Lan Lianke’den Güneşin Öldüğü Gün

Haziran ayının başlarında dağların derinliklerindeki bir kasabada, on dört yaşındaki Li Niannian bir gariplik fark ediyor. Kasabanın sakinleri çöken geceyle uykuya dalacaklarına sokaklara çıkıyor, tarlalara gidiyor. Her yeri insanlar sarıyor. Li Niannian şaşkın şaşkın izlerken insanların rüyada gezindiklerini, sanki güneş batmamış gibi günlük işlerine devam ettiklerini fark ediyor.

Çok geçmeden daha fazla insan rüyaya daldıkça gecenin karanlığında kıyamet kopuyor, en derindeki arzular bu vesileyle gün yüzüne çıkıyor.

Bir kabus…

Yüzünü göstermeyen lütufkâr güneşi yeniden doğmaya ikna etmek ve kasabayı kurtarmak ise giderek daha garip ve rahatsız edici bir kâbusun ortasında kalan Li Niannian ve babasına düşüyor.

“Modern Çin edebiyatının ustalarından birinin bu sürükleyici ve tüyler ürpertici distopyasında, Çin’deki yaşamın gerçekliği ile Çin rüyasının güneşli iyimserliği arasındaki tezat ortaya konuyor.”

Jung Chang

İletişim için:

[email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir