Serhan Acar yazdı: Formula 1’in Miami şovu

Formula 1’in yeni yarışı Miami, sportif heyecan ve çekişme açısından olmasa da pistiyle, şovlarıyla, ünlüleriyle, etkinlikleriyle uzun süre konuşulacak bir yarışa sahne oldu. Yapılan şovların pek çoğu, sporun geleneklerine ve ruhuna aykırı bulunsa da, Miami GP’si, belki de spor pazarlaması konusunda uzman olan Amerikan Liberty Media şirketinin Formula 1’e dair yeni vizyonunun bir göstergesiydi.

Beş yıllık hikaye…

Red Bull’un dünya şampiyonu yıldızı Max Verstappen’in galibiyete ulaştığı yarış, bu senenin sonunda dahi hatırlanacak kadar harika bir mücadeleye sahne olmadı. Ancak zaten Miami GP’sinden bahsetme sebebim de yarışın heyecanı değildi. Miami’deki yarış, bir otomobil yarışı olmanın ötesine geçerek, adeta Superbowl etkisi yaratan bir pazarlama ve parti aktivitesine dönüştü. Dolayısıyla, iyisiyle ve kötüsüyle 2017’den bu yana konuşulan Miami GP’sini, enine boyuna izlemekte fayda var.

Florida eyaletinin gözde şehri Miami’de, NFL takımlarından Miami Dolphins’in meşhur Hard Rock Stadyumu’nun etrafında kurulan 5.412 kilometrelik yarı cadde, yarı sabit pistin, farklı viraj karakteristiklerini barındıran asfalt yolu; bariyerlerde kaldırıldıktan sonra, yıl boyunca kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştı.

38 sene sonra…

2017 yılı başında Formula 1’in ticari sahibi olan Liberty Media’nın ilk ve son derece haklı tespiti, ‘Formula 1’in yeteri kadar pazarlanmadığı ve sporun küresel anlamda ulaşılabileceği potansiyelinin çok altında bir etkiye sahip olduğu’ yönündeydi. Amerikan şirketinin küresel anlamda yapacağı hamleler dışında, öncelikli hedeflerinden birisi de, kendi evi Amerika’da ikinci bir yarışı düzenlemekti. Bu çerçevede dünyada ilgi çekebilecek bir şehir olan Miami GP’si için ön hazırlıklar başladı ve hukuki & ticari engeller, pandemi derken Miami’deki yarış anca 2022’de gerçek oldu. Böylece 1984’ten sonra ilk defa Amerika’da bir sezonda iki Grand Prix yarışı koşulur hale geldi. 1991’den beri Amerika’da toplam 14 sene Formula 1’in hiç düzenlenmediği düşünüldüğünde, Miami GP’sinin önemi biraz daha artıyor.

Amerika’daki Monako…

Organizatörlerin asıl hedefi pazarlama etkisi açısından Amerika kıtasında adeta yeni bir Monako GP’si düzenlemekti. Ancak pisti şehrin Atlantik kıyısında kurmak mümkün olmayınca, pistin iç kısmına çok konuşulan, hatta çok dalga geçilen yapay bir marina kuruldu; bu yapay marinanın içine tanıtımı yapılacak gerçek yatlar konurken, pistin içine ayrıca yapay bir plaj kulübü de açıldı. Çarşamba gecesi yapılan açılış partisi, pistin üstünden geçen teleferik, havuzun içinde arz-ı endam eden deniz kızları, kazanan Verstapen’in podyuma motosikletli polisler eşliğinde götürülmesi, F1 ile ilgili gösteriler, sergiler, DJ performansları, podyuma çıkan pilotlara verilen Amerikan futbolu kaskları ve atılan konfetiler, F1 pilotları için ‘Bebeğim’ tabirinin kullanıldığı röportajlar derken, Formula 1 yarışı, adeta bu şov atmosferinin arasında kaybolup gitti.

Ama zaten organizatörlerin niyeti de buydu; Miami GP’sini sportif yönüyle değil, pazarlama yönüyle konuşturmak! Nitekim McLaren takımı, konuk ağırlama ünitesinin iki katı kadar VIP talebi aldığın açıklayacaktı. Majesteleri Michael Jordan, David Beckham, Michelle Obama, Paris Hilton, Tom Brady, Venus ve Serena Williams kardeşler, Dwayne Wade, Michael Douglas, Matt Damon, George Lucas kameralara takılan süper ünlülerin bazılarıydı.

Pazarlama başarısı

F1’in önceki patronu Bernie Ecclestone’un ana gelir modeli televizyon yayın gelirleri üzerineydi. Bay E, internetin gücüne inanmıyor, Rolex saat alacak paraları olmadığı için yen genç taraftarları spora kazandırmayı umursamıyor ve hatta F1 adına sosyal medyayı neredeyse yasaklıyordu.

2017 başında kolları sıvayan Liberty Media, önce F1’in çok feci şekilde ıskaladığı dijital çağı, ucundan da olsa yakaladı. Sosyal medya ve Youtube’da içerik kullanımını çok arttırdı. F1 için, bir tematik müzik yarattı. En önemlisi, lisans geliri olarak üste para aldıkları Drive To Survive ile tüm dünyada F1 ile ilgilenmeyen insanları bile çekecek, müthiş bir içerik pazarlama serisi başlattı. Takvime yeni katılan Orta Doğu ülkeleri sayesinde F1’in geliri artarken, sporun mobil cihazlardan da izlenebilmesinin önü açıldı. 1990’lı yıllarda 16 yarışla koşulan dünya şampiyonasındaki yarış sayısının, yakın gelecekte 30’a kadar çıkartılabileceği konuşuluyor.

Ayrıca 2022’den itibaren tam anlamıyla uygulamaya başlanan F1’in yeni döneminde, sporun tarihinde ilk defa F1’in sportif, idari ve teknik yönleri bir arada ele alınarak yeni düzenlemeler yapıldı. Tüm bunların ardından F1’in dünyada ve Amerika’daki izlenme oranları arttı. 2021 Amerika yarışı dört günde toplam 419.000 seyirci ile F1 tarihinin en kalabalık seyirci topluluğunu ağırladı; ki 2018’de aynı yarış toplam 264.000 seyirciyi ağırlamıştı. Bulunan yeni küresel sponsorluklarla da pazarlama değeri artan F1’in, 2017’de 30 dolar civarında olan hisse değeri, 2022’de 70 doların üstüne çıktı.

Beğensek de beğenmesek de (ki ben çoğunu beğenemedim) Miami GP’si, Liberty Media’nın Formula 1’e nereye getirdiği ve belki de buradan nereye götürebileceğine dair ipuçlarını verdi bize. Tabii tüm bu gördüklerimizin ardından, seneye yapılacak olan Amerika’daki üçüncü yarış Las Vegas GP’si, beni şimdiden korkutmaya başladı. Yoksa virajın içine konan devasa bir ruletin etrafından dönen F1 otomobilleri mi dediniz? Lütfen, ama lütfen, bunu aklınızdan bile geçirmeyin..

TOSFED’in Yeni Yıldızları

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından Fiat’ın katkılarıyla düzenlenen ‘TOSFED Yıldızını Arıyor’ sosyal sorumluluk projesi, bu yıl dördüncü kez gerçekleştiriliyor.

Ehliyet sahibi, 28 yaş ve altı gençleri otomobil sporlarına kazandırmayı hedefleyen projenin birinci faz elemeleri 241 katılımcı ile, 11-13 Mayıs 2022 tarihlerinde TOSFED Körfez Yarış Pisti’nde yapıldı. Fiat Egea yarış otomobilleri ile zamana karşı yarışılan ilk elemelerin ardından belirlenen 20 erkek ve 5 kadın katılımcı, final elemelerine katılma hakkı kazandı. İlk üç yılda 1200’ü aşkın genç sürücüyü sporla tanıştıran ‘TOSFED Yıldızını Arıyor’ 2020 ve 2021’de pandemi nedeniyle yapılamamıştı. Projenin 2022 programında, iki faz halinde yapılacak ön elemeler, final elemeleri ve son olarak üç ayaktan oluşan yarış serisi yer alıyor.Projenin ilk fazı kapsamında, lisanslı otomobil sporcusu haline gelen tüm katılımcılar, beş kez Türkiye Ralli Şampiyonu Yağız Avcı ve Orhan Avcıoğlu gibi şampiyon sürücülerin yanı sıra, 2019 yılının TOSFED Yıldızını Arıyor birincisi Akın Can Kiper, 2020 yılında TOSFED Yıldızını Arıyor’u birinci bitirdikten sonra rallikros şampiyonluğuna ulaşan Buğra Can Kılıç ve deneyimli yarışçı Kaan Özşenler gibi TOFAŞ Akademi eğitmenlerinden aldıkları brifing ve teorik eğitimlerin ardından, sürüş yeteneklerinin sorgulandığı özel olarak hazırlanmış 900 metrelik parkurda direksiyon başına geçti.

TOSFED Yıldızını Arıyor 2022’nin, kayıtları halen devam eden ikinci fazı, 30 Ağustos  02 Eylül tarihleri arasında yapılacak ve bu fazda da diğer 25 finalist belirlenecek. Toplam 40 erkek ve 10 kadın adayın katılacağı final elemeleri ise 29-30 Eylül tarihlerinde yapılacak. Tüm bu eğitimler ve final elemelerinin ardından en hızlı ve başarılı olan 10 erkek ve 4 kadın sürücü, hiçbir bedel ödemeden Fiat Egea yarış otomobilleri ile üç yarışlık 2022 TOSFED Yıldızını Arıyor serisinde yarışma imkanı bulacak. Bu üç yarışla kadınlar ve erkeklerde 2022 yılının yıldızları belirlenmiş olacak.

TOSFED, kendine güvenen tüm gençleri, ikinci eleme fazının lisans ve kayıt işlemleri için 2 Ağustos tarihine kadar www.tosfedyildiziniariyor.com sitesine davet ediyor.

Lewandowski’nin Bayern adına en güzel golleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir