Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından klâsik hale gelen Anadolu Sohbetleri’nin konuğu AK Parti Genel Lider Vekili Numan Kurtulmuş oldu. Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in de katılığı sohbette gündeme dair açıklamalarda bulunan Kurtulmuş “ Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları mecnun saçması” dedi.
Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından klasik hale gelen Anadolu Sohbetleri’nin konuğu AK Parti Genel Lider Vekili Numan Kurtulmuş oldu. Kurtulmuş’un açıklamaları şu biçimde:
“ERGEN BİR ÇOCUK TAVRINDA”
Mecnun saçması bir şey söylediklerinde içerik manasında hiçbir şey yok, evvelce saat verip ben bunu yapacağım üzere bu türlü korkutan bir bildiri okuyan ergen bir çocuk tutumunda. Söylediklerinin içeriğinde kayda kıymet bir şey yok benim kanaatim daha evvel de bu türlü palavra iftiraya alışık birisi olduğu için. 10 gün sonra gelseniz falanca akşam ne söylemiştin hatırlamayacak.
“AKILLARININ UCUNDAN DAHİ GEÇİRMEZLER”
Kelamlarının ele alınacak hiçbir tarafı yok yani kaçmaktan bahsediyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz gecesinde bütün risklere karşın hem kendisi ortada durmuş hem millete yürek vermiş hem milletin darbeye karşı sokakları doldurmasına vesile olan değerli bir liderlik göstermiş bir başkan. Ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne AK Parti Takımları hiçbir periyotta bu ülkenin dışında rastgele bir yere gitmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler. En sıkıntı kurallar altında siyasi gayretimizle burada varız geçmişte olduğu üzere. Bundan sonra da öyleyiz.
Biz partilerimizin kapatıldığının sonraki günü Türkiye’de yasal demokratik siyasi uğraşımızı yine başlatmayı başarmış bir takımız. Hasebiyle siyasette kaçarak göçerek değil, tam bilakis milletle birlikte olarak milletin taleplerini dinleyerek onların istikametinde yol alarak hareket ediyoruz. Bu büsbütün saçmadır. Zannediyorum kendisinin de söylerken inanmadığı fakat ellerine tutuşturulan kağıtlarla söylemek durumunda kaldığı bir cümledir.
“İNSAN GERÇEKTEN HAYRET EDİYOR”
Bir öteki değerli tarafı yurt dışındaki çocukların tahsil hayatlarına dayanak olmak için faaliyet gösteren vakıfların prestijini ortadan kaldırmaya dönük bir konuşmadır. Kaldı ki bu vakıf ABD’nin hükümet organlarının bütün mali kontrollerine sonuna kadar açık bir vakıftır. Madem o kadar bu mevzuda açıklama yapıyor. CHP’nin ABD’de temsilcisi var temsilcilerine talimat versin gitsin hata duyurusunda bulunsun. Paranın nereye harcandığını, nereden toparlandığını Amerika’nın resmi kaynaklarından öğrenmiş olsun. 
İnsan gerçekten hayret ediyor birkaç bin dolar paranın bile nereden nasıl gönderildiği hangi kaynaklarla gönderildiğinin çok net bir formda tespit edildiği bir dünyadayız. Bu türlü bir hususun gündeme getirilmesi akla ziyan bir durumdur. Kaldı ki bu vakıf yurt inşaatını da bitirmiş durumdadır.
Kaçma adresinin de ABD GÖSTERİLMESİ GARİP DEĞİL Mİ ?
Enteresan bir durum. ABD ile Recep Tayyip Erdoğan ortasında belirli siyaseten bir tansiyon olduğunu bir taraftan sav edeceksiniz ondan sonra Erdoğan ABD’ye kaçacak diye çeksiniz bunu da söylerken Türkiye’nin hukuk devleti olmadığını ABD’nin hukuk devleti olduğu için oraya gittiğini söyleyeceksiniz bu hem Türkiye’ye hakarettir hem de ABD’ye övgüdür. Bu ne sevgidir bu ne sempatidir? anlaşılır bir şey değil akla ziyan bir durum. Bunu konuşmak bile bizerin için züldür. Tam bir Göbesvari bir tavır.
Palavra yanlış bilgilerle dezenformasyonlarla milleti zehirleyip Türkiye siyasetini zehirleyen bir haldir. Bu Göbese heralde rahmet okuttu. Ondan daha kabiliyetli birileri varmış diye. Siyasette rekabet olur birbirine karşı hatta kelamlar de söylenebilir bunların hepsine eyvallah. Lakin siyasetin de bir nezaheti bir düzeyi bir makul, legal bir tabanı olmak durumundadır. Aksi takdirde Allah korusun bu memleketin elindeki en büyük güç demokrasidir. Demokrasiye ziyan verilmiş olur.
Ben akşamki o korsan bildirisiyle Kılıçdaroğlu aslında hem Türk siyasetini zehirlemiş hem de bizim devlet geleneğimizde asla olmayan, bu kadar yıldır siyasetin içindeyiz tek parti vaktinde vardı muhtemelen fakat çok parti vaktinde hiç karşılaşmadığımız parmak sallayarak bürokratların tehdit edilmesi Türkiye’nin geleneğinde olmayan bir şeydir. Bunu daima yapıyor. O kadar hukuk dışı şeyler söylüyor ki şayet yapılan bir iş hataysa onu hangi tarihten önce imzaladığınızın ne değeri var. Güya kendisi hukukun merkeziymiş üzere hareket ediyor. Şayet şöyle yaparsanız cezalarınızı da hafifleteceğiz diyor. Neresinden baksanız berbat bizim siyaset geleneğimize uymayan millete hiçbir yararı olmayan bir konuşma yapmıştır. Kendi siyasi başarısızlıklarını büyük bir edepsizlikle seviyesizlik örneği olarak geçmiş bir konuşma oldu. 
Bunu bir alışkanlık haline getirdiler palavra iftira tehdit, siyasetin açık bir yerde bu kadar büyük tehditlerin sonucunun bu kadar büyük iftiraların sonucunun toplumda da harikulâde bir tansiyona neden olması mümkündür. Seçim atmosferine gidiyoruz. Bir taraftan tansiyonun makus olduğundan bahsedeceksiniz Türk toplumunu kutuplaştırıyoruz diyecekseniz en büyük kutuplaşmayı yapacak adımları atacaksınız. Kabul edilebilir bir şey değil.
SİZCE ADAY KILIÇDAROĞLU MU?
Dünkü konuşma olmasaydı bile artık Kılıçdaroğlu, bu geldiği noktadan çok kolay geri döneceğini zannetmiyorum. Maltepe’deki mitingin hali, fotoğraf fotoğraf hepsine baktığımız vakit Kılıçdaroğlu’nun bu saatten sonra adaylıktan vazgeçeceğini zannetmiyorum. Dünkü çıkışının da bilhassa adaylık konusunda bir bildiri olduğunu da görmek lazım. 
Lokal seçimlerde Ankara’da İstanbul’da sonuç aldı lakin bu iktidar olmak için kâfi değildir. Hangi bahislerde ne tıp ortak alanlarınız var. Terörle uğraş ne yapacaksınız Türkiye’nin batı ile bağlarında ne yapacaksınız Ukranya-Rusya krizinde yeni bir diplomasi anlayışınız var mıdır v.s Türkiye’nin ortak sorunlarında hiçbir ortak cümleleri olduğunu zannetmiyorum. ÂLÂ Parti ile HDP nasıl terörle gayrette ortak bir noktada buluşsun? Orada o denli bir zorluk olduğu için daima topu taça atarak şimdiye kadar getirdiler. Şunu söylediler seçimi siz ilan edin adayı biz söyleriz. Yeterli de kardeşim seçimler geliyor şurada bir sene kaldı her halükarda ilan edeceksiniz. Şunu da görüyorlar ilan ettikleri adayın öteki bileşenlerle onların tabiriyle konuşalım bileşenlere kabul ettirilmesi de çok kolay değil. Bu zorlukları gördükleri için adaylık konusunda kaçak güreşerek bu noktaya geldiler.
“ERDOĞAN AYKIRILIĞI YETMEYECEK”
Vakit yaklaştıkça kendi içlerindeki farklılıkların çok daha net ortaya çıkacağını görüyorum Yani Tayyip Erdoğan aykırılığı AK Parti yetmeyecektir orayı konsolide etmek için. Somut problemler konuştukça da çok büyük çatlaklar olacak. Yalnızca partiler ortasında değil partilerin kendi içerisinde de CHP’nin MHP’nin hatta HDP’nin kendi içerisinde de aday konusunda önemli tartışmalar olacağı görünüyor.
Ne yapacaklarını söylemedikleri için siyaseti fikri bir uğraş olmaktan çıkarıyorlar, onun için dünkü üzere bu türlü müptezel ayak oyunlarına müracat etmeleri gerekiyor. Diyelim ki iktisat konusunda biz bu türlü düşünüyoruz sizin şu yaptıklarınız yanlış desinler. CHP içinde uygulanacak pür neo liberal uygulamalara karşı gelecek beşerler yok mu? HDP’nin içerisinde yok mu? Dışarıdan destekleyecek sol çevrelerin bu siyasetlere itirazı olmayacak mı? Mesela Türkiye’nin hudut ötesinde operasyon yapılması ve oralarda terör kaynaklarını yok etmesi konusunda şayet bir fikir söyleyeceklerse bunu hem CHP’nin içinde hem de bilhassa HDP’nin içerisinden çok kuvvetli bir karşı çıkış gelmeyecek mi? Bunları biliyorlar bunlar çok yakıcı alanlar o yüzden bu tıp şeyler üzerinde gidiyorlar. 
CUMHUR İTTİFAKININ GENİŞLETİLMESİ
Biz ittifakı A partisi B partisi olarak masanın etrafında partileri toplamak değil milletin zihninin ortak bir noktaya çekilmesi. Bizim ulusal siyasetimizde toplumun kısımlarından çok daha fazla takviye alınması, onların da bu sürece katılmasını sağlamak lazım. Cumhur ittifakının başarısı da oturup masa başında karar vermek değil fiilen meydanlarda Türkiye’nin temel meselelerine karşı ortak halin, siyasetin gelişmesi ile güçlendi. Daha çok siyasi partinin değil toplumun çok daha geniş kısımlarının de oylarını alabilecek gönlünü kazanacak bir siyaset biçimi olarak görmek lazım.
Ana lisanı ana sütü kadar haktır. Ancak ana lisanı üzerinden ayrımcılık ve siyaset yapmak bu berbat bir şey. Diyarbakır Kültür, lisan bunu ayrıştırıcı bir öğe olarak kullanmak yerine birleştirici bir lisan kullanmak en hakikat yol budur. 
İKTİSAT
Pandemi olmasaydı da Dünyada kriz ve kaos alanları vardı. Biz 20 sene evvel 3 alanda dünyada bundan sonra kriz olacak, su, besin ve güç.. artık geldik o noktaya buna bir de siber güvenliği ekleyelim. Bundan sonra bu dört alan bütün ülkeler için bu yalnızca gelişmekte olan ülkeler için değil gelişmiş olan ülkeler için de bu dört alanın hepsi Ulusal Güvenlik Problemidir. Suyu gıdayı israf etmek artık tüm dünya için bir güvenlik sıkıntısı. Dünyadaki genel gidişattan kaynaklanan bir durum var.
Pandemiyle birlikte de hammadde fiyatlarının güç fiyatlarının harikulâde yükselmesiyle birlikte zayıf bir istikrar üzerinde duran dünya iktisadı türbülansın içine girdi.
Türkiye’nin yapısal olarak bu süreçte güçlü bir ekonomik yapıyla girdi. Düşünce çekiyoruz tahminen ilerideki periyotta biraz daha bu sorunlarımızı çekeceğiz. Türkiye üretim kabiliyetini geriletmeden ihracatını geriletmeden yoluna devam edebilirse bu süreci atlatabiliriz. En büyük problemimiz hayat pahalılığı. Bir kısım hayat pahalılığı bir kısım global girdilerdeki artıştan kaynaklanıyor. Bir kısmı da Türkiye’deki çok fiyat oynaklığından kaynaklanıyor. Bunun ilgili vatandaşımıza ek dayanaklar veriliyor. Vatandaşın alım gücünün arttırılmasına taraf enlik önlemler sürdürülüyor. Bu vatandaşa olumlu yansıyacak. Yapısal noktada ekonomiyi bozacak bir durum olsaydı yani fabrikalarımız, atölyelerimiz kapanıyor olsaydı, Türkiye ihracat yapamıyor durumda olsaydı çok daha sıkıntı bir ortamdan bahsediyor olurduk. Bu yaz Turizm gelirlerinin yükseleceğini görüyoruz, ziraî eser fiyatlarında önemli bir güzelleşmenin olacağını görüyoruz. Bununla birlikte milletimizin alım gücünde rahatlamanın ortaya çıkacağını görüyoruz.