2023 senesinde gittiğim bütün festivallere damgasını vuran, benim de gördüğümden beri herkese “Aman kaçırmayın” diye anlata anlata bitiremediğim bir film vardı; “Kör Noktada”; nihayet Başka Sinema salonlarında gösterime giriyor. ‘Nihayet’ diyorum çünkü biz onu kasımda bekliyorduk. Derken yılın son haftası özel gösterimlerle ayak seslerini duyurdu, şimdi de kaçırmamak için takip etmekte fayda var.
“Kör Noktada” (In the Blind Spot) Almanya’da yaşayan ve sinema yapan yönetmen Ayşe Polat’ın üçlemesinin üçüncü filmi. Polat, 1970 yılında Malatya’da dünyaya gelmiş, 1978’de ailesiyle Almanya’ya göç etmiş ancak Türkiye ile bağlarını hiç kopartmamış. Nitekim “Kör Noktada” da bu kuvvetli bağların bir sonucu olarak faili meçhullere odaklanıyor. Almanya’dan bir film ekibi, Türkiye’nin kuzeydoğusunda ücra bir köyde yıllar önce kaybettiği, ziyaret edecek bir mezarı bile olmayan oğlunun anısını çorba pişirerek yaşatan Kürt anneyle röportaj yapmaya geliyor.
Alman ekibin Kürtçe çevirmeni olan genç kadın, aynı zamanda yedi yaşındaki Melek’in bakıcısı, Melek’in babası Zafer ise ekibi gizli gizli takip eden ‘karanlık örgütün’ mensubu. Melek, herkesin görmediklerini görüyor, ‘hayali’ bir arkadaştan onu ürküten haberler alıyor. Zafer için bir yanda ailesinin güvenliği diğer yanda örgütün talepleri var. Hikayeyi üç bölümde izliyoruz, farklı kameralardan (bazen güvenlik kamerası, bazen cep telefonu), farklı gözlerden, farklı açlardan. Her bölümde bir öncekinde karanlıkta; yani ‘kör noktada’ kalanlar aydınlanıyor.
Üçlemenin diğer iki halkası “Mirasçı” (2013) ve “Ötekiler” (2016) adlı belgesel ile travma ve onun bireysel / kolektif izlerini anlatan Ayşe Polat, bu kez “Sadece konuyla değil, anlatı biçimi aracılığıyla da travmayı elle tutulur ve hissedilir kılmakla ilgilenmiş”, Milliyet Sanat’ın Kasım sayısında Müjde Işıl’a söylediği gibi: “Bu nedenle film gergin bir atmosferde tekrarlar, elipsler ve boşluklarla çalışıyor. (…) Kör nokta, normalde kamera tarafından görülmeyen bir alandır. Filmin üç bölümü de bu alanı aydınlatmaya çalışıyor”.
Ve bu son derece ustalıkla başarılıyor, her bölümde gizem ve merak dozu daha da yükseliyor, karşımıza sinemamızda eşine rastlamadığımız yetkinlikte bir politik gerilim filmi çıkıyor.
Ortaya çıkan etkileyici sonuçta başarılı oyunculukların da payı var kuşkusuz (Ahmet Varlı, Nihan Okutucu, Tudan Ürper, Katja Bürkle, Aziz Çapkurt, Aybi Era başlıca rollerde. 2022 Kasım’ında kaybettiğimiz Rıza Akın da var filmde). Melek’i oynayan Çağla Yurga’dan ayrıca söz etmeliyiz, inanılmaz zor bir karakterin altından hayranlık uyandıran bir şekilde kalkıyor. Film bittiğinde belki ‘kör noktada’ kalan tek konu, Melek’in sahip olduğu doğaüstü güçler oluyor. Gerçekten geçmişten gelip ona musallat olan bir hayaleti mi var, yoksa zamanında dedesi tarafından ona anlatılan hikayeler ve babasının cep telefonundan gizlice izledikleri yüzünden travma mı geçiriyor, bunlar belirsizliğini koruyor. Ayşe Polat, “masumiyetin vücut bulmuş hali olduğunu ve geleceği temsil ettiğini” düşündüğü Melek için böylesini tercih etmiş. Çağla Yurga da birçok anlamın iç içe geçtiği bakışlarıyla bu tercihi müthiş bir şekilde hayata geçiriyor.
Lafı çok uzatmayacağım, seyirciyi son ana kadar diken üstünde ve merakta tutan, bir önceki bölümde özenle attığı düğümü bir sonrakinde çözen, sözünü eğip bükmeden söyleyen, son derece özgün ve güçlü bir film, “Kör Noktada”. Mümkünse sinemada, büyük perdede görme fırsatını kaçırmayın.