Geçtiğimiz günlerde İskoçya parlamentosu üç yıllık bir tartışma sürecinden sonra yeni Nefret Suçu ve Kamu Düzeni Yasası’nı geçirdi. Marjinalize edilen gruplar için koruma amacı taşıyan yasa, aynı zamanda ifade özgürlüğünü kısıtladığı iddialarıyla eleştiriliyor. İskoçya’da ve Birleşik Krallık’ın genelinde ilginç bir durum ile karşı karşıyayız. Asıl kilit tartışma noktası kendini kadın gibi hissettiğini öne süren trans erkeklerin durumu. Biyolojik kadınlar ile trans erkeklerin arasında fark olduğunu iddia eden bazı feminist gruplar bu yasaya karşı çıkıyorlar. Bu yasanın kadın haklarını savunmayı kriminalize edeceğini belirtiyorlar. Kafanız iyice karıştı değil mi? Haklısınız çünkü artık zurnanın zırt dediği noktaya gelinmiş.
Şöyle anlatayım:
Son yıllarda dünyada bir ‘woke’ ve ‘cancel’ kültürü çok tehlikeli boyutlara ulaşmış şekilde egemen oluyor. Amiyane tabirle fazla duyar kasmak diye çok basite indirgeyebiliriz bu durumu. Kendini çağdaş toplumun sosyolojik hassasiyetlerine saygılı olarak tanımlamak için kantarın topuzunu iyice kaçıran bir gruptan bahsediyoruz. Elbette ki insanoğlu ilerledikçe, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir ancak tabiatın kanunları içinde yaşadığımızı unutacak kadar da temel dayanaklarımızı kaybedemeyiz.
Kadına kadın, erkeğe erkek diyebilme özgürlüğü
Örnek verecek olursak, Harry Potter’ın yaratıcısı, yazar J. K. Rowling 2020’de attığı bir tivitte kadınlar için “adet dönemi geçiren insanlar” denmesini absürt bularak ‘kadın’ kelimesinin kullanılmasını savunduğu gerekçesiyle ‘woke’ kültür tarafından ‘cancel’ edildi. Bir başka deyişle trans bireyler alınganlık yapmasın diye ‘kadın’ kelimesinin kullanılmamasına isyan ettiği için sosyal medya lincine uğradı. Harry Potter karakterlerini beyaz perdede canlandıran oyuncular Rowling’i savunanlar ve eleştirenler olarak ikiye bölündüler.
Daha sonraları bir ilkokul öğrencisinin kendini bir kedi olarak tanımladığı ve buna saygı duymayan sınıf arkadaşlarının cezalandırıldığı haberleri çıktı. Haber yalanlandı ve gerçek olmadığı anlaşıldı fakat bir süre ciddi ciddi ilkokul öğrencilerinin kendilerini kedi ya da başka bir hayvan olarak kabul edip edemeyecekleri tartışıldı.
Yine İskoçya geçen sene çıkardığı bir yasayla resmi olarak cinsiyet değiştirmeyi kolaylaştırdı. Ancak bu Londra’daki parlamentodan veto yedi. Durum öyle bir noktaya geldi ki sırf LGBT gruplar kırılmasın diye kendinizi hangi cinsiyetten hissediyorsanız ona göre tuvaleti veya soyunma odasını kullanabilirsiniz dendi. Kendini kadın olarak tanımlayan erkeklerin spor müsabakalarında kadınları domine ettiği görüldü.
John S. Mill: ‘Zarar ilkesi’
‘Woke’ kültürün en çok baskın olduğu ülkeler aslında liberal demokrasi olarak tanımladığımız Batı toplumlarıdır. Liberalizmin babalarından biri kabul edilen İngiliz düşünür John Stuart Mill’in ‘zarar ilkesi’ der ki bireyler başkalarına zarar vermedikleri sürece istediklerini yapmakta özgürlerdir. Mill, aynı zamanda özel ve kamusal alan ayrımı yapar. Liberal düşünce yapısıyla bakarsak bireylerin yatak odalarında ne yaptıkları devletin umrunda
olmamalıdır. Özel hayatlarında kendilerini kadın, erkek, kedi, ağaç, dinazor, pet şişe, vb. nasıl isterlerse öyle tanımlayabilirler ancak olay kamusal alana taşındığı zaman işte bu durum diğer bireylere zarar verme boyutuna geliyor. Kendini bir kadın olarak hissettiğini iddia eden ama erkek biyolojisine sahip bir bireyin tuvalette ya da soyunma odasına kadınları istismar etmesinin önü açılmış oluyor.
LGBT hakları “aman ben çok aydın ve çağdaş bir bireyim, herkesin yaşam tarzına saygı duyduğumu haykırmalıyım” diye yorumlandığında aslında işte o zaman bireylerin özgürlükleri kısıtlanmış oluyor. Rasyonalist (akılcı) düşünce yerini histeryaya bırakınca ilk kurban özgürlük olur…
Olaya olabildiğince liberal bir bakış açısından bakmaya çalışınca bile bazı evrensel gerçeklerin eşyanın tabiatına aykırı bir şekilde çarpıtılamayacağı hakikati karşımıza çıkıyor. Şahsen penguenleri çok severim ve belki de dünyaya penguen olarak gelmeyi isteyebilirdim. Ancak çıkıp ben bir penguenim, bana o şekilde davranmak zorundasınız dersem bu benim homo sapiens türünün erkek bir bireyi olduğum gerçeğini değiştirmez. Bir penguen de kendini istediği kadar bir martı olarak tanımlarsa tanımlasın, hiç bir zaman uçamayacaktır…