Sözcü Gazetesi’nden Mert Öz’ün haberine göre Ümit Özdağ ve Süleyman Soylu tartışmasına değinen Özdil, “Böyle bir şeye Türk siyasi tarihinde şahit olmadım hepimiz gibi” dedi.
“CHP’Yİ VAR EDEN SEÇMEN KİTLESİNİN SORUNUNA ÜMİT ÖZDAĞ PARMAK BASTI”
Türk halkının içinde bulunduğu sosyo-ekonomik şartlarda iki tane yakıcı soru olduğunu belirten Özdil, şöyle konuştu:
* Bir tanesi ekonomi. Bir tanesi de kontrolsüz, istilaya dönüşen, silahsız işgale dönüşen kaçak mülteci meselesi. Bu iki sorunun kendi içinde bir ayrışma noktası var.
* Dar gelirli insanlarımızın öncelikli sorunu ekonomi. Orta ve üst gelir grubundaki insanlarımızın öncelikli sorunu ise kaçak göçmen meselesi.
* Normalde orta ve üst gelir grubu insanların dikkat noktasına Ümit Özdağ dikkat çekti. Cumhuriyet Halk Partisi’ni şu an var eden seçmen kitlesinin öncelikli sorununa Ümit Özdağ parmak bastı.
* Bu yüzden ‘Elektrik parasını ödemedim, karanlıkta oturuyorum’ muhalefeti sosyal medyada neredeyse cılız kalırken, gençlerin ve kitlelerin çok umurunda olmazken, Ümit Özdağ’ın dile getirdiği kaçak göçmen meselesi milyonlarca takipçi buldu.
* CHP’nin ve İYİ Parti’nin aslında toplumu okuyamadığının, bir siyaset bilimi profesörü olan Ümit Özdağ’ın Türkiye’yi çok daha iyi okumasının bir sonucu.
“TARİHTE İLK KEZ OYLAR BU SEVİYEDE”
“Tarihte ilk kez, bizim milliyetçi tabir ettiğimiz ülkücü kökenli oylar, yüzde 25 seviyesini buldu” diyen Özdil, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
* Bu, Türk siyaset tarihinde bugüne kadar olmamış bir şey. İYİ Parti’ye bakıyorsunuz kabaca görünüyor ki yüzde 15 civarında.
* Barajı 7’ye getirdiklerine göre MHP belli ki 7’nin üzerinde alabileceğinden emin. BBP, Ümit Özdağ, AKP içinde var olan milliyetçi oylar hesap edildiğinde yüzde 25 civarında ülkücü-milliyetçi bir seçmen kitlesi belirdi. Bu, bugüne kadar olmamış bir olay.
* Ümit Özdağ aynı zamanda bu damara bastı. Bu kaçak göçmen meselesinin toplumda bu kadar ilgi görmesinin iki sebebinden biri de bu.
“CHP BASİRETSİZ POLİTİKALARINA DEVAM EDERSE ANA MUHALEFET PARTİSİ OLMA ÖZELLİĞİNİ YİTİREBİLİR”
* CHP eğer bugünkü gibi basiretsiz politikalarına devam ederse, ilk seçimde ana muhalefet partisi olma özelliğini bile yitirebilir. Bu kadar çok kontrolsüz kaçak göçmeni Türkiye’ye monte edersen, doğal olarak aşırı milliyetçi oylarda tırmanış olur.
* Sen, bu ülkeyi yöneten irade olarak gerçekten vatanı, milleti, ülkenin geleceğini, çocukları, torunlarını düşünerek ırkçı damgası yapıştırmaya başlarsan, kaçınılmaz olarak aşırı milliyetçi oylarda tırmanış olur. Ümit Özdağ’ın bir başka temas ettiği damar işte bu damar.
“OYLAR BÖLÜNÜYOR” TEORİSİNE SERT ÇIKTI
“Ümit Özdağ popüler olduğunda altılı masanın oyları bölünüyor” söylemlerine değinen Özdil, “Süleyman Soylu, CHP’ye daha fazla küfür ediyor. CHP’nin elini güçlendirmek için mi yapıyor? Bu kadar şapşal bir komplo teorisi olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
Özdil, konuyla ilgili değerlendirmesinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisine de hakaret ettiğini hatırlatarak, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu o koltuktan kalktığı gün ben onu mahkemeye vereceğim” dedi.
“BİZİ KENDİ ÜLKEMİZDE KAÇAK SIĞINMACI DURUMUNA DÜŞÜRDÜLER”
Soylu’nun sözleri sonucu Ümit Özdağ’ın İçişleri Bakanlığı önüne gitmesiyle ilgili konuşmasını sürdüren Özdil, “Kaçak Suriyeli ve Afganların yürüye yürüye girmesi serbest, Ümit Özdağ’ın TBMM’den İçişleri Bakanlığı’na yürümesi yasak” şeklinde konuştu.
Yapımcısının gözaltına alınmasına neden olan ‘Sessiz İstila’ filmine de göndermede bulunan Yılmaz Özdil, “Sessiz İstila bence yanlış. Gümbür gümbür istila bu. Gümbür gümbür, silahsız işgale uğruyor Türkiye. ‘Suriyeliler Türkiye’de kalsın’ diyenler hümanist, ‘Suriyeliler kendi ülkelerine dönsün’ diyenler hayvandan aşağı bu ülkede” diye konuştu.
Konuşmasının devamında Özdil, “Bizi kendi ülkemizde kaçak sığınmacı durumuna düşürdüler. Bunu hiçbir Türk vatandaşının kabul etmemesi lazım” ifadelerini kullandı.
“HEM BABACAN-DAVUTOĞLU İLE İTTİFAK YAPACAKSIN HEM DE…”
Muhalefete eleştirilerde bulunan Özdil, şöyle konuştu:
* Kaçak Suriyelileri Türkiye’ye sokan Ahmet Davutoğlu’nu masaya oturtuyorsun. ‘Suriyeliler memleketine dönsün’ diyen Ümit Özdağ’ı masanın dışına atıyorsun. Sen daha neyin muhalefetini yapacaksın?
* Hem Ahmet Davutoğlu ile ittifak yapıp, hem ‘Suriyelileri göndereceğim’ diye nasıl diyebilirsin? ‘Şam’da namaz kılacağız’ diyordu Ahmet Davutoğlu. Suriyeliler burada Ayasofya’da namaz kılıyor…
* Ahmet Davutoğlu ile masaya oturacaksın, AKP’nin bütün yanlış dış politikalarına, Avrupa Birliği Bakanı ve Dışişleri Bakanı olarak katılmış Ali Babacan ile ittifak kuracaksın, AKP’nin yanlış Suriye politikasına hem Dışişleri Bakanı hem Başbakan olarak imza atmış Ahmet Davutoğlu ile ittifak yapacaksın, sonra diyeceksin ki ‘Ben Suriyelileri davul zurna ile göndereceğim’. Suriyeliler davul zurna ile seni gönderir…
İMAMOĞLU’NUN FOTOĞRAFINI YORUMLADI: GÖZLERİM VEYİS’İ ARADI
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisindeki fotoğrafıyla ilgili konuşan Yılmaz Özdil, “Gözlerim Veyis’i (Ateş) aradı. Herkes oradaysa niye Veyis yok? Kocası Ukrayna’da silah işlerine karışan kadın gazeteciyi bile çağırmışlar ama kadın gelmemiş. İnsan Veyis’i de çağırır. Veyis’i çağırmamaları ayıp olmuş” dedi.
“O FOTOĞRAF BENİM İÇİN SÜRPRİZ OLMADI”
“Ekrem İmamoğlu’nun gezisi ve sonundaki fotoğraf benim için sürpriz olmadı” diyen Özdil, şu ifadeleri kullandı:
* Yıllardır medyadan ambargo yememin, kendi çalıştığım gazetede bile benim aleyhime yayınlar çıkmasının sebebi, bağımsız medyaya rutubet gibi sızan mutant gazetecilerdir.
* Bağımsız zannedilen medyada AKP’ye karşı olan vatandaşlara yalan söylendiğini ben yıllardır söylüyorum. Bu fotoğraf benim için hiç sürpriz olmadı. Aksine yıllardır anlatmaya çalıştığımın topluca milletin gözünün önüne gelmesinden ben mutlu oldum.
* Bunların olduğunu yıllardır söylüyordum. Yıllardır sesimi kesmeye çalışmalarının sebebi bu. AKP medyasından daha fazla bağımsız medyada saldırıya uğramamın sebebi bu.
“BEN O FOTOĞRAFI GÖRÜNCE BURAK AKBAY’A ÜZÜLDÜM”
Özdil, konuyla ilgili değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
* SÖZCÜ gazetesinin sahibi, benim patronum, namuslu gazetecilik yaptığı için, namuslu gazetecilerin özgürce yazmasını sağladığı için yurt dışında sürgün yaşamak zorunda kalan Burak Akbay’a ben üzüldüm o fotoğrafı görünce.
* Millet yararına gazetecilik yaptığı için hapse atılan, kurşunlanan ve yurt dışında sürgün yaşamak zorunda kalan Can Dündar adına ben üzüldüm o fotoğrafı görünce. Bu ülkede yaşadıklarını gördüğünden, kahrından kanser olup ölen Bekir Coşkun ağabeyim için üzüldüm. İnsan bunu yapar mı?
* Ekrem İmamoğlu’na oy vermiş, kendisini çok destekleyen bir yurttaş gazeteci olarak söylüyorum. Ekrem başkan diyor ki bu tepkiler üzerine ‘Bana muhalif olan gazetecileri çağırdım ki kendimi anlatayım…’
* Peki kardeşim çağırmadıkların senin yandaşın mı? O otobüste olmayan namuslu gazeteciler, yandaş gazeteciler mi? O otobüste olanların asla söylemeyeceğini Ekrem İmamoğlu’na ben söyleyeyim. Allah uzun ömür versin, çok uzun yıllar bu ülkede siyaset yapar. Ama bu fotoğraf, siyasi hayatının sonuna kadar karşısına çıkacak.