CHP’li Kılınç, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, uyuşturucu sorununa dikkat çekti. Kılınç, şunları söyledi:
“Ülkemizde uyuşturucu ticaretinde baronlar aşamasından holdingler aşamasına geçtik. Uyuşturucu kullanımı, uyuşturucunun neden olduğu sorunlar, uyuşturucunu ticaretinin siyaset ilişkisi alarm zilleri çalıyor. Verilere bir bakalım. Bugün ülkemizde yaklaşık 2,5 milyon madde bağımlısı var. Bağımlıların ailelerini, yakınlarını da düşündüğümüzde, yaklaşık 10 milyon kişinin uyuşturucu sorununu yakından hissettiğini görüyoruz ve bu sorun her geçen gün katlanarak büyüyor.
“81 İLİMİZİN TÜMÜNDE UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
Resmi verilere göre; 2021 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı birimleri uyuşturucuyla mücadele kapsamında 215 binin üzerinde operasyon yaptı ve 300 bine yakın gözaltı… Ele geçirilen uyuşturucu madde miktarlarında, bir önceki yıla kıyaslandığında uyuşturucu türüne göre yüzde 100’lere yakın ve yüzde 54’leri aşan değişik oranlarda artış görüyoruz. Bu veriler, gençlerimizi zehirlemek için alana sunulan uyuşturucu miktarındaki büyük artışı göstermektedir. Yine verilere baktığımızda, 81 ilimizin tümünde uyuşturucu bağımlılığı olduğunu görüyoruz.
Bugün ülkemiz, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve ticareti açısından adeta bir serbest bölgeye dönüşmüş durumda. Sosyal Demokrasi Vakfı’nın araştırmasına baktığımızda; ‘yaşadığımız ilçede çok fazla uyuşturucu problemi’ var diyenlerin oranı yüzde 52. Topluma uyuşturucu sorununun yansıma oranını göstermesi açısından önemli. ‘Uyuşturucuya karşı okullarımızın etrafındaki güvenlik kesinlikle yeterli değil’ diyenlerin oranı da yüzde 60. Bu veriler de uyuşturucu sorununun toplumda nasıl algılandığında önemli bir veri.
“SİYASİLERE UZANAN ÇIKAR AĞLARI OLUŞTURMUŞLARDIR”
Gerek dünyada gerek ülkemizde yakın tarihteki tecrübeler de göstermektedir ki uyuşturucu alanını kontrol eden, yönlendiren baronlar, karteller, her zaman siyasi ve bürokratik ilişkilere ihtiyaç duymuşlardır. Bazı devlet mekanizmalarına, devlet görevlilerine ve siyasilere uzanan çıkar ağları oluşturmuşlardır. Bu açıdan da bakıldığında, ülkemizdeki vahameti çok yakından görme olanağı oldu kamuoyunun. Bu ilişkilere baktığımızda siyasi ve bürokratik sorumluluk noktalarına uzanan bazı ilişki ağlarında şunları görüyoruz; uyuşturucuyla mücadelede zaaf yaratan unsurlar olduğunu da yüksek düzeyde tespit etmemiz lazım.
“ZİNDAŞTİ OLAYININ ÜZERİNDEN 4 YIL GEÇTİ”
Bazı hatırlatmalar yapacak olursak; ülkemize doğru yola çıkan, Kolombiya’da 5 tona yakın kokainin ele geçirildiği konteynerin yakalanmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Brezilya’dan gelen geminin 540 kilo kokain ile Kocaeli Dilovası’ndaki Yılport Limanı’nda yakalanmasının üzerinden iki yıl geçti. Ortadoğu’nun en büyük uyuşturucu baronu olduğu belirlenen Naci Şerifi Zindaşti’nin önce şaibeli şekilde tahliye ettirilip sonra kaçması olayının üzerinden dört yıl geçti. Cennet koylarımızı, limanlarımızı uyuşturucunun transit noktalarına dönüştüren bu olaylar neden çözülememektedir? Tonlarca uyuşturucu kime gidecekti? Uluslararası düzeyde bu uyuşturucu sevkiyatı ağı ülkemizde kimlere uzanmaktadır? Uyuşturucu baronunu göz göre göre serbest bıraktıran, firar etmesine göz yuman şebeke neden tümüyle çözülememiştir? Gündemdeki son olay; Kolombiya’dan kozmetik ürün adı altında Türkiye’ye gönderilen iki ayrı kargo paketinde 111 kilogram uyuşturucu maddenin alıcısı olduğu gerekçesiyle bir kozmetik firmasının sahibi tutuklandı. Bu kişi, iki kez gözaltına alınıp mahkemede serbest bırakılıyor. Bu kişinin Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı dahil devlet büyükleriyle de fotoğrafları ortaya çıktı. Uyuşturucuyla mücadele, sadece güvenlik ve narkotik mücadelesi olarak ele alınamaz. Uyuşturucuyla mücadele, kolluk faaliyetlerini içeren arzla mücadele ile sınırlandırılamaz. Uyuşturucuyla mücadele, topyekûn bir seferberlik gerektirir.
“TOPYEKÛN BİR GÜÇ BİRLİĞİ GEREKTİRİYOR”
Uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin ailelerin beklentileri var. Uyuşturucu girdabının ülkemizde yarattığı toplumsal sorunlar var ve birçok ailenin, başından da belirttiğimiz gibi yaklaşık 2 milyon ailenin dünyası kararmış durumda. Peki bu bir kader mi? Uyuşturucuyla mücadele ne gerektiriyor? Bize ne görev düşüyor? Ülkemizde uyuşturucu ticaretinde baronlar aşamasından holdingler aşamasına gelindiği bütün kamuoyu nezdinde bir hafta önce net bir biçimde ortaya çıkmışsa o zaman demek ki uyuşturucuyla mücadele, başta TBMM’nin öncülüğünde ve önderliğinde topyekûn bir güç birliği gerektiriyor. Bu mücadele mutlaka aileleri, bakanlıkları, toplumu, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, tabii ki uyuşturucuyla mücadele eden emniyet kuvvetlerini içine alan topyekûn bir mücadele gerektiriyor ve bu mücadelenin öncülüğü, ancak TBMM’de bir güç birliğiyle gerçekleştirilebilir. Uyuşturucuyla mücadele, madde bağımlılığından kurtulma mücadelesinin aileler tarafından ne kadar yakıcı bir şekilde talep edildiğini biliyoruz. Burada da tedavi olanaklarımızı, uyuşturucudan kurtulma mücadelesini destekleme unsurlarının güçlendirilmesi gerekiyor. Biz, tüm bu konuların TBMM’nin önderliğinde ele alınması için bir araştırma önergesi verdik. Konunun boyutlarının daha iyi anlaşılabilmesi için İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere soru önergeleri verdik. Görev, bugün Türkiye’nin en büyük potansiyeli olan Türkiye’nin geleceği olan gençleri uyuşturucudan, madde bağımlılığından uzak tutmak ve tedavilerle uyuşturucu girdabından kurtarmak, annelerin acısı, annelerin dünyalarının çökmesi anlamına gelen uyuşturucudan kurtulmasını sağlamaktır. Uyuşturucu sorunu ile mücadele, güç birliği ve seferberlik gerektirir. Alarm zilleri çalıyorsa TBMM, güç birliği içinde bu mücadelede öncü olmalıdır.”