Vietnam Savaşı sırasında Tayland’da doğdu. Henüz bir bebekken yakalandı ve bir kafese kapatıldı. Önce bir kamyona ardından kocaman bir Boeing 747’ye bindirildi. Pasifik Okyanusu’nu geçip ABD’ye indi. Hayatının ilk yıllarını Florida’da, Disney World yakınlarında geçirdi. Buradan Texas’a gönderildi. Henüz 5-6 yaşlarındayken bir grup adam tarafından bir başka kamyona bindirildi ve New York’a götürüldü. Nihayetinde de şehrin en işlek noktalarından biri olan Yankee Stadyumu’nun hemen yanı başında bir yaşam alanına yerleştirildi.
Tayland’da henüz sütten bile kesilmemişken ayrılmak zorunda kalmıştı. Orada ailesiyle birlikte yaşıyordu; kız kardeşleri, kuzenleri, teyzeleri ve annesi vardı. Birbirlerine sarılıyor, hep beraber sohbet ediyor, oynuyorlardı. Yeni evinde ise kimsesi yoktu. Mavili siyahlı puantiyeli elbisesiyle ziyaretçilerine çeşitli gösteriler yapıyor, sırtına binen çocukları gezdiriyordu.
Bugün artık 50’li yaşlarında olduğundan emekliye ayrılmış durumda. Ancak hayatın tadını çıkarabildiğini söylemek zor. Halen aynı yerde yaşıyor. Bu hayata o kadar alışmış ki kendisine ayrılmış dört tarafı bambularla çevrili küçücük arazinin önünden geçen trenlere “el sallamayı” ihmal etmiyor. O sırada trendeki yolcuları bilgilendirmekle görevlinin ezberden söylediği şu cümleler duyuluyor:
“Burada tanışacağımız güzel hanımın adı Bayan Happy. Bayan Happy inanılmaz formunu yıllardır korumayı başardı. Biz de burada kendisine çok çok iyi bakıyoruz. Her hafta banyosunu yaptırıyor ve pedikürünü eksik etmiyoruz…”
Burası New York’ta bulunan Bronx Hayvanat Bahçesi’nin “Vahşi Asya” adı verilen bölümü, rehberin orta yaşlı bir kadınmışçasına bahsettiği Bayan Happy bir Asya fili, “eksik etmiyoruz” dediği pedikür seansları da aslında tutsaklık altındaki fillerde çok sık ortaya çıkan ve felce hatta ölüme yol açan bir ayak hastalığını önlemenin tek yolu. Zira vahşi yaşamda her gün kilometrelerce yol yürüyen Asya fillerinin ayakları belli bir alanda kapalı kalmaya ve sınırlı harekete uygun değil.
New York Times 2015 yılında yaptığı bir haberde Happy’i “Bronx Hayvanat Bahçesi’nin En Yalnız Fili” diye nitelendirmişti.
New York Times 2015 yılında yaptığı bir haberde Happy’i “Bronx Hayvanat Bahçesi’nin En Yalnız Fili” diye nitelendirmişti.
HAPPY’NİN KADERİNİ BELİRLEYECEK DAVAYA SAYILI GÜNLER KALDI
“Mutlu” anlamına gelen ismiyle Happy, 21’inci yüzyılın en önemli hayvan hakları davasının öznesi.
Onu temsil eden Nonhuman Rights Project (İnsan Olmayanların Hakları Projesi – NhRP) avukatları, 18 Mayıs günü, New York eyaletinin en üst düzey hukuk mercii olan New York Temyiz Mahkemesi’nin karşısına çıkacak, Happy’nin Bronx Hayvanat Bahçesi’nde yasa dışı bir biçimde tutulduğunu ve Tennessee ya da California’da bulunan bir fil sığınağına gönderilmesi gerektiğini savunacak. (Bu sığınaklarda, filler, hayvanat bahçelerine kıyasla çok daha geniş arazilerde, doğal yaşam koşullarına yakın şartlarda yaşıyor ve başka fillerle sosyalleşme şansı elde edebiliyor.)
Wall Street Journal’a konuşan NhRP Başkanı Steven Wise, “Happy, kendi iradesine aykırı bir şekilde hapsediliyor. 40 yıldan fazla süredir hapiste” dedi.
Happy’nin çok mutsuz ve depresif olduğunu savunan Wise, “Hayvanat bahçesindekiler Happy’i sevmiyor. Sevseler, Tennessee’deki barınağa gönderirlerdi” diyor.
Mahkemenin Happy lehinde karar vermesi çok zor görünüyor. Ancak Wise, New York Temyiz Mahkemesi’nin davayı görüşmeyi kabul etmesinin bile başlı başına bir hukuki zafer olduğunu belirterek, “Bu savaşı vermeye başlayalı henüz 9 yıl oldu. Biz dünyayı değiştirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bronx Hayvanat Bahçesi, ABD’de canlı bir fili görülebilecek 57 akredite hayvanat bahçesinden biri; New York eyaletinde de tek. Çevre koruma uzmanları vahşi doğada kalan Asya fillerinin sayısının 50 bin civarında olduğu tahmin ediyor. Yani avcılarla ve diğer tehlikelerle burun buruna yaşayan bu hayvanları dünya gözüyle görme şansımız hızla azalıyor. Wise ise 2021’de Newsweek’e yaptığı açıklamada, Vahşi Asya bölümünün ziyarete açık olduğu Mayıs-Ekim dönemlerinde kişi başı 40 dolar verip hayvanat bahçesi trenine binerek Happy’i görmenin bu kapsamda kabul edilemeyeceğini belirterek, “Bir mahpusa bakmak gibi, sanki hücre hapsindeki bir kişinin önünden geçiyormuşsunuz gibi. Hayatının Happy için ne anlama geldiğini biz anlıyoruz; neredeyse bir hiç” diye konuşuyordu.
Doğal ortamında olsa günde ortalama 50 kilometre yürüyecek olan Happy, Bronx Hayvanat Bahçesi’nde 4 bin metrekarelik bir alanda yaşıyor.
Doğal ortamında olsa günde ortalama 50 kilometre yürüyecek olan Happy, Bronx Hayvanat Bahçesi’nde 4 bin metrekarelik bir alanda yaşıyor.
İLK DAVA 2018’DE AÇILDI
NhRP, Happy’nin hukuk savaşını 2018 yılında başlattı. Kurumun avukatları, New York’un kuzeyinde bulunan Orleans Bölge Mahkemesi’ne başvuruda bulunarak Happy’nin ABD yasaları kapsamında hakları olan bir birey olduğunu, bu şekilde muamele görmesi ve serbest bırakılması gerektiğini savundu.
Davalı taraf olan Bronx Hayvanat Bahçesi’nin avukatları ise hem Happy’nin bireylik argümanına karşı çıktı hem de olur da filin mahkemenin karşısına çıkarılması gerekirse 620 kilometre mesafe yol gitmesi gerekeceğini belirterek davanın Bronx’ta görülmesini talep etti.
Yargıç bu talebi kabul etti, dava Bronx Bölge Mahkemesi’ne taşındı. Önce alt mahkeme ardından da 2020 yılında Bronx Temyiz Mahkemesi, geçmişten emsal kararları gerekçe göstererek Happy’nin birey olduğu argümanını reddetti.
Yüksek Mahkeme Yargıcı Alison Tuitt, karar gerekçesinde, Happy’nin çilesine kesinlikle sempatiyle yaklaştığını belirterek, “Ama yasalar gereği Happy’nin bir ‘birey’ olmadığına ve yasa dışı hapis tutulmadığına karar vermek zorundayız. Ancak bu fil saygı ve haysiyetle muamele görmesi gereken akıllı ve otonom bir varlık ve özgür olma hakkına sahip olabilir” ifadelerini kullandı.
Change.org’da Happy için açılan kampanya 1 milyon 414 binden fazla imzaya ulaştı. Hedefi 1,5 milyon imza olan kampanya metninde, Bronx Hayvanat Bahçesi’nin filler için en uygunsuz koşullara sahip hayvanat bahçeleri listesinde 5’inci sırada olduğu hatırlatılarak, “Happy hiç ama hiç mutlu değil” ifadeleri kullanılıyor. Hayvanat bahçesinin önünde sık sık protestolar düzenleyen Happy destekçileri arasında Mia Farrow gibi ünlü isimler ile Laurence Tribe, Martha Nussbaum, Joyce Poole gibi felsefeciler ve bilim insanları da bulunuyor. Tribe, The Atlantic’e yaptığı açıklamada hayvanat bahçesinin tarafında olanların “ekonomik çıkarlarını düşünen gruplar” olduğunu belirtti. Bunların başında da National Association for Biomedical Research (Ulusal Biyomedikal Araştırmalar Birliği) geliyor. Zira Happy’nin birey ilan edilmesi, laboratuvarlarda kullanılan test hayvanları için de emsal teşkil edebilecek bir durum.
PEKİ HAPPY NEDEN MUTLU DEĞİL?
51 yaşındaki Happy, 1977 yılından beri Bronx Hayvanat Bahçesi’nde yaşıyor. Happy yaşam alanını 25 yıl boyunca arkadaşı Grumpy ile paylaştı. Ancak Patty ve Maxine isimli iki filin saldırdığı Grumpy yaraları nedeniyle uyutulunca Happy yalnız kaldı. Daha sonra eşleştirildiği Sammy de 2006’da hayatını kaybetti. Ardından Maxine de öldü.
Happy, Grumpy ve aynı dönemde ABD’ye getirilen diğer 5 fil yavrusu, isimlerini Walt Disney’in 1937 tarihli filmi “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”deki cücelerden alıyordu. İkisi de dişi olan Happy ve Grumpy, Grumpy ölene kadar hiç ayrılmadı. Happy oldukça utangaç ve içe dönük, Grumpy (İng. huysuz) ise isminin aksine çok neşeli ve hareketliydi.
Happy, Grumpy ve aynı dönemde ABD’ye getirilen diğer 5 fil yavrusu, isimlerini Walt Disney’in 1937 tarihli filmi “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”deki cücelerden alıyordu. İkisi de dişi olan Happy ve Grumpy, Grumpy ölene kadar hiç ayrılmadı. Happy oldukça utangaç ve içe dönük, Grumpy (İng. huysuz) ise isminin aksine çok neşeli ve hareketliydi.
Birkaç yıl evvel, Bronx Hayvanat Bahçesi fil programını kapattı ve yeni fil alımını durdurdu. Ancak eldeki filleri başka yerlere de göndermedi. Hayvanat bahçesinin direktörü James Breheny’nin yeminli ifadesinde dediğine göre, geçmişteki davranışlarıyla diğer fillerle iletişim kurmakta pek de başarılı olmadığını gösteren Happy ve Patty, bugün, yan yana yaşam alanlarında tek başlarına yaşıyor.
Bronx Hayvanat Bahçesi iki filin aralarındaki çit üzerinden temas kurduğunu belirtse de NhRP ve hayvan severler bu kadarcık iletişimin Happy ve Patty’nin sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamadığını öne sürüyor. Kurumun avukatları ise geçmişte yaptıkları savunmalarda, Happy’nin bulunduğu çok mutlu olduğunu belirterek “NhRP kendi yanlış felsefesini yaymak için Happy’i ve Bronx Hayvanat Bahçesi’nin adını sömürmektedir” ifadelerini kullanmıştı.
1975’ten bu yana filler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan ABD’li araştırmacı Joyce Poole Newsweek’e fillerin vahşi yaşamda aileleriyle birlikte günde 50 kilometre yol yürüdüğünü, hareketli, aileleriyle sürekli fiziksel temas içinde olan hayvanlar olduğunu belirtti. Ama Wise’ın destekçilerin çektiği videolardan ve trenin açık olduğu dönemlerde yaptığı ziyaretlerden aktardığına göre Happy gün içinde neredeyse hiç kıpırdamıyor, yerinde sabit duruyor. Bunun tutsaklık altındaki fillerde yaygın görülen bir davranış olduğunu vurgulayan Poole şöyle konuştu: “Bir fili alıp şehir ortamında parmaklıklar ardına koymak, felakete davetiye çıkarmaktır. Kendinizi parmaklıklar arkasında kilit altında hayal etmeye çalıştığınızda göreceğiniz üzere, yapacak çok fazla şey yok.”
NEDEN DİĞER FİLLER DEĞİL DE HAPPY?
Dünya genelindeki uzmanlar, fillerin çok sosyal hayvanlar olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Araştırmalara göre, sosyal bağlar kuramamak, aile üyeleriyle birlikte kendi yiyeceğini aramak zorunda olmamak, fillerin zihinsel sağlıklarına zarar veriyor. Hatta bazıları üreme gibi basit hayati fonksiyonları bile yerine getirmiyor. Birbirlerine sık sık yardım ettikleri için empati duygusuna sahip oldukları düşünülen fillerin ölen aile üyeleri ve arkadaşları için yas tuttukları da biliniyor.
Ancak Happy, tüm bunların da ötesinde çok özel bir fil. Zira 2005 yılında yapılan bir çalışmada, Happy’nin o güne kadar sadece insanlara, şempanzelere ve yunuslara özgü kabul edilen bir özelliğe sahip olduğu ortaya çıktı: Happy ayna testini geçebilen ilk Asya fili oldu.
İngilizce “mirror self-recognition”ın kısaltmasıyla MSR olarak da bilinen ayna testi, bilim insanlarının bir canlının öz bilince sahip olup olmadığını tespit etmekteki en önemli aracı.
Hayvanlar genellikle aynadaki yansımalarını aynı türden başka bir hayvan zannediyor ve onunla konuşmaya, etkileşim kurmaya, arkadaş olmaya ya da kavga etmeye çalışıyor. MSR testini geçen canlılar ise aynadaki görüntünün kendilerine ait olduğunu biliyor ve ona göre davranıyor. (Örneğin dişimizde bir şey var mı diye bakıyor, makyajımızın bozulup bozulmadığını kontrol ediyor, saçımızı düzeltiyoruz.)
2005 yılında Emory Üniversitesi’nden Joshua Plotnik’in yürüttüğü çalışma kapsamında da Maxine, Patty ve Happy kafalarına beyaz boyayla çarpı çizildikten sonra yaşam alanlarına yerleştirilen aynaların karşısına geçirildi. Maxine ve Patty önce aynaya tırmanıp “Arkada başka bir fil mi var?” diye kontrol etmeye çalıştı, ardından kafalarını sağa sola sallayıp neden karşılarındaki filin de aynı şekilde davrandığını anlamaya çalıştı. Happy ise 12’den fazla kez kafasındaki çarpıya dokunarak aynadakinin “Happy’nin yansıması” olduğunu anladığını göstermiş oldu.,
Diğer yandan bugün, Plotnik’in NhRP’nin davasına dair çekinceleri olduğunu ve araştırmasının bu şekilde kullanılmasından rahatsız olduğunu da belirtelim. 2021’de The Atlantic’e konuşan Plotnik, Bronx Hayvanat Bahçesi’nin bağlı olduğu Wildlife Conservation Society’nin (Vahşi Yaşam Koruma Topluluğu – WCS) hedef alınmasına karşı çıkıyordu. Zira WCS dünyadaki çeşitliliğin yüzde 50’sinden fazlasına ev sahipliği yapan 14 noktada vahşi yaşam koruma çalışmalarıyla uğraşan, 2016’daki “96 Fil” kampanyasıyla ABD’de fil dişi satışının neredeyse tamamen yasaklanmasını sağlayan bir kuruluş. Bir görüşe göre, WCS’in bu dava için harcadığı her kuruş, doğadaki fillerin korunmasına harcanacak paranın azalması anlamına geliyor. Fillerin durumlarının iyileştirilmesine çalışan bir örgütü de başkanı olan Plotnik de koşulları Bronx’tan daha kötü olan hayvanat bahçelerine odaklanılması gerektiğini savunuyordu. Poole ise WCS bünyesindeki saygın bilim insanlarının hiçbirinin davada hayvanat bahçesine destek vermemesinin manidar olduğuna dikkat çekiyordu.
FİLDEN “BİREY” OLUR MU?
ABD hukukunda “birey” kurgusal bir olgu. Bir şirket ya da bir gemi birey kabul edilebiliyor. 1972 yılında Yüksek Mahkeme Yargıcı William O. Douglas, bir karar metninde vadilerin, alp çayırlarının, ırmakların, göllerin, plajların, ağaçlıkların, bataklıkların hatta havanın bile birey kabul edilmesi gerektiğini yazmıştı. Kürtaj karşıtları embriyo ve fetüsler için de aynı şeyi savunuyor. 2019 yılında California’nın kuzeyinde yaşayan Yurok kabilesi, Klamath Irmağı’nın bir birey olduğunu ilan etti. Hatta yapay zekanın da birey kabul edileceği günler fazla uzak gibi görünmüyor.
Üstelik bu konudaki tek dava da Happy’le ilgili değil. Örneğin Florida’da iki göl, bir bataklık, iki de dere, bir inşaat projesini durdurmak için bireylik davası açtı. Minnesota’da “manoomin” adı verilen bir tür yaban pirinci, bir petrol boru hattının inşasını engellemek için mahkemenin yolunu tuttu. NhRP avukatları da geçmişte Happy benzeri zihinsel kapasiteleri ve otonomileri olduğu gerekçesiyle balinaları, şempanzeleri ve yunusları savundu.
Manoomin, Minnesota yerlileri için çok kıymetli bir ürün. Fotoğraf 1905 yılından bir manoomin hasadından.
Yeni Zelanda, Bangladeş, Hindistan ve Kolombiya gibi ülkelerde de ırmakların, dağların ve çeşitli doğa alanlarının haklarına dair davalar görüldü. Ekvador anayasası “Doğa Ana” anlamına gelen ‘pachamama’ya var olma ve gelişme hakkı tanıyor.
Bu tür hukuki girişimlere karşı çıkan insan bireyler de var. Örneğin ABD’nin Missouri eyaletinde gündeme gelen bir yasa tasarısı, insanların ekosistem adına dava açmasını engellemeyi amaçlıyor. Idaho Eyalet Meclisi de kısa süre önce, çevresel unsurların yapay zekanın, insan olmayan hayvanların ve cansız objelerin bireylik özelliği kazanmasını engelleyen yasayı kabul etti. Yasa teklifini gündeme getiren Cumhuriyetçi vekil Tammy Nichols, “Seçmenlerim, doğal haklar hareketinin eyaletimizdeki tarım endüstrisini ve kereste maden gibi kaynakları tehdit etmesinden ötürü kaygı duyuyor” ifadelerini kullandı.
The Wall Street Journal’ın “Happy the Elephant Has Lawyers Arguing to Free Her From the Zoo”, Newsweek’in “In a Legal First, a Court Will Decide if an Elephant Deserves the Same Rights as a Person”, The Atlantic’in “The Elephant Who Could Be A Person” ve NPR’ın “Elephants Have a Concept of Self, Study Suggests” başlıklı haberlerinden derlenmiştir.