Kulüp Başkanı Sezer Sezgin ile Uludağ İçecek Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Kızıl, uyum içindeki çalışmalarının başarıya nasıl yansıdığını, kulüp-sponsor ilişkisinin ötesinde bir aile ortamını nasıl kurduklarını anlattı. İşte Sezgin ve Kızıl’ın anlattıkları:
“Türkiye’ye örnek, sürdürebilir bir yapı oluşturmak istiyoruz”
Sezer Sezgin:
Bursaspor’u 2015’te kurduk. 3. Ligden yola çıktık. İlk iki yıl sponsorumuz yoktu. Daha sonra Bursa’nın saygın ailelerinden Durmazlar bizim isim sponsorumuz oldu. Onlara da şu ana kadar verdikleri destekler için çok teşekkür ediyorum. Süper Lig’e çıktığımız zaman ise sponsorumuz yoktu. Biz Uludağ ailesine saha içi led reklamlar için ziyarete gitik. Ömer Kızıl ağabey bu konularla çok alakalı ve zeki. Bunu paylaştığımızda kafasında bir ışık yandı. Ömer ağabey bu konularda çok hızlı düşünür ve hareket eder. 3-5 gün içinde olaylar bitti ve biz Darüşşafaka deplasmanına giderken Frutti Exstra Bursaspor olduk.
Bu gelinen noktaya kadar ben, menajerimiz Nedim Yücel ve yöneticilerimiz büyük fedakarlıklar yaptık. Ama Ömer Kızıl’ın işin içerisine girmesiyle işimiz çok hafifledi. Bizim Frutti Extra ile sıradan bir sponsorluk ilişkimiz yok. Öyle ilişkilerde bir bedel belirlenir, o bedel hesaba yatar başka bir iletişim de olmaz. Uludağ Gazoz’la forma satışından, basketbol sosislisine, tribün organizasyonlarına kadar işbirliği içindeyiz. Kulübü beraber yönetiyoruz. Bizzat biliyorum Ömer Kızıl’ın masasındaki işlerin yüzde 70’i Frutti Extra Bursaspor’la alakalı. Bu işlere çok mesai harcıyor. Bunlar da bizi ziyadesiyle mutlu ediyor.
Ömer Kızıl:
Sponsorluğumuzun üçüncü senesi. Biz başladığımızda Covid yoktu dünyamızda. Şu an savaş var. Savaş da yoktu. İnşallah en kısa zamanda durur ve acılar son bulur. Bilmediğimiz bir dünyaya girmiştik. En büyük avantajımız Bursaspor’un A.Ş. olmasıydı. Aynı zamanda camia kulübü ve A.Ş olmasa büyük problemler yaşanabilirdi. Güzel bir yola çıktık. Biz kurumsal şirketimiz ve marka değerimiz var. 49 farklı ürünümüz bulunuyor. Farklı yerlere de sponsorluklar yapıyoruz. Ama Frutti Extra Bursaspor, açık ara en büyük maddi destek verdiğimiz yer. Şöyle bir güzellik var. Biz buraya en değerli markamızı koyduk. Gelecekte, şirketin Avrupa’da ve Türkiye’de en çok büyüyecek markasını koyduk. Bursaspor da büyük bir marka. Kendi iş bölümümüz var. Biz de yeni şeyler öğrendik, onlar da öğrendi. Pazarlama tarafını onlar öğrendi, basketbol tarafını biz öğrendik. Burada gizli saklı bir şey yok. Kimsenin gizli ajandası yok. Her şeyimiz açık ve karşılıklı güvene dayalı. Yola çıkarken, ‘Türkiye’ye örnek, sürdürülebilir bir basketbol kulübü’ olmak için bu işe başladık. Gerçekten üzerinde düşünülmüş bir stratejidir bu. Amacımız kurumsal bir basketbol kulübü olmak. Yarın bizler burada olmasak bile bu iş sürdürebilir olmalı. Oraya getirebilirsek her şey çok güzel olacak.
Sezer Sezgin:
Eskişehir, Sakarya ve Trabzon gibi bir sürü kötü ornek var. Onların hepsi çıktılar, sonra düştüler ve kulübü kapadılar. Aslında ilk başta bize de o gözle bakıyorlardı. Belki Uludağ ailesi olmasaydı biz de kapanacaktık. Gelirlerimiz dolar bazında eriyor. Mesela İddaa’dan 10 yıl önce de maç başı ortalama 40 bin tl alıyorduk, hala aynı parayı alıyoruz. Tamamen Uludağ sübvanse ediyor. Sezon başında bütçe ayarlıyoruz ve ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz. Ne harcayacağımızı sezon başı planlıyoruz. Ondan sonra da genel menajerimiz ve antrenörümüz oturup kadroyu yapıyor. Kimse onların işine karışmıyor.
Basketbol branşının kurulmasının ilginç ve komik öyküsü…
Sezer Sezgin:
Bursaspor’da basketbolun başlaması büyük tesadüf ve plansız oldu. Rahmetli İbrahim Yazıcı’nın yönetiminde yedek üyeydim. Kongrede 4 aday vardı. Atatürk Spor Salonu ve Birinci Lig’de oynayan takımların bayrakları asılı orada. Bursaspor’un önemli isimlerinden İsmet Demirel yanıma geldi ve ‘Yukarıda Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş bayrakları asılı. Neden bizim bayrağımız yok. Başkana söyle, konuşma yaparken basketbol takımı kuracağını söylesin. Burada basketbolu seven çok üye var, oyları değiştirir” dedi. Başkana gittim söyledim. İlk üç başkan eski yönetimleri suçladı. İbrahim bey de önündeki notlardan iki üç sayfa okudu, salonda homurdanmalar arttı. Sinirlendi, kürsüye kollarını dayadı ‘Bizim orada niye bayrağımız yok. Basketbol takımı kuracağım’ dedi. Alkış kıyamet. Kazandık seçimi. İlk yönetim kurulu ve görev dağılımı yapılacak. Başkan, ‘Ya telefonlarım susmuyor. Herkes basketbol takımını soruyor. Kongrede bana biri basketbol takımı kuralım demişti. Kimdi o’ dedi. Ben olduğumu söyledim, sonra bana ‘kur o zaman’ dedi, sonra buralara kadar geldik. 3. ligdeyken bile salon tıklım tıklım doluyordu. Biraz da taraftar bizi itti ve bugünleri gördük.
Ömer Kızıl:
Bu markada hayalimiz yüzde yüz sürdürebilir bir sistem kurmak. Bu kur artışlarına, gelirlerin erimesine rağmen sürdürülebilir olmaya yakınız. Burada Sezer Başkan ve Genel Menacer Nedim Yücel’in sportif olarak iyi yönetiminin de karşılığını aldık. Bu sıkıntılı dönemde Egemen Güven ve Aleric Freeman’ı Euroleague kulüplerine sattık. Hiç olmazsa o inanılmaz açığı, az açığa düşürdük. Hedefimiz her sene Play-Off oynamak, örnek bir yapı oluşturmak, kupaya aday olmak, sonra da şampiyon olmak. Biz Türkiye’nin en fazla ihracatan yapan içecek şirketiyiz. 35 milyon dolarla açık ara içecek ihracatında öndeyiz. Almanya, Romanya, Irak ve Avustralya gibi 49 ülkeye ihracat yapıyoruz. Madem basketbola girdik, Euroleague’e de Almanya ülke sponsoru olduk. Final-Four sponsoru olduk. Almanya’da basketbolun büyüyeceğini düşündük. O trene binip markamızı Avrupa’ya taşımak istiyorduk. Ama araya Covid girdi. Final-Four Almanya’dan alındı. Bütün hayallerimiz alt üst oldu. Ama şu an Eurocup’ta Play-Off’a kaldık. Yavaş ama doğru adımlarla ilerliyoruz. Bu bize keyif veriyor.
Nilüfer Belediyesi büyük destek veriyor…
Sezer Sezgin:
Basketbolda her şeyden önce kendi tesislerinizin olması gelir. Şu anki kulüp olarak kullandığımız antrenman salonunu bize Nilüfer Belediyesi tahsis etti. Sağ olsunlar bizi çok destekliyorlar. Burayı bizim mabedimiz haline getiriyoruz. Atatürk Spor Salonu’ndan çıkan parkeleri buraya getirdik. Koltuklar Abdi İpekçi’den geldi. Frutti salonun iç dizaynını yaptı. 5 yıllık sözleşmemiz var ve güzel bir tesise sahibiz.
Ömer Kızıl:
Bu organizasyonda en büyük sponsor Frutti Extra ise ikincisi Nilüfer Belediyesi’dir. Belediye kapı gibi Bursaspor’un arkasında duruyor. İnanılmaz destek veriyorlar. Burası olmasa, bu işler de olmaz. Herkes taşın altına elini koyuyor.
Sezer Sezgin:
Bursa Türkiye’nin en zor camialarından biridir. En zor beğenen camiaların başında gelir. Ama seyirci takımla bütünleşti. Çünkü mücadeleyi görüyorlar. Camianın da istediği buydu. Sonuna kadar mücadele eden takım görmek isterler. Mücadelenin sonunda da tabii ki başarı isterler. Şu an salondaki atmosfer çok güzel. Hiç küfür edilmiyor. Aileler, çocuklar beraberce maç izliyorlar.
3 maç kazanırsak finaldeyiz…
Ömer Kızıl:
Ben bu işe başladıktan sonra hesaba kitaba bakmaya başladık. Bu işin gider bütçesinin 3’te 2’si dolar. Gelirin yüzde yüzü TL. Kur artışı burayı mahvediyor. Bizim bilet satış fiyatımız ortalama 1 dolardı, başarı ile beraber saha içi hariç 4 dolar ortalamaya geldi. Çocuklu aileler, basketbolu bilen seyirciler geliyor. Harika bir sosyal aktivite oluyor hepimiz için. Ben daha önce bu kadar keyifli olacağını düşünmemiştim. Şimdi eşimiz dostumuz hep beraber koşa koşa maçlara gidiyoruz.
Şu an Eurocup’ta Play-Off’tayız. Üç maç kazanırsak final oynarız ve Euroleague’e gidebiliriz. Bir şehrin tanıtılması için en verimli yatırım sponsorluktur. Dünyada futbol birinci, basketbol ise ikinci sırada. Ama oraya yatırılan parayla, buraya yatırılan para arasında büyük fark var. Doğru projelerle ilerlemek gerekiyor. Bir sponsordan parayı alıp bırakırsanız onları mutlu edemezsiniz. Kimseden sürdürebilirlik alamazsınız. Mutlu sponsorlar yaratmak zorundasınız. Kalbimizde tabii ki Bursaspor var ama biz markamızı bu işe koyduk. Markanın da bir yerlere gelmesi gerekiyor. Şu an için bu sponsorluktan çok mutluyuz.