,5 milyon Ukraynalının mülteci statüsüne düştüğünü, neredeyse her saniyede bir Ukraynalı çocuğun başka bir ülkeye iltica ettiğini ifade etti.

REFAKATSİZ GÖÇMEN ÇOCUKLAR 48 SAAT İÇİNDE KAYBOLUYOR

Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) raporlarında Avrupa’da her yıl rekor sayıda mülteci ve göçmen çocuğun kaybolduğunun teyit edildiğini belirtti. Çavuşoğlu, “Refakatsiz göçmen çocukların yarısının Avrupa’daki bazı kabul merkezlerine yerleştirildikten sonraki 48 saat içinde kaybolduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ukraynalı, Suriyeli, Afganistanlı veya Afrika’nın herhangi bir ülkesinden –hangi ülke olduğu fark etmez- yüzbinlerce çocuğun çatışma bölgelerinden kaçmaya çabalarken kaybolduğu, sonrasında insan kaçakçılığı, organ mafyası, cinsel istismar ve şiddet eylemleri ile karşı karşıya olduğu, bugüne kadar yayımlanan raporlarda açık bir biçimde ortaya konulmuştur” dedi.

BATININ GÖZLERİ KAPALI 

Çocukların yaşanan bu dramda evlerini ve aileleriyle birlikte çocukluklarını ve geleceğe dair umutlarını kaybettiklerini belirten Çavuşoğlu şöyle konuştu: “Peki bu dram karşısında Batılı ülkeler ne yapıyor? Dünyanın bu duruma gözleri kapalı maalesef. Avrupa’nın, Batı ülkelerinin bu krize yeterli bir tepki vermekten çok uzak olduğunu görüyoruz.”

KAYBOLAN ÇOCUKLAR NEREDE?

Çavuşoğlu Batı ülkelerine ve uluslararası kuruluşlara şu soruları yöneltti: “Savaşlardan, bombalardan kaçarken kaybolan bu çocuklar nerede? Bizim evlatlarımız sıcak yuvalarımızda, peki savaş, tedhiş ve çatışma ortamında yuvaları dağılan yerinden yurdundan olan bu çocuklar ne vaziyette? Kaybolan mülteci çocukların akıbeti nedir?”

YAP-BOZ PARÇALARINA BAKIN VE ÇOCUKLARIN KAYBOLAN KAHKAHALARINI HATIRLAYIN

“Artık din, dil, ırk ayrımında bulunmadan, coğrafya ayrımı yapmaksızın yarınlarımızın güvencesi çocuklarımız için, kayıp mülteci çocukları görmezden gelmeyi bırakalım” diyen Çavuşoğlu Batılı muhataplarına şöyle seslendi: “Mazlum ve mağdurları, tarihten günümüze saç, ten veya göz rengine göre tasnif etmeksizin ‘Yaratılanı severiz, Yaradandan ötürü’ anlayışıyla sahiplenmiş bir ülkenin fertleri olarak muhataplarımıza diyoruz ki, lütfen savaştan kaçan mazlum çocukların fotoğraflarından ayrılmış yap-boz parçalarına bakınız ve dünyayı güzelleştiren çocukların kaybolan neşeli kahkahalarını, masumiyetlerini ve yalnızca çocuk olduklarını hatırlayınız. Kaybolan her çocuğun insan ticaretine maruz kaldığını, yeryüzünün kirli odaklarının elinde korkunç kâbuslara düçar olduğunu ve bu tehlikenin bir gün bizlerin de kapısını çalabilme ihtimalini sorgulayınız. Her fırsatta vaaz ettikleri insan hakları savunuculuğu karşısında Batı’yı sorumlu ve duyarlı davranmaya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına hediye ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle çocuklarımız için harekete geçmeye davet ediyoruz. Ukrayna, Suriye veya yeryüzünün herhangi bir yerinde savaştan kaçan refakatsiz çocukları bekleyen tehlikelerin büyüklüğünü muhayyilenizde canlandırmanızı rica ediyoruz. Çocukların çocuk olmasına imkan tanımayan, zorbalıklarla dolu bir dünyanın kimseye faydası olmaz.  Unutmayınız! Körpe dimağlar, esir alınan dünyamızın geleceğidir.”

Çavuşoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 102. yıl dönümünü ve tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik ettiklerini belirtti.

Kayıp çocuklar için el birliğiyle çaba sarf etmek gerektiğini belirten Hakan Çavuşoğlu basın açıklamasını Suriye’de savaş mağduru bir çocuğun parçaları kaybolmuş “puzzle” şeklindeki bir fotoğrafını göstererek gerçekleştirdi.

Fotoğrafın parçaları Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkenin büyükelçilikleriyle birlikte BM, UNICEF, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, DSÖ, Uluslararası Af Örgütü, AGİT gibi uluslararası kuruluşlara gönderildi.

DÖRT PARTİDEN VEKİLLERDEN ORTAK MESAJ

Toplantıya TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu’nun yanı sıra komisyon üyeleri milletvekilleri AK Parti’den Osman Nuri Gülaçar, İbrahim Yurdunuseven, Atay Uslu, Pakize Mutlu Aydemir, Erol Kavuncu, Ahmet Salih Dal, Radiye Sezer Katırcıoğlu, Cengiz Demirkaya, Meliha Akyol, MHP’den Memet Bülent Karataş, Metin Nurullah Sazak, CHP’den Ali Haydar Hakverdi, Servet Ünsal, İYİ Parti’den Ümit Beyaz katıldı.   

TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU TARAFINDAN GÖNDERİLEN O MEKTUP;

Sayın Yetkili,  

Bu satırları, Dünya’da kol gezen savaş, terör ve şiddet eylemlerinden dolayı en büyük bedeli ödemek zorunda kalan masum ve kayıp mülteci çocuklar konusuna bir kez daha ve kuvvetle dikkat çekmek ve var olan hassasiyeti pekiştirmek amacıyla kaleme alıyoruz.

Dünya, hâlihazırda II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük göç hareketliliğine şahitlik etmektedir. Bu hareketliliğin son zamanlarda en yoğun yaşandığı yerlerden biri hiç şüphesiz ki Ukrayna’dır. Bu hareketliliğin bir neticesi olarak, BM ve UNICEF gibi uluslararası örgütler tarafından da teyit edilmiş verilere göre, en az yarısını çocukların oluşturduğu toplam 4,5 milyon Ukraynalı mülteci statüsüne düşmüştür. Aradan geçen sadece iki aylık sürede bu kadar büyük bir hareketliliğin olması, yaşanan insani dramı ve bu dramın çocuklar üzerinde ağır travmatik sonuçlarını göstermek bakımından tek başına bile yeterlidir. Öyle ki, Ukrayna’da neredeyse saniyede bir çocuk başka bir ülkeye iltica etmektedir.

Çocuklar, yaşanan bu dramda yalnızca evlerini, ailelerini, arkadaşlarını, doğdukları toprakları kaybetmiyorlar; hem çocukluklarını hem de geleceğe dair umutlarını kaybediyorlar. Ülkelerindeki savaş ve tedhiş ortamından kaçabilenler, gittikleri yerlerde yeni ve daha büyük tehlikelerle karşılaşabilmektedirler. Savaş mağduru çocukların en fazla karşı karşıya kaldığı sorunların başında, insan kaçakçılığı, organ mafyası, cinsel istismar ve şiddet eylemleri olduğu, bugüne kadar yayımlanan raporlarda açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Yine Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Mart ayı sonundaki beyanatında, savaş sırasında 2 binden fazla Ukraynalı çocuğun kaçırıldığına dair açıklamaları dehşet vericidir. Avusturya Hükümeti’nin 2021 yılında Avusturya’ya sığınma talebinde bulunan yaklaşık 4.500 refakatsiz çocuğun kaybolduğunu gösteren istatistikleri, hâlâ hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Takdir edersiniz ki, hafızalardan silinmesi de mümkün değildir. Bu istatistiklerin diğer Avrupa ülkelerinde de hayli yüksek raddelere ulaştığı ise yadsınamaz bir gerçektir.

Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, savaş mağduru veya kayıp mülteci çocuk mefhumu, Rusya-Ukrayna savaşına indirgenemeyecek kadar büyük bir küresel sorundur. Zira Dünya’da yalnızca sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli çocuklar, savaş mağduru değildir. Kayıp mülteci çocukların çoğunluğunu, Suriye ve Afganistan kökenli çocuklar oluşturmakla birlikte Somali, Bangladeş, Pakistan, Fas ve Mısır kökenli kayıp mülteci çocuk sayısı da bir hayli yüksektir. Sadece Suriyeli kayıp çocuk sayısının yüzbinlere ulaşması bile dehşetin boyutunu tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. 

Konuyla ilgili Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’ne sunulan Avrupa’da Kaybolan Mülteci ve Göçmen Çocuklar Raporu, göçmen ve sığınmacı çocukların savunmasızlıklarını vurguladıktan sonra yolculukları boyunca karşılaştıkları şiddet, cinsel istismar, insan ticareti ve sömürü gibi tehlikelere karşı özel korumaya muhtaç olduklarına dikkat çekmektedir. Refakatsiz göçmen çocukların yarısının Avrupa’daki bazı kabul merkezlerine yerleştirildikten sonraki 48 saat içinde kaybolduğu bilgisi de bu Raporda yer almaktadır. Yine bu Raporda, Dünya genelinde istatistiksel olarak her gün bir mülteci çocuğun kaybolduğu ancak Avrupa’da her iki dakikada bir çocuğun kaybolduğu net bir biçimde ifade edilmektedir.  

Yine resmi makamlarca 2018 yılından bu yana Avrupa’da kaybolan mülteci çocuk sayısının 20 bin olarak açıklanmasına rağmen, bu rakamın aslında 50 bin civarında olduğu ve çocukların kahir ekseriyetinin de uluslararası suç örgütlerinin eline düştüğü tahmin edilmektedir. Avrupa’nın sınırlarına gelen mülteciler ve özellikle refakatsiz çocuklar konusundaki kayıtların düzenli bir biçimde tutulmaması, zihinlerde, gerçek durumun ne kadar ürkütücü olabileceği sorusunu uyandırmaktadır.

İstatistikî verilere sadece durumun vahametini ortaya koymak bakımından yer verdiğimizi bu noktada özellikle belirtmek isteriz. Gerek tarihî misyonumuz gerekse insan haklarına her daim atfettiğimiz değerin bir yansıması olarak insan hayatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bizim açımızdan her şeyin fevkindedir. “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur ve kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur” düsturu, insan hayatının kutsiyetine bakışımızın temel hareket noktalarından biridir.

Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili tüm kurum ve kuruluşları bir bütün olarak, Yunus Emre’nin dilinden “Yaratılanı severiz, Yaradandan ötürü” anlayışıyla, saç, ten veya göz rengine göre tasnif etmeksizin tüm savaş ve zulüm mağdurlarının yanında tavır sergilemektedir. Bu anlayıştan hareketle, dünyanın en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkesi konumunda bulunmamıza rağmen, yalnızca Ukraynalı sığınmacılara kapılarımızı açmamış, aynı zamanda çocuklar konusundaki özel hassasiyetimiz nedeni ile yetim ve öksüz Ukraynalı çocukları da bağrımıza basmış bulunmaktayız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak altını özellikle çizerek belirtmek isteriz ki insana kuşatıcı, bütüncül ve ayrım gözetmeksizin yaklaşmak, temel hareket noktası olmalıdır. İnsanoğlunun yeryüzündeki huzur ve refahı ancak insan hakları ihlallerinin önlenmesi ile mümkün olabileceğinden, istisnasız bir biçimde bu ihlallerle mücadele etmek gerektiği aşikârdır. Ancak bunun için öncelikle hem devletler hem de uluslararası kurum ve kuruluşlar, mülteci konusunu artık sadece sayısal veriler olarak görmekten vazgeçmelidir.

Kayıp mülteci çocuklar konusunda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair 28 Temmuz 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin gereklerine riayet etmek, tüm ülkelerin ortak ve en önemli görevlerinden biridir. Özellikle Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde kabul edilen ve her çocuğun sahip olduğu yaşama hakkı, ailesiyle birlikte yaşama hakkı, ailesinden yoksun kaldığında ya da aile ortamı uygun olmadığında devletten özel koruma ve yardım alma hakkı, yaşadığı ülkenin dışında bir başka ülkeye gitmek zorunda kaldığında, gittiği ülke tarafından korunma hakkı, bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin verilememesi hakkı, devletlerin çocukları koruma ve çocukları kaçırıp onları satan, onları çalıştırmak isteyen kişilerle mücadele etme sorumluluğu, her çocuğun barış ortamında yaşama ve savaşlardan korunma hakkı başta olmak üzere çocukların temel hak ve özgürlüklerden yararlandırılması, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların en birincil sorumluluğudur. 

Bu sorumlulukları bir kez daha hatırlatmayı borç biliyoruz. Bu hatırlatma, insanın doğasında var olan merhamet ve adalet duygularını harekete geçirmek içindir. Bu vesile ile Sizleri de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına hediye ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocuklarımız için harekete geçmeye davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, mülteciler krizlerin nedeni değil, bilakis mağdurlarıdır. Mültecilik bir tercih değil, hiç kimsenin yüzleşmek istemeyeceği bir zarurettir.  Çocuklar ise dilleri, dinleri, ten, göz, saç renkleri fark etmeksizin, tüm bu insani dramların en büyük, en savunmasız ve en masum kurbanlarıdır.

Lütfen savaştan kaçan mazlum çocukların fotoğraflarından ayrılmış yap-boz parçalarını elinize aldığınızda, dünyayı güzelleştiren çocukların kaybolan neşeli kahkahalarını, masumiyetlerini ve yalnızca çocuk olduklarını hatırlayınız. Kaybolan her çocuğun insan ticaretine maruz kaldığını, yeryüzünün kirli odaklarının elinde korkunç kâbuslara düçar olduğunu ve bu tehlikenin bir gün bizlerin de kapısını çalabilme ihtimalini göz ardı etmeyiniz.

Ukrayna ya da Suriye veya yeryüzünün herhangi bir yerinde savaştan kaçan refakatsiz çocukları bekleyen tehlikelerin büyüklüğünü muhayyilenizde canlandırmanızı rica ediyoruz. Unutmayınız! Körpe dimağlar, esir alınan dünyamızın yarınlarıdır.  Bu esarete bir son vermek için el birliğiyle çaba sarf etmek ve var olan iş birliğimizi artırmak temennisiyle,

Saygılarımızla,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir