Cuma hutbesinde şükür vurgusu

Cuma namazı için mescide giden Müslümanlar, bugün “şükretti”

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından mescitlerde okunması için dağıtılan hutbenin bu haftaki konusu “şükür” oldu.

Diyanet hutbe mevzu başlığını ise “Şükür Sana Ey Şekur” olarak duyurdu.

Cuma hutbesinde şu tabirlere yer verildi:

“Muhterem Müslümanlar!

Geliniz, şu mübarek Cuma saatinde, Cenab-ı Hakkın bizlere ihsan ettiği sayısız nimetlerinden kimilerini daima birlikte tefekkür edelim:

Aziz Rabbimiz, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı, bütün yıldızları insanın hizmetine vermiştir. Yağmurun müjdecisi olan rüzgârları göndermiş, yağmurla hayat verdiği meyyit topraktan kaç bitkileri, bağları ve bahçeleri çıkarmıştır.

Denizleri ve okyanusları insanın buyruğuna vermiş, susuzluğunu giderecek ab-ı hayat çeşmeleri ikram etmiştir. Geçiminde birçok yarar sağlayan hayvanları beşere boyun eğdirmiştir.

“Hak ve hakikat kılavuzu”

Meskenini ve ailesini, insanoğlu için huzur ve dinlenme yeri kılmıştır.

Ona, iyiyi berbattan ayırt edebilecek akıl, hissedebilecek gönül ve nimetlerinden istifade edebilecek duyu organları lütfetmiştir.

Hak ve hakikat kılavuzu dinleriyle, hidayet rehberi kitaplarıyla, ahlak ve fazilet örneği rahmet elçileriyle insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır.

Aziz Müminler!

Beşerden beklenen, bitmez tükenmez nimetleri kendisine bahşeden Rabbine şükretmesidir.

Gerçekten aziz kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Bana şükredin, nankörlük etmeyin”

“Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!”

Kulluğumuzun en değerli nişanesi olan şükür, nimetten önce onu vereni görmek ve düşünmektir. Şanlı Mevla’nın lütuf ve ihsanını ikrar etmek, verdiğine istek göstermektir. Nimetlerin kadir değerini bilmek, onlara kör ve sağır kesilmemektir.


Değerli Müslümanlar!

Şükür, yalnızca lisandaki hamd-ü sena değildir.

Şükür, kalpte iman ve teslimiyet, akılda tefekkür ve ibret, uzuvlarda ibadet ve itaattir.

Evet, lisandaki “Elhamdülillah” şükürdür. Bütün nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmek ve nimetlerin en küçüğüne bile istek göstermek şükürdür.

İhlasla işlediğimiz her güzel amel şükürdür. Allah’ı anma vesilesi, samimiyet sözü namazlarımız şükürdür.

“Oruçlarımız şükürdür, haclarımız şükürdür”

Kötülük ve günahlara karşı kalkan olan oruçlarımız şükürdür.

Tevhit aşkını ve ümmet olma şuurunu kuşandığımız haclarımız şükürdür.

Ulu Yaratanımıza sadakatimizin tezahürü zekât, sadaka ve kurbanlarımız şükürdür.

İman, ibadet ve itaatimizi hoş ahlakla kemale erdirmek şükürdür.

Pahalı Müminler!

Şanlı Rabbimiz “Şekûr”dur, kulunun salih amellerine ziyadesiyle karşılık verendir. O halde, şükürle Cenab-ı Hakkın isteğine ve sevgisine talip olalım.

Ömrümüze şükürle rahmet katalım. “Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.” ilahi fermanına cânıgönülden kulak verelim.

“Azabım pek şiddetlidir”

Hesap günü gelmeden önce şükreden bir kul olmaya çaba gösterelim.

“Hani Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size nimetimi daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç elbet azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.” ayet-i kerimesini çokça tefekkür edelim.

“Allah’a sığınalım”

Bize yakışanın şükür olduğunu ve şükrün nimetleri artırdığını unutmayalım. Nankörlükten, şükürsüzlükten ve kanaatsizlikten Allah’a sığınalım.

Peygamber Efendimizin bize öğrettiği şu duayı lisanımızdan düşürmeyelim:

“Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım eyle!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir