CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Temelli’de yurttaşlarla iftarda bir araya geldi.
Gündeme dair açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, son 10 yılda CHP’nin değiştiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“CHP artık doğrudan doğruya halkın, milletin partisidir”
“Diyebilirsiniz ki ‘Ya CHP’ye oy vereceğiz ama bu CHP hep yanlış yaptı.’ Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. CHP artık doğrudan doğruya halkın, milletin partisidir. En büyük değişimi yaşadı. Temelli’den yeteri kadar oy almadığımızı ben de biliyorum. Kabahat Temellililerde değil. Kabahat bizde. Sen Temelli’ye gittin mi, kahvede oturdun mu, vatandaşın çayını kahvesini içtin mi, derdini dinledin mi? Bunları yapmadın, Temelli bize niye oy vermiyor diye dertlendik. Gideceksin, sofrasına oturacaksın, çayını, kahvesini içeceksin, derdini dinleyeceksin. Dertler varsa nasıl çözüleceğini anlatacaksın, ondan sonra Temelli’den oy isteyeceksin. O zaman Temelli sana oy verir. Türkiye’nin her yerine gidiyorum. Fakirin, fukaranın sofrasına oturuyorum. Mağdurlarımız var onları dinliyorum. 12 milyon elektriği kesilen vatandaş var, fakir fukara bunlar. Yüzde 99,9’u fakir fukara aileler bunlar. Bunlara sahip çıkıyoruz.”
“Ben bu memlekete huzuru, barışı, kardeşliği getireceğim”
Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
“Bizim huzura, beraber yaşamaya, kucaklaşmaya, helalleşmeye ihtiyacımız var. Bizim yanlıştan dönmeye ihtiyacımız var. Bizim beraber huzur içinde yaşamaya ihtiyacımız var. Allah nasip eder, sizler destek verirseniz, ben bu memlekete huzuru, barışı, kardeşliği getireceğim. Hiç kimsenin inancını, yaşam tarzı, kimliğinin sorgulanmayacağı bağımsız ve güzel bir Türkiye. Hep beraber, birlikte yaşayacağız. Herkesin inancına ve yaşam tarzına saygı göstereceğiz. O zaman beraber yaşamanın, kucaklaşmanın ne kadar güzel olduğunu hep beraber göreceğiz.
“Temelli’yi Ankara’nın ilçesi haline getireceğiz”
Temelli’yi bilirim. Bu yoldan defalarca geçtim. Her geçişimde Temelli’de güzelliklerin olduğunu da gördüm. Güzel bir yapay gölün oluştuğunu, etrafındaki masaları, piknik yapan insanları gördüm. Her görüşümde, ‘Ne kadar güzelleşiyor burası’ dedim. Ama sonra Temelli, Temelli olmaktan çıktı. Aldılar, başka bir yere bağladılar. Bir yere not alın, not yazın. Allah’ın izniyle Temelli’yi Ankara’nın ilçesi haline getireceğiz. Sizler destek verirseniz Temelli’yi Ankara’nın ilçesi haline getireceğiz. Müthiş bir gelişme potansiyeli var. Güzel insanları var. Görüyorsunuz yolun üzerinde. Her türlü imkanı var. Organize sanayi bölgeleri var. Neden burası bağımsız ve güzel bir ilçe olmuyor, Ankara’nın ilçesi olmuyor, neyi eksik Allah aşkına? Neyi eksik? Bana bir Allah’ın kulu çıksın desin ki ‘Şu eksik biz o yüzden ilçe yapmıyoruz.’ Diyecekler ki ‘Kaymakamı eksik.’ Vallahi kaymakamı atayacağız. Bunu söylerken şunu da ifade edeyim, ‘Bana oy verin onun için yapacağım’ değil. Oy verseniz de vermeseniz de ben burayı ilçe yapacağım. Hiç endişe etmeyin. Çünkü ben adalet, hak, hukuktan yanayım. İnsanlar evlerinde rahat yaşasınlar ondan yanayım. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’den yanayım.
“Elektriği kesilen ailelerin hakkını savundum”
3 milyon 447 bin abonenin elektriği kesildi, geçen sene. ‘Elektrikler kesildi’ dendi, gazetelerde küçük haberler halinde yer aldı. Yaklaşık 4 milyon abonenin elektriğinin kesilmesi demek; her hanede üç kişi yaşıyorsa, 12 milyon insanın elektriksiz bırakılması demek. Ne demek, elektriksiz ev? Elektriğiniz olmayacak, televizyon seyretmeyeceksiniz, buzdolabınız çalışmayacak, çamaşır makinanız çalışmayacak. Misafir doğru dürüst gelmeyecek, çocuklar okula gidiyorsa ders çalışamayacak. Peki 12 milyon insanın derdini kim dile getirdi? 12 milyon kişinin hakkına kim sahip çıktı? Evet elektrik faturamı ödemedim, neden? Elektriği kesilen vatandaşın derdini bütün Türkiye’ye anlatmak için. Evet anlattım, bütün Türkiye biliyor mu? Evet, biliyor. Kimin hakkını savundum? Elektriği kesilen ailelerin. Kim Allah aşkına keyfinden elektriğini keser. Parası yok, pulu yok. Elektrik faturasını ödeyemiyor. Gittim, elektriği kesilen aileyi. ‘Üç çocuğum var, elektrikler kesildi, parayı ödeyemiyorum. Nasıl yaşayacağım, bu çocukları kim okutacak? Çocukların altında bezler var, bezleri kim yıkayacak? Elbiselerini kim yıkayacak? Çocuklar nasıl banyo yapacak?’ diyor. Bunların derdini bilmezseniz, siz nasıl siyaset yapacaksınız? Bunların derdine çare üretmezseniz, siz nasıl siyaset yapacaksınız?”