ABD, 2022 yılında CHIPS ve Bilim Yasası’nı yürürlüğe koydu. 53 milyar dolarlık bu yarı iletken teşvik paketi görünüşe göre son derece başarılı bir şekilde ilerliyor. Son dönemde ABD hükumeti, Intel, TSMC, Samsung ve Micron‘a verilen milyarlarca dolarlık doğrudan hibelerle birlikte 39 milyar dolarlık CHIPS Yasası teşviklerinin yarısından fazlasını harcamış oldu. Buna karşılık ise ABD, yüz milyarlarca dolarlık yatırımı kendisine çekmeyi başardı. ABD, teşvikler ile 327 milyar dolarlık yatırımı çekti
ABD, 53 milyar dolarlık CHIPS Yasası’nın doğrudan hibelerle dağıtılacak 39 milyar dolarlık kısmının büyük kısmını Intel, TSMC, Samsung ve Micron için harcamış durumda. Aktarılanlara göre yapılan doğrudan hibelere karşılık olarak çip şirketleri ve tedarik zinciri ortakları önümüzdeki 10 yıl içinde ABD’de toplam 327 milyar dolarlık yatırım yapacak.
ABD’nin CHIPS Yasası aslında pandemide yaşanan çip krizinin ardından gündeme alındı. Hatırlanacağı üzere o dönemdeki çip kıtlığı ekonomilerde yüzlerce milyar dolarlık kayıp oluşturmuştu. Bunun nedeni ise çip tedarikinin ağırlıklı olarak Tayvan ve Çin’e bağımlı olması. Bu bağlamda ABD, CHIPS Yasası sayesinde üretim hacminin bir kısmını kendisine taşıyor. Gelişmiş çip üretiminde yüzde 20 hedefi
Bunun yol açtığı yatırım artışın kırılganlıkları azaltacağına inanılıyor. Dünyanın önde gelen çip üreticileri olan Samsung, TSMC ve Intel şu anda ABD’de büyük yeni tesisler inşa ediyor. Intel en gelişmiş çiplerini ABD’de üreteceğini belirtirken TSMC ise Tayvan’daki üretim tesislerinden iki yıl sonra 2nm süreç teknolojisini ABD’de devreye alacak. ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo’ya göre 2030 yılına kadar ABD, dünyanın en gelişmiş çiplerinin yaklaşık yüzde 20’sini üretecek. Semiconductor Industry Association’a göre ABD’de bulunan modern yarı iletken üretim kapasitesinin payı 1990’da 37’den bugün yüzde 12’ye düşmüş durumda. Bunda Çin ve Tayvan gibi diğer ülkelerin bu alanda yaptıkları yatırımların etkisi büyük. Öte yandan ABD’nin dünyadaki çiplerin dörtte birinden fazlasını tükettiği göz önüne alındığında yüzde 20’lik üretim kapasitesi tek başına kendi kendine yeterlilik anlamına gelmiyor. Ancak yine de olası bir kriz durumunda tedarik şoklarını atlatması için ABD’ye daha geniş bir oyun alanı sağlayacaktır.