İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Uyuşturucu ile Uğraş Toplantısı çerçevesinde Ankara’da bulunan medya temsilcileri ile kahvaltıda bir ortaya geldi. Bakan Soylu, burada yaptığı konuşmada CHP başkanı Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın kapısına gitmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nu Batı ile işbirliği yapmakla suçlayan Soylu, “Ana muhalefet partisi genel liderinin tarifi ‘dedikodu kumkumasıdır. Öbür bir tarifi yok. Ana muhalefet partisi anayasada kendisini bulan bir sistemin ismidir. Maddelerle belirtilmiş bir düzenek dedikodu yaparsa, bir belgeyi ortaya koymazsa aslında anayasal misyonunu de yerine getirmemiş olur. Bu bir siyasi parti, dedikodu merkezi değil. Hangi mevzuyla alakalı olursa olsun SADAT’ın önüne gidene kadar, Et Balık Kurumu’nun önüne gidene kadar, hafif bir cüretin varsa, bizim söylediğimiz büyükelçilik ile ilgili bir kıymetlendirme ortaya koyda görelim. Bu bahsin üstünü örtemezsin, bu mevzu Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin ve 6’lı masanın üzerinde demokrasinin kılıcıdır. Bu Türkiye’ye bir ihanettir. Sen Türkiye’nin geleceğini Avrupalı bir büyükelçiye pazarlayamazsın” diye konuştu.
Soylu, kelamlarına, “Sen Cumhurbaşkanı adayı alacaksın diye kendi belediye liderlerine çelme atabilirsin; ancak senin bu gücün bize yetmez. Avrupa’nın Türkiye’deki o ülkenin büyükelçisini gerine alsan da bunu sağlayamazsın. Biz bundan çekinmeyeniz, korkmayız, ürkmeyiz” diyerek devam etti.
“Bu Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün partisi değil, İnönü’nün partisidir, bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Atatürk ile hiçbir ilgisi yoktur” diyen Soylu, şöyle devam etti:
“Neden İnönü’nün partisidir? Zira İnönü, Atatürk zıddıdır. Biraz tarih okuyanlar neler yaptığını, onu nasıl silmeye çalıştığını ve bunu Cumhuriyet Halk Partisi eli ile yaptığını bilir. Bugün uyguladığı siyaset da İnönü siyasetidir. İnönü siyaseti dedikodu siyasetidir, iftira siyasetidir. Batı ile işbirliği yaparak iktidarı ele geçirme siyasetidir, İnönü de birebirini yapmıştır. 1960 darbesi olmuş, batı olduğu üzere yeni idaresi kabul etmiştir zira işbirliği içinde gerçekleşen bir siyasettir.
“ORGANİZASYON İLE GİDİLEN YERLERDİR”
Bunun hiçbir kapalısı, gizlisi yoktur. Gittiği yerlerin hepsi talimat ile gidilen yerlerdir, tertip ile gidilen yerlerdir. Dikkat ederseniz FETÖ’den pişiyor, Türkiye’de birtakım toplumsal medya üzerinden kaynatılıyor, dedikodu kumkuması da gidiyor finali gerçekleştiriyor. Türkiye Cumhuriyeti devletine iftira atıyor, bunlar gerçek işler değildir. Biz coğrafyamızda Amerika ile Rusya ile İran ile birçok ülke ile Suriye’den Irak’a, Libya’ya kadar karşı karşıya geldiğimiz yerler var mı, pekala onların istihbaratı var mı? Bu kadar ülke ile menfaat çatışmasına bazen giriyoruz, bazen politik farklılıklara giriyoruz.
Pekala bunların istihbaratları bu değerlendirmeler üzerinden sonuç üretmiyorlar da bu istihbaratlar bizi karşı karşıya kaldığımız alanda bu tip iftiralar ile karşı karşıya bırakmıyorlar ki. Onların da yanıtları olur, bu düşe düşe Türkiye’deki bir aracıya mı düştü. Bu çok ayıp bir şeydir, bu utanılacak bir şeydir. Kılıçdaroğlu’nun en kıymetli sorunun birinde en yakın arkadaşına ‘Sana bu türlü bir şey söylenirse katiyen inkar et’ dediğini de biliyorum. Bir palavra makinesi ile karşı karşıyayız. En yakın arkadaşına ismi aşikâr, cismi belirli. Daha hararetli günler gelecek. Bu ülke Batı’nın oyuncağı değil. Biz niye buradayız, niye bu çaba yapılıyor, bir büyükelçinin Türkiye’yi istediği üzere dizayn etmesi için mi, Avrupa’nın istediği üzere dizayn etmesi için mi? Yeterli o vakit teslim olalım istedikleri üzere olsun. Bu yüzden ısrarla bu İnönü’nün partisidir diye söylüyorum.”
“HERKES KENDİNE YAKIŞANI YAPIYOR”
Soylu, Kılıçdaroğlu’nun devlet kurumlarına gitmesine ait sorulan soru üzerine, “Gara’da bir hadise ile karşılaştık. Orada şehitlerimiz oldu. Biz ne yaptık CHP’den, ÂLÂ Parti’den randevu talep ettik. Bize randevu verdiler gittik, sıkıntıyı bildiğimiz çerçevede genel liderlere izah ettik, bu bir prosedür ve hakikat bir prosedürdür. Biz bunu onların da duyacağı halde kamuoyuna nakledebilirdik. Fakat sorumluluğumuz gereği bunu Meclis’in 2 partisine aktarılmasını hakikat olacağını düşündük, gittik. Bizi kabul etmeselerdi, biz gidip CHP’nin Genel Merkezi’nin önünde orada basın toplantısı yapmamız ne kadar yakışık alırdı, yakışık almazdı. Siyasette bu türlü bir sistem yok. Ana muhalefet partisinin genel lideri, devletin birtakım kurumlarının önüne gidip orada da insanları tehdit edecek biçimde bunu yapabilme kabiliyetine sahip olmamalıdır. Bunun ismine sivil itaatsizliği harekete geçirmek denir. Toplumu tahrik etmek, kamu nizamını ortadan kaldırmak denir. Herkes kendine yakışanı yapıyor” dedi.
“6’LI MASA ‘CANAN MASASI’ OLDU”
Soylu, Kılıçdaroğlu’nun Canan Kaftancıoğlu kararını tanımayacaklarını söylemesiyle ilgili de şunları lisana getirdi:
“Dün de Canan Kaftancıoğlu mahkeme kararını tanımayacağını söylüyor. Benim hoşuma gidiyor. Allah’a hamdolsun CHP’nin gerçek yüzü bir Canan Kaftancıoğlu yüzü olarak ortaya çıktı Biz bunu yüzlerce sefer anlatsak, devlete katil diyen, bütün kutsallarımıza hakaret eden. Ne hoş oldu. Bir insan kendi kendine bunu yapar mı, ne hoş. Dinimize hakaret eden, bu ülkenin devlet liderine hakaret eden, bütün kutsallarımızı ayaklarının altına alan, devlete ‘katil’ diyen bir anlayışa hukuk kendi içerisinde bir karar verdi diye, hepsini tıpkı noktaya topladı, hepsini tıpkı fikrin etrafına getirdi. Masa 6’lı masa değil, masa ‘Canan masası’ oldu. Atatürk Havalimanı arkadaşlar, İstanbul’da ulaşımı bir gün son 5 yılda yapılanları kaldıralım, İstanbul bir gün kullanmasın, İstanbul bu noktada tır trafiğinden girilmez çıkılmaz hale gelir. İstanbul Havalimanı dünyanın en büyük havalimanı, en çağdaş havalimanı, unutuyorsunuz ya. İstanbul’da hiçbir şey yapıldığı yok. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi olacak, hem de birtakım uçuşlara müsaade edecek. İstanbul trafiği keşmekeş olur, sabah işine gidemez, akşam konutuna gelemez. ‘İstemezük’ zihniyeti var. Bu zihniyetin sebebi İnönü’dür”