Sarıgül, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi kıymetlendirdi.
Ülkenin içinde bulunduğu toplumsal kuralların bir af çıkartmayı gerektirdiğini savunan Sarıgül, 9 Nisan’da af davetinde bulunduklarını, o günden beri de af davetlerini yinelemeye devam ettiklerini söyledi.
“Yeni bir af çıkartalım ismi da toplumsal barış affı olsun.” diyen Sarıgül, cezaevlerinden çıkacak mahkumlara ruhsal ve ekonomik takviye verilmesi, vatandaşlarla kaynaşmalarına yardımcı olunması gerektiğini kaydetti.
Mustafa Sarıgül, “9 milyon Suriyeliye bakan Türkiye’min, 250 bin mukadderat mahkumuna da bakacak gücü vardır.” diye konuştu.
Türkiye’nin vicdanına seslendiğini lisana getiren Sarıgül, oy alma gerekçesiyle bu çağrıyı yapmadıklarını, barış elini yazgı mahkumlarına uzatma davetinde bulunduklarını belirtti.
Kovid-19 nedeniyle verilen açık cezaevi müsaadelerinin mayıs ayı sonunda sona ereceğine de işaret eden Sarıgül, “7 kişilik koğuşlarda 30-40 kişi kalıyor, müsaade sonrası 80 bin kişi cezaevlerine dönecek ve kurallar daha da ağırlaşacak. Aslında iki yıldır bu beşerler topluma alıştılar. Af çıkana kadar bunların müddetlerini uzatmamız lazım.” tabirlerini kullandı.
“TÜRKİYE HUZURSUZ OLURSA AVRUPA DA HUZUR BULAMAZ”
TDP Genel Lideri Mustafa Sarıgül, mülteciler ve göçmenlerin giderek ulusal güvenlik sorunu haline geldiğini, huzursuzluğun sınır safhada olduğunu, siyasi sorumluların bunu siyaset materyali yaparak gerginliği artırdığını öne sürdü. Avrupa’nın mülteci sorunun Türkiye’nin üzerine yıkıp kenara çekilmesine müsaade veremeyeceklerini söyleyen Sarıgül, “Avrupa şunu bilmeli, Türkiye huzursuz olursa Avrupa da huzur bulamaz.” dedi.
İktisat siyasetlerini da eleştiren Mustafa Sarıgül, vatandaşın geçim problemi pahalılık ve artırımlar altında bunaldığını belirterek, Türkiye’nin son 20 yılda, üretmeden tükettiğini, olanı harcadığını ve sıcak parayı da imar değişiklikleri ile inşaatlara harcadığını savundu.
TDP Genel Lideri Sarıgül, “Kredi kartları ile harcama yapmayı zenginlik saydık. Mucize adam ve formüllere gerek yok, vakit ekonomik milliyetçilik vakti.” değerlendirmesini yaptı.