Melisa Vardal – Kimileri klasik müziğin sakinleştirdiğini, kimileri hafızayı güçlendirdiğini, kimileri dopamin salgılanmasına ön ayak olarak depresyonla savaştığını, kimileri ise günlük hayatta yapılan işlerden yüksek verim elde ettirdiğini söylüyor. Özellikle anne adaylarının hamilelikte klasik müzik dinlemesinin çocuğun beyin gelişimini artırdığı yönündeki araştırmalar tüm bu iddiaların yaygınlaşmasını körükledi diyebiliriz. Tabii tüm bu etkiler çevremizdeki insanların söylemlerinden ibaret olmadığını, hepsinin arkasında uzun soluklu bilimsel araştırmalar yattığını da söylemek gerekir.
Şimdi tüm bu tartışmalar Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın Çaykovski’nin “Beşinci Senfonisi”ni icra ettiği sırada gelen çığlıkla başka bir yana büküldü. Bir seyirci attığı tweetle konserde bir başka seyircinin duygularını kontrol edemeyerek cinsel olarak uyarıldığını iddia etti. Ardından pek çok habere konu olan bu duruma salondaki diğer seyirciler ani bir uyku atağı olabilir yorumunda bulundular. Bu yanıtlar yine de klasik müziklerin duygularımız üzerindeki etkilerine dair yeniden bir tartışma açılmasına engel olmadı.
‘Mucizevi’ destek
Oda müziği organizasyonunun sanat yönetmeni Adrian Spence, “O (Çaykovski), LA Filarmoni Orkestrası’ndaki seyirci tepkisinden heyecanlanırdı” diyerek konuya dair nüktedan bir tavır sergilerken; “Dördüncü Senfoni”nin ‘şaşırtıcı’, “Beşinci Senfoni”nin romantizmle, “Altıncı Senfoni”nin ise hüzünle dolu olduğunu söyledi. Spence ayrıca Beethoven’un kasıtlı olarak duygusal bir tepki uyandırmaya çalıştığını ama Çaykovski’nin böyle bir amacının olmadığını sözlerine ekledi. Tartışmaları ele alan bir diğer isim ise müzikoloji alanında uzmanlığı olan Tamara Levitz. Çaykovski’nin ya da herhangi bir klasik müzik bestesinin bu durumun yaşanmasına sebep olamayacağını söyleyen Levitz, klasik müziğin fiziksel ve psikolojik sağlığa ciddi katkılarının olduğunu belirtmeyi de ihmal etmedi.
Pek çok araştırma insanların klasik müzik dinlerken kalp atış hızı da dahil olmak üzere fizyolojik tepkilerinin değiştiğini ortaya koyuyor. Dopamin salgılanması, sinaptik işlevlerin gelişmesi, öğrenme ve hafıza ile ilgili genlerin aktivitesini arttırdığını bildiğimiz klasik müziğin yapılan son araştırmalara göre Parkinson hastalığı için bilinen bir risk geni olan sinüklein-alfa (SNCA) üzerinde olumlu bir etkisinin olduğu düşünülüyor. Aslında yalnızca yediklerimizin içtiklerimizin değil dinlediklerimizin de hayatımıza olumlu ya da olumsuz anlamda bir katkısı var, klasik müzik ise bu ‘mucizevi’ örneklerden yalnıca biri…