İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) ‘nin, doğal afetler ve çeşitli nedenlerle tahrip olan kara surlarının restorasyonu için başlattığı çalışmalarda, Bizans döneminden günümüze kadar ekilmeye devam eden bostanlara zarar verildiği iddia edildi. Akademisyen ve gönüllülerden oluşan Yedikule Bostanları Koruma Girişimi adına açıklama yapan Prof. Dr. Asu Aksoy ve Harvard Üniversitesi’nden tarihçi Prof. Dr. Cemal Kafadar, bostanların yerlerinden çıkarıldığını, kepçelerin hiç inşa görmemiş değerli tarım toprağını 3-4 metre kazdığını, bostancıların da çıkarıldıklarını söyledi.
“BOSTANLAR ÜÇ DEVLET TARAFINDAN İDARE EDİLMİŞ”
Bostanların kara surlarının kimliğini tamamlayan bir peyzaj unsuru olduğunu belirten Prof. Dr. Asu Aksoy, “Bu bostanlar, üç devlet tarafından idare edilmiş. Restorasyonlar, önemli, değerli ve beklediğimiz bir çalışma. Bizim dikkat çekmek istediğimiz konu, Yedikule çevresinde fiilen ekilen bostanlar ve dört mevsim ekim yapan bostancıların zarar görmesi. Bostanlar kaldırılıyor, iş makineleri buralara giriyor. Ana sur ile ön sur arasındaki alandaki bostanlar yerlerinden çıkarılıyor. Kepçelerin, hiç inşa görmemiş değerli toprağı 3-4 metre kazdığını, bostancıların çıkarıldıklarını görüyoruz. Mevlanakapı ve Silivrikapı arasındaki düzenlemeye baktığımızda, bostanların çıkarılarak yerine rulo çim yerleştirildiğini görüyoruz. İBB’nin, yerel tarım stratejileri kurmak gibi konuları varken, yerel tarıma destek olan bu bostanları söküp atmayı nasıl izah ediyor. Bunlar birbiriyle tutarsız şeyler. Biz üzgünüz, kırgınız ve kızgınız. Katılımcı bir şekilde gerçekleştirilmesi gereken bir süreç, neden böyle sürmüyor, zor değil. İBB’ye çağrıda bulunuyoruz, karşılıklı diyalog kurarak, bostanları da koruyan bir yaklaşımı üretebiliriz” diye konuştu.
TOPRAK ARŞİVDİR HAFRİYAT MALZEMESİ DEĞİLDİR
Harvard Üniversitesi’nden tarihçi Prof.Dr. Cemal Kafadar, “Toprak arşivdir, emekle zanaatla işlenmiş bir toprak hafriyat malzemesi değildir. Surlara gidip o toprağa baktığınızda yüreğiniz yanıyor. O toprakta kaç kuşağın, kaç kuşak bostancının bilgisi ve emeği var. İstanbul’un taşı toprağı altındır dediğimizde, deyimin içerdiği ironi bir yana gerçekten taşını toprağını altın değerinde görebiliriz.” şeklinde konuştu.
“BİRÇOK KİŞİ BIRAKIP GİTMEK ZORUNDA KALDI”
Bostancılık yaparak geçimini sürdüren Kadir Kaplan, “Burada birçok bostan ve bostancı vardı ama, kulelerdeki restorasyondan dolayı yavaş yavaş bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Buraya iş makineleri girdi, kale dibinden toprakları alıyor, götürüyor. Bostanların yerinde şu anda iş makineleri var, biz bahçıvanlık yapamıyoruz” dedi. Bostanlardan ürün almaya geldiğini söyleyen Mehmet Topçu ise, “Bostanlar buraya güzellik katan unsurlar. Bizim bildiğimiz kadarıyla tarihi Bizans’a kadar dayanıyor. Şu anda burada moloz yığınları, iş makineleri var. Ne zaman biteceği de belli değil” diye konuştu.
BOSTANCILIK FAALİYETLERİ DEVAM EDİYOR
Öte yandan Fatih’te, restorasyonların gerçekleştirildiği alanların çevresinin panel çitlerle kapatıldığı, bu noktalara yakın bostanlarda ise halen kuzukulağı, lahana, maydanoz, roka, marul, sarımsak gibi ürünlerin ekili olduğu görüldü. İBB ise bostanların tahrip edildiği ve bostancıların çıkarıldığı iddialarıyla ilgili açıklama yapmadı.