Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde bu hafta piyasalardaki fiyatlamaları konuştu. İkili, en çok merak edilen ‘dövizde yükseliş trendinin devam edip etmeyeceği’ sorusuna yanıt aradı. Ağaoğlu ‘faiz denkliği’ sağlanmadan döviz kurlarında sağlıklı fiyatlama oluşmayacağını söyledi.
Ekonomik gidişata değinen Ağaoğlu, kur sonrası sıkıntının ödemeler dengesinde yaşanacağına, Türkiye’nin ithalat yapmakta zorlanabileceğine dikkat çekti. Merkez Bankası’nın son faiz kararını da değerlendiren ikili, enflasyonla direkt mücadele etmek yerine etkilerinin bastırılmaya çalışıldığını dile getirdi.
Güldağ: Döviz kurlarında yukarı yönlü eğilim başladı. TL’de mayıs başından bu yana neredeyse yüzde 10 değer kaybı var. Dolar/TL 16,45 seviyelerini gördü. Önceki sohbetlerimizde hareketin teknik analizle değerlendirilemeyeceğini söylemiştin ama tecrüben nereye doğru gideceğini söylüyor kurların?
Ağaoğlu: Türk lirasının teknik analizi yapılabilir durumda değil. Sebebi de şu; teknik analiz dediğin grafikler üzerinden bir tahmin yöntemidir. 110 değişik metod kullanılır. Ben de uzun yıllardır kullanıyorum. Tek temel varsayım vardır. “Bütün bilgi fiyatın içindedir” der ve fiyat serbest oluştuğu zaman onun analizini yapabilirsiniz. Şu anda Türkiye’de dolar kuru maalesef serbest oluşmuyor. Hakeza faiz serbest oluşmuyor. Yani bir tarafta yüzde 17 Kur Korumalı Mevduat faiz var, bir tarafta yüzde 28-30 arası kredi faizi var, öteki tarafta yüzde 70 enflasyon var. Ben hep söylerim; aslolan faizdir. Faiz denkliğini sağlayamadığımız veya bir platoya oturtamadığınız sürece dolar kurunda fiyatlamanız çok zorlaşıyor. Biz zannederiz ki aslolan dolar kurudur. Hayır dolar kurunu bile faiz belirler. Faiz yükselince dolar düşer, faizi düşürse dolar çıkar.
Güldağ: Aşağı yönlü potansiyel mi, yüksek yukarı yönlü potansiyel mi fazla diye bakarsak…
Ağaoğlu: Kur buradan aşağı gittiğinde, kaçtan alırsınız? 13’ten alır mısınız bugün? 13’ten alırım diyenler vardır, 14’ten alırım diyen de olur. 15’e bile razı olan vardır. Demek ki aşağı tarafı sınırlı, inme ihtimali az, yukarıya gitme ihtimali daha yüksek. Hani nereye gider sorusunun yanıtı pek yok bende. Bir kopup gitme ihtimalimiz azaldı. Neden derseniz onların olması için yabancıların Türkiye’de olması gerekiyor, yoklar. Türkiye’de zorlama bazı pozisyon alanlar vardır ama onlarla ilişkimizi bayadır koparttık. Yani 3 defa köprüleri yıktık. Biz bizeyiz. Biz de bir şekilde ortak mutabakatla belli bir yerde tutmaya çalışıyoruz. Ta ki işler çok sarpa sarana kadar. Çok sarpa sararsa ne olur diye baktığımızda tedarik problemi yaşarız ve bir sonraki kriz kurdan çıkmaz. Benim tahminim bir sonraki yaşayacağınız sıkıntı ödemeler dengesi tarafında olacak. İthalat yapmakta zorlanabiliriz. O zaman fiyatını tartışır mıyız noktasında, yani pek fazla tartışmayabiliriz çünkü zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılamak için herhangi bir fiyata razı olabiliriz. O fiyat neresidir bilmiyorum ama makulü nedir diye sorarsan, faizi denkleştirmeden makulü söylemem mümkün değil. Faizi denkleştirmemiz, bir yere oturtmamız lazım.
Güldağ: Süper bono yada enflasyona endeksli tahvil bir heyecan yarattı gibi. Kurda aşağı yönlü hareket gördük ama sınırlı kaldı. Bir hafta sonra açıklanabilir yeni ürün…
Ağaoğlu: Süper bono deyince yüzde 195’lik bir Derviş bonosu, yüzde 50’lik Tansu Çiller bonosu geliyor aklıma. Yıllık yüzde 406’ydı faiz. Peki faiz denkliği süper bono veya enflasyona endeksli olacaktıysa o zaman biz bu kadar sıkıntıyı neden yaşadık? diye sormak lazım. Bir işe yarar mı? sorusunu söyleyeyim… Kur Korumalı Mevduat işe yaradı mı? Kısa bir süre yaradı, kuru 18’den 13’e düşürdü. Evet aslında o bir müdahale idi. Zaten bütün müdahaleler için geçerli olan bir şey var, müdahale zaman kazandırır. Siz o zaman da ne yapacağınıza bakın, o zaman da o müdahaleyi gerektiren koşulu ortadan kaldırıp tekrarlanmasının önüne geçtiyseniz müdahale başarılıdır ve işe yarar ama biz kur korumalı mevduatta evet 13’e indirdik, şimdi tekrar 16’dayız. Bir işe yaradı mı? Tam tersine bir de Kur Korumalı Mevduat’ta ağustosun ortasında tekrardan uğraşacağız. Nasıl bir çözüm bulunacak onu da bilmiyoruz.
Güldağ: Peki bütün bu koşulları dikkate aldığında; ne yaparsın, nereye yatırırsın paranı?
Ağaoğlu: Dövizde veya altında olanlar için yapılacak fazla bir şey yok, bozmazsınız beklersiniz ne olacak diye. Sorun Türk lirasında kalanlarda oldu. KKM ile önemli bir kısım dövize çevrildi zaten. TL’de durmak çok anlamsızlaştı. Enflasyon tarafında insanlar korunmak için gayrimenkule yöneldiler, o fiyatları yükseltti. Arkasından yine konuta sübvanse edilmiş bir kredi dalgası geldi. O bir kez daha yukarı çıkarttı. Şu an da alternatif olarak gayrimenkul tarafı ve borsa tarafı kaldı, TL’de kalanlar için. Büyük parası olanlar gayrimenkule, küçük tasarrufu olanlar borsaya gittiler. Borsa, dolar bazında halen daha çok ucuz mesela borsa alternatif midir? Benim için alternatifl erden biridir. Özellikle küçük tasarrufl ar için borsa.. Hani Antalya’da bir yerim olsaydı herhalde satardım diye düşünüyorum.
Güldağ: Tasarrufunu döviz olarak kullanmak isteyen olursa?
Ağaolu: Döviz alır mısınız, bende pek yanıtı olmayan bir soru. Sanırım gerçekten ihtiyacım varsa almayı düşünürüm. Enflasyona endeksli bir TL bonosu çıkarsa iyi bir yatırım alternatifi olabilir. Dövizden oraya kayış olur mu onu pek beklemem. Ama yine aynı yerdeyim faiz denklemi platosu oluşmadığı için fiyatlama yapmakta çok zorlanıyoruz. Hakikaten o faiz denkliği olmadığı sürece, yani paranın maliyetini bilmediğimiz sürece gerçekten nasıl hesap yapacağımızı bilemiyoruz.
Güldağ: Emtiaya veya hammaddeye dayalı yatırım fonları da çok konuşuluyor…
Ağaoğlu: Ukrayna- Rusya savaşının şu veya bu şekilde yavaş yavaş denklemden çıkacağını düşünüyorum. Evet politik olarak süreç devam edecek. Yaptırımlar devam etse de gerek satıcıların gerek alıcıların bir akışkanlık kazandıracak yol bulacağını düşünüyorum. Yani bu şu demek: İran’la Türkiye arasında hawala denen bir sistem var, biz ticareti öyle yürütüyoruz. Hawala dediğiniz şey bizim Kapalıçarşı’daki indirmecilerin yöntemidir. İran’da parasını birisi bir kuyumcuya verir. Gelip burada Türkiye’deki bir kuyumcudan alır.
Tarımsal emtia tarafında bir geri çekilme olduğu zaman bu fonlara yatırım yapılabilir diye düşünüyorum. Bu arada hammadde demişken; üreticilerimize, “hammadde tedarikini garantiye alın, güvence altına alın” derim.
Altında 1856, gümüşte 23,80 kritik eşik
Güldağ: Parasal sıkılaştırmalar ve stagfl asyon endişeleri çerçevesinde altın ve gümüş için ne dersin?
Ağaoğlu: Bence bir bilgi kirliliği problemi var. Şimdi bunu neden söylüyorum dersen, Türkiye’nin altınlarının Londra’da satıldığı o yüzden altın fiyatlarının çok düştüğü ile ilgili bir dedikodu dolaştı ortalıkta. Merkez Bankası rezervlerini takip ediyorum etmesine de mesela bazı rezervlerin bloke olduğu ile ilgili başka bir bilgi daha geliyor. Şimdi benim kafamda da çok bilgi kirliliği oluşuyor ve değişik, hani bazıları da güvenilir kaynaklar benim için. Türkiye’den kaynaklı bir altın düşüşü olmuşsa biz bunu bilmiyorsak Türkiye olarak hakikaten üzücü bir durumdur diye düşünüyorum. Ama şu net benim kafamda altın ve gümüş bu enflasyon ortamında son derece kötü performans gösterdiler. Özellikle gümüş tarafı beni çok yanılttı. Enflasyona karşı çok iyi bir korunma aracı görünüyor, altın ve gümüş neden korumadılar diye baktığımda benzer bir durum coinlerde de oldu. Ama coinlerin çok fazla müdahale edilmesine gerek yok. Bu arada onların bağımsız, işte merkeziyetsiz yapılar olduğu o yüzden de iyi bir enflasyon korunma aracı olduğu ile ilgili bir efsane de son kriz sırasında çöktü. Fed faiz arttırınca onlar da geriledi. Ama altın, gümüşle ilgili Londra kaynaklı teyit edilmiş bir bilgi, o da şu; aslında her ikisinin de fiyatının çok fazla artmaması için suni biraz müdahale edildiği, ki eğer onlar da yukarı çıkarsa enflasyon kalıcılığı herkes tarafından kabul edilecek. Bu kabul edilmesin en azından biz beklentileri yönetebilelim diyerekten hafif manipülatif bir kontrol yapıldığı altın ve gümüşte, bana da mantıklı geldi. Yani ya da yanıldığım için orayı iyi bir mazeret olarak kullanıyor olabilirim. Yanlış anlamayın ama beni biraz şaşırttı. Altın en son baktığımda 1820’lerden 1845’lere çıkmıştı. 1970 kritik eşikte, orası geçilmez. 1820, 1780’lerin altına kadar, 1835’lere gelecek dedim. 1780’lere gelebilir dedim. 1740’lı rakamlara kadar geldi, işte orada Türkiye’nin satışı konuşuluyordu. Hâlen daha 1865 kritik eşik, ons olarak konuşuyorum. Eğer orası aşılırsa ki ben aşılacağını düşünüyorum. 1970’e kadar geliriz ama bu yakın zamanda değil. Önümüzdeki bir yıllık perspektif için konuşayım. Gümüşte de 23,80 civarlarında kritik bir eşik var oraya kadar gelir ama ondan sonra gitmesi zor. Eğer orası giderse altını da beraberinde götürür.
Piyasa yeni düzenlemeleri bekliyor
Güldağ: Merkez Bankası mayıs toplantısında beklendiği gibi faizi değiştirmedi. Açıklamalarda da enflasyondaki yükselişi durduracak net bir işaret yine görmedik. PPK metninde en temel değişiklik “değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımları devreye alınacaktır” cümlesi oldu. Belli ki önümüzdeki günlerde yeni düzenlemelere yenileri eklenecek.
Ağaoğlu: Merkez Bankası, enflasyonla doğrudan mücadele etmek yerine etkilerini bastırmaya yönelik, soru işaretleri ile dolu politikalar izlemeye devam ediyor. Faiz silahını kullanamadığı için, makroihtiyati politika setini ilave tedbirlerle güçlendireceğini söylemişti. Bugünkü mesajı da bu ilave tedbirlerden. TCMB’deki teminatların yabancı paradan TL’ye kayması için bazı düzenlemeler olabilir. Krediler üzerindeki zorunlu karşılıklara bir ayar gelebilir. Vaktimiz sanırım çok kalmadı, bir sonraki hafta Merkez’in neler yapabileceğini ve etkilerinin neler olabileceğini detaylarıyla konuşuruz.