Duygular yeme davranışını yönlendiriyor
Bilimsel araştırmalar yeme davranışlarının duygular tarafından belirlenebildiğini gösteriyor. Ramazan ayında uzun süren açlık nedeniyle kişide öfke duygusunun öne çıkabileceğini belirten uzmanlar; olumlu duyguların sağlıklı gıda tüketimine yönlendirdiğini, öfke sırasında ise insanların hızlı, düzensiz ve özensiz yemeye yöneldiğini ifade ediyor. Uzmanlar, öfke duygusunu kontrol becerisinin geliştirilmesini ve öfke anında 30 dakikalık mola verilmesini tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, Ramazan’da öfke kontrolüne ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yeme tutumunu duygular belirliyor
İştah ve duygular arasında farklı açılardan sık sık ilişkiler kuran araştırmaların olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu çerçevede öğünlerin sıklığının, ne miktarda yendiğinin ve ne yendiğinin psikolojik ihtiyaçlarla sıkı bir ilişkisinin varlığı kabul edildi. Bugün bilim bize, yeme tutumumuzun duygularımız tarafından belirlenebildiğini söylüyor. Olumsuz duygular ve stres karşısında bedenimizin verdiği tepki, tokluk hissine benzer bir tepkidir. Bu sebeple olumsuz duygular karşısında iştahımızın kapanması beklenilen bir tepkidir.” dedi.
Olumlu duygular sağlıklı gıdalara yönlendiriyor
Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, olumsuz duygular hissedildiğinde yeme isteğinde artış gözlemleniyorsa bu duruma “emosyonel, duygusal yeme davranışı” adının verildiğini ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Olumlu duygular sırasında sağlıklı gıda alımına eğilim varken, olumsuz duygular sırasında ise zararlı gıda alımına yönelimin daha fazla olduğu gösterilmiştir. Öfke, korku, mutsuzluk ve neşenin yeme davranışı üzerine farklı etkilerinin incelendiği bir çalışmada deneklerin öfke ve neşe sırasında korku ve mutsuzluğa göre daha fazla düzeyde açlık hissettikleri gösterilmiş. Öfke sırasında hızlı, düzensiz ve ne bulursa onu yeme tarzında özensiz yeme ile kendini gösteren “dürtüsel yemede” artış gözleniyorken, neşe sırasında ise gıdaları lezzetli olduğu için yeme ya da sağlıklı olduğu düşünülen gıdaları tüketme tarzında yeme tutumu gözlenmiş.”
İnsanlar stresi yok etmek için yemeye yöneliyor
Farklı açıdan bakıldığında yeme davranışının duyguları ifade edebilme becerisine göre de şekillendiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Stresi ortadan kaldırmak için yemeye yönelme bilinçli iken, duygularını tam olarak ifade edemeyen kişiler için otomatik bir tepki olarak ortaya çıktığı da görülüyor. Bu tarz yeme duyguları, tanımada ve duygu alışverişinde zorluk ve kendi duygularının farkında olmama sonucunda ortaya çıkıyor.” dedi.
Öfke duygusunu kontrol becerisi geliştirilmeli
Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, ‘Ramazan ayında uzun saatler süren açlık durumu ile başa çıkabilmek noktasında bilimsel çerçevenin bize duygularımızın ne olduğunu bilmemiz, o duyguları adlandırabilmemiz ve ifade edebilmemizin önemli olduğunu söylüyor.’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“İkinci olarak öfke gibi çok doğal bir duygu olan ancak bazen kontrolümüzden çıkan, düzenlemekte güçlük çektiğimiz duyguların da açlığı arttırabildiği görülüyor. O zaman bize düşen görev ilk olarak duygularımızı tanımak ve ifade edebilmektir. İkinci olarak da öfke gibi duyguları kontrol edebilmek ve duygu regülasyonu dediğimiz, duygularımızı düzenleyebilme becerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Duygularımızı tanımamızın ilk yolu bedenimizi doğru takip etmektir. Beden bize o an ne yaşadığımızın mesajını verir. Rahatsızlık hissettiğiniz anda bedenimde ne hissediyorum sorusuna dikkatinizi odaklayabilirsiniz. İkinci olarak ‘Şu an aklımdan ne geçiyor?’ sorusunu sormak, yine duygularımızın sebebi olan düşüncelerimizi keşfetmemizi ve kontrol edebilmemizi sağlayan bir adımdır. Ancak öfkeyi fark ettikten sonra tartışmaya girmek süreci uzatır ve istenmeyen sonuçlara neden olur.”
Öfkenin bedensel etkileri de oluyor
Öfkeyi isimlendirdiğimiz anda bu duygumuzu kontrol edebilmenin kolaylaştığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Öfke anında sorunların tümünü değil ancak o an ne olduğunu anlamak için kendinize minimum 30 dakikalık bir mola hakkı verin. Çünkü öfke bedenimizde kalp atışlarımızın artması, nefes alış verişin düzensizleşmesi, damarlarda daralma, tansiyonumuzun düzensizleşmesi gibi etkileri vardır. Bu bedensel belirtiler beynimize ‘tehlike var’ mesajını veriyor. Dolayısıyla öncelikli olarak bedensel belirtilerin düzelmesi gerekiyor. Yapılan araştırmalar da bedensel belirtilerin düzene girmesi için en az 30 dakikaya ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Bu 30 dakika içinde bizi öfkelendiren ortamdan uzaklaşmak iyi gelecektir. Sonrasında ise öfkeli olduğumuzda çoğu zaman gerçeği yansıtmayan düşünceleri sakin bir zihinle ele alabiliriz. Öfkeliyken ‘Eyvah, her şey bitti’ gibi bir düşünce, sakinleştiğimizde ‘Evet can sıkıcı ancak dünyanın sonu değil’ düşüncesine dönüşebilir.” diye konuştu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı