Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – 1980’li ve 1990’lı yılların başında dünya günümüzde göründüğünden biraz daha farklıydı. ABD dışında Soğuk Savaş’ın iki kutuplu dünya düzenindeki başrol sahibi SSCB yani Sovyetler Birliği’ydi. SSCB’nin eskisi kadar olmasa da hâlâ önemli bir aktör olmaya devam ettiği günlerde Balkan coğrafyasında dönem dönem Sovyetler ile ayrışmalar yaşasalar da Tito’nun liderliğinde İkinci Dünya Savaşı’ndaki Mihver devletlerin işgaline karşı uzun süren bir direnişin ardından çok sayıda ulusun bir araya gelmesiyle Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti vardı. Yugoslavya, kendine has dokusuyla birçok alanda akıllarda kalan bir ülke oldu. Hafızalara kazınan simgelerden biri de otomobil tutkunlarını yakından ilgilendiriyordu.
Yugoslavya’nın sembollerinden Josip Broz Tito, 1980 yılında hayatını kaybettiğinde çatışmaya ve ayrışmaya karşı hassaslığını belirtmek için ‘Ellerimde tuttuğum kristal bir küre’ olarak tanımladığı ve demir yumrukla yönettiği ülkesi Yugoslavya da dağılma süreci içine girdi. 1980’lerin sonlarında Doğu Avrupa’daki değişikliklerin de etkisiyle 1990’lar ve 2000’lerde yaklaşık 20 yıl süren kanlı bir süreç sonunda Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti, 7 ayrı egemen ülkeye bölündü ve Balkanlar günümüzdeki şeklini almaya başladı. Bugün ülkeden geriye çoğunlukla Balkanlarda hâlâ devam eden ve zaman zaman tırmanışa geçen çeşitli anlaşmazlıklar kalmış olsa da Yugoslavya denildiğinde akıllara gelen tek şey siyasi ve etnik anlaşmazlıklar değil. Başta birçok otomobil tutkunu olmak üzere günümüzde Yugoslavya denildiğinde birçok kişinin aklına gelen şeylerin başında da ülkede üretilen Zastava marka Yugo model otomobiller geliyor.
HİKÂYE TOP FABRİKASINDA BAŞLADI
Yugoslavya’nın otomobil üretme hikâyesi günümüzde Sırbistan sınırları içinde kalan Kragujevac şehrindeki top döküm fabrikasında başladı. 1853 yılında kurulan fabrikada 1930’lu yılların sonlarından itibaren İkinci Dünya Savaşı başlayana kadar çok kısa bir süre boyunca ABD merkezli otomobil firması Ford’a ait olan kamyonlar, askeri amaçlarla kullanılmak üzere lisans altında üretilmişti.
İkinci Dünya Savaşı’nda başta Almanya ve İtalya olmak üzere Mihver devletler tarafından işgal edilen Yugoslavya, Josip Broz Tito’nun liderliğinde uzun süren bir direniş gösterdi. Savaş sona erdiğinde ise artık yeni bir Yugoslavya vardı ve yapılacak ilk işlerden birisi savaşın yaralarını sarmak olacaktı.
Savaşın sona ermesinin ardından yapılan kalkınma hamleleri sırasında Kragujevac’ta bulunan Vojno-Tehnicki Zavod (Ordu Teknik Enstitüsü) fabrikasının adı Zavodi Crvena Zastava (Kızıl Bayrak Fabrikası) olarak değiştirildi ve fabrika tekrar üretime başladı. 1950’li yıllara gelindiğinde Zastava’da ABD merkezli otomobil firmasından alınan lisansla Jeep marka arazi araçları üretilmeye başlanmıştı. Jeep üretim lisansı sona erdiğindeyse Yugoslavya’nın kendi otomobilini üretmesi ile sonuçlanacak hikâyedeki en önemli adım atıldı.
İTALYAN OTOMOTİV DEVİ İLE ANLAŞTILAR
1955 yılına gelindiğinde İkinci Dünya Savaşı’nın etkilerinin hafiflemesiyle birlikte tüm dünyada giderek yaygınlaşan binek otomobil üretimi Zastava’nın da pay sahibi olmak istediği bir pazar haline gelmişti. Bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucunda İtalyan otomotiv üreticisi FIAT ile lisans anlaşması yapan şirket, fabrikasında FIAT’ın 1100, 1300, 1500, 124, 125 ve 600 modellerinin montajına başladı. Otomobil üretimine iyi bir başlangıç yapan şirket, 1965 yılında başta Sovyetler Birliği etkisindeki Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere çok sayıda ülkeye ihracat yapmaya başladı. Bu dönemde Polonya’ya satılan araç sayısı 6 bine ulaşmış ve şirket Yugoslavya ekonomisi için giderek önemli olmaya başlamıştı.
70’li yılların başında Zastava, FIAT ile olan iş birliğini daha da genişletti ve yeni bir anlaşma daha yaptı. Bu kapsamda FIAT 128’i temel alan Zastava 101 modeli üretilmeye başlandı. Bu gelişmelerden kısa bir süre sonra ise Zastava ile bütünleşen modelin üretimi başladı.
EFSANE MODEL ‘YUGO 45’
Zastava, 1981 yılında şirket ile bütünleşecek ve büyük ihracat başarısı gösterecek olan Yugo 45 modelini tanıttı. İlk etapta adının ‘Zastava 102’ olması planlanan otomobil, yapılan değişikliklerle ‘Yugo 45’ adını aldı.
Yugo 45, 1971’de İtalya’da satışa sunulan, 1972’de ‘Avrupa’da Yılın Otomobili’ seçilen, 1974’te 1 milyonuncu üretimi yapılan ve 1982’de üretimi durdurulan FIAT 127 mini otomobilinden esinlenilerek tasarlanmış ve uygun fiyatı, yedek parça fiyatı ve onarım maliyetlerinin düşük olması sebebiyle kısa sürede Yugoslavya içinde en çok kullanılan otomobillerden birine dönüştü. Böylelikle kısa süre içinde Yugo 55 adında makyajlanmış ve yenilenmiş hali pazara sunuldu.
NEDEN ‘DÜNYANIN EN TEHLİKELİ OTOMOBİLİ’ OLDU?
Kısa sürede büyük bir başarı yakalayan Yugo 45, 1987 yılında ABD pazarına girdi. Yugo 45’in kullanıcıların büyük ve yakıt tüketimi fazla olan araçları tercih ettiği ABD pazarında tutunması zor olarak görülüyordu. Ancak daha önce de birçok otomobilin ihracatçısı olan ve ABD pazarındaki operasyonları da yöneten Malcolm Bricklin’in pazarlama çalışmaları sırasında aracın ucuzluğuna dikkat çekmesi, Yugo 45’i ABD pazarında da dikkat çekici hale getirdi.
Yaklaşık 4 bin dolarlık (günümüz kuruyla 107 bin lira) fiyatıyla birçok kullanıcının tercihi haline gelmişti. Hatta bu dönemde Yugo 45 için, “Yugo bir evcil hayvan gibi. Bir köpeğiniz ve bir de Yugo’nuz var” yorumları yapılmaya başlanmıştı. Yugo 45, kısa sürede ABD’de 100 bin sipariş almış olsa da bu rüya aslında pek de uzun sürmedi.
Ucuz fiyatı sayesinde tercih sebebi olan Yugo 45’in satışları bir süre sonra gerilmeye başladı. Kullanıcılar, sık sık tamir edilmesi gereken ve pazardaki diğer araçlara oranla kalite problemlerine sahip olan araçtan uzaklaşmaya başladı. Yugo’nun Amerika pazarından çekilmek zorunda kalmasının asıl sebebi otomobilin ‘dünyanın en tehlikeli otomobili’ seçilmesiyidi. Otomobil ucuzdu, özenle tasarlanmamıştı ve boyutuna göre yakıt verimliliği zayıftı. Bununla birlikte otomobil sürekli arıza veriyordu çünkü otomobilin motoru hatalı tasarlanmıştı. Bunun sonucunda da otomobil hareket hâlindeyken ciddi arızalar yarattığı için ölümle sonuçlanan birçok kaza yaşandı. Bu durumun önüne geçmek isteyen ithalatçı, Malcolm Bricklin’in kaliteli imajını korumak için ABD’ye gidecek arabaları Zastava fabrikasında özel olarak seçilen işçilere yaptırmaya çalıştı. Ancak 1990’lı yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler Zastava’nın durumunu daha da içinden çıkılamaz hale getirmeye başladı.
FABRİKA BOMBALANINCA ÜRETİM DURDU
Tito’nun ölümünün ardından giderek gerilimin arttığı Yugoslavya, 1990’lı yıllara gelindiğinde iyiden iyiye parçalanmaya başlamış, Sovyetler Birliği’nin de dağılması ile birlikte mevcut kaos daha da artmaya başlamıştı. 1998-1999 yıllarında Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılarak bağımsız olma isteğini duyurmasının ardından iki ülke arasında şiddetli bir savaş başladı. Gerilimin savaşa dönüşmesi ve sivil kayıpların artmasının ardından 24 Mart 1999’da Yugoslavya sınırları içinde kalan Sırbistan’ı bombalamaya başladı.
Harekâtın amacı, Sırp birliklerini Kosova sınırlarının dışına çıkarmaktı. NATO’nun Yugoslavya’yı bombalaması olarak özetlenebilecek ‘Allied Force Operasyonu’ sırasında NATO tarafından hedef alınan tesislerden biri de Zastava’ya ait otomobil fabrikası oldu. Ağır hasar alan fabrikada üretim durdu.
800 BİN ADET ÜRETİLDİ, 2008’DE BİTTİ
Tesis 2000 yılında yeniden faaliyete geçti ve Zastava, Yugo modeli üzerinde ufak değişiklikler yaparak üretime devam etti. 2008 yılında, İtalyan otomotiv üreticisi FIAT, Zastava’ya ait olan otomobil fabrikasını satın aldı ve fabrikada FIAT marka otomobiller üretilmeye başlandı. Son Zastava markalı otomobil tam 15 yıl önce, takvimler 21 Kasım 2008’i gösterdiğinde fabrikadan çıktı ve Yugo 45 furyası böylelikle sona erdi. Üretim süresi boyunca fabrikadaki hatta 800 bin adet Yugo 45 üretildi.