Seray Şahinler – İngiliz sanatçı Mat Collishaw, beş sene önce “Eşikler” sergisi için İstanbul’a geldiğinde izleyicileri 1839’da Birmingham’da açılan dünyanın ilk fotoğraf sergisine sanal gerçeklik ile götürmüştü. Sergideki söyleşimizde “Gerçekliğin bir resim üzerinden yapıldığı dönemde onu başkalarının gözünden görüyorduk. Sanal gerçeklikte ise bir şeyin doğrudan içinde oluyorsunuz. Baktığınız fotoğraflar da sanal gerçeklik. Yani sanal gerçekliğin gerçekliği. Yeni teknolojisiyle geçmişe bakıyorsunuz” dediği sırada henüz yapay zekâ ortalıkta kol gezmiyordu. Fakat Collishaw, teknolojinin yardımıyla disiplinleri, geçmişle bugünü, dün ile yarını buluşturan, çapraz sorgulamalarla sanata, felsefeye ve bilime güçlü referanslar veriyordu.
Sanatçının önceki gün Borusan Contemporary’de açılan yeni sergisi “Aritmi” de benzer felsefeden besleniyor. Collishaw bu kez sanat ve bilim alanından iki önemli ismin; Albrecht Dürer ve Ernst Haeckel’ın çalışmalarını referans alıyor ve görsel ile düşünsel açıdan yeni deneyimler sunuyor. Collishaw, Rönesans’ın bilime yönelik sorgusu ve arayışını, bu iki ismin nüanslarıyla görselleştirmiş.
Sanatın akıbeti ne olur?
Serginin en ilgi çekici işlerinden olan “Melez Gücü,” pandemi sürecinde kentin pek aşina olmadığı, sokaklara inen keçilerin, Boğaz’da yüzen yunusların görüldüğü bir süreçte, “Afetlerde, büyük felaketlerde sanatın ve sanatçının rolü ne olacak?” sorusundan yola çıkıyor. Dev tablolar eşliğinde Londra’daki Ulusal Galeri’den görüntülerin yer aldığı enstalasyonda kıyamet günü hissiyatı söz konusu. Sergi salonlarında yeşermeye ve galeriyi kuşatmaya başlayan bitkiler ile Collishaw, iklim değişikliği sürecinde sanatın kökleriyle olan ilişkisini ve mevcudiyetini nasıl koruyacağını soruyor.
“Sonuna Dek” başlıklı video çalışması ise 19. YY’ın kolonyal dünyasında bitkilerin denizaşırı yerlere taşınmasını sağlayan Wardian Kutuları’nı temel alıyor. Suyun üzerinde sekiz Wardian Kutusu’yla açılan videoda her kutuda gizemli bir bitki var ve her bir kök ayrı hikâye anlatıyor. Fakat bu pastoral sahne çok geçmeden yerini insan eliyle meydana gelen çoraklığa, sise, pusa, yangına bırakıyor. Kusursuzluk gidiyor, karmaşa ve kaos başlıyor. Tam da Libya’da binlerce insanın sele kapıldığı, Fas’taki depremde binlerce insanın hayatını kaybettiği gibi… Tıpkı Wardian’ın kutuları gibi kaderimize terk edildiğimiz dünyada Collishaw’ın çizdiği manzara çok tanıdık. Dokuz dakikalık bu ağıda eşlik eden Samuel Barber’in yaylılar için “Adagio”su ise başarılı bir tamamlayıcı olmuş. Collishaw, videonun sonundaki sürüklenen kutular ise dünyayı kurtarmak için yine de son bir şansımız olduğunu hatırlatıyor.
Sanatçı, Borusan Contemporary’ın yer aldığı İstanbul Boğazı’nı da sürece dahil etmiş. “Pandora”da Albrecht Dürer ile 19. YY zoologlarından Ernst Haeckel’ın buluşması var. Collishaw’ın yapay zekâ yardımıyla ürettiği bu seride Dürer’in “Mahşerin Dört Atlısı” adlı ahşap baskıda yer alan bitkileri inceleyerek Haeckel’ın deniz yaratıkları illüstrasyonlarını bir araya getiriyor. İşin felsefesi kadar pratiği de düşündürücü. Collishaw, “Pandora”yı kâğıt üzerine mürekkep ile işlemiş. Collishaw, “Dünyada bir düzensizlik yaşanıyor. Bu sergide, içinde bulunduğumuz zor duruma ne yazık ki bir çözüm sunulmayacak, sadece içinde beceriksizce yönümüzü bulmaya çalıştığımız bilmecelerin yansıması parıldayacak” diyor.
Mat Collishaw, felsefe ve bilim tarihini katederek doğayla bağ kurmak için kuramların yanı sıra duyuların ve hayal gücünün gerekliliğini vurguluyor. “Aritmi”, teknolojinin yardımıyla doğaya ve doğayla ilişkimize dair yeni görme yollarını araştırıyor. “Aritmi”nin Borusan Contemporary’nin koleksiyon sergisi “Dijital Mitolojiler” ile de konuştuğunu belirtelim.
Sergi 18 Ağustos 2024’e kadar ziyarete açık olacak.