SEYHAN AKINCI- Afganistan’da Taliban kadınların ve kız çocuklarının eğitim haklarını yasakladığını duyurdu önce, ardından da çalışma hayatında olmalarına izin verilmeyeceğini ekledi yasaklarına. 2023’e kadınların ve kız çocuklarının okula gidemediği bir ülke olarak girdi Afganistan… Bu karar üniversitelerde öğretimlerini sürdüren erkeklerin dersleri boykot etmesi ve bir üniversite profesörünün TV’de katıldığı canlı yayında gözyaşlarıyla diplomasını yırtması dışında bir tepkiyle karşılanmadı. Coğrafya kaderdi belki de… Biz de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladığımız ve kadın dayanışmasının sesini bir kez daha duyacağımız günde sözü Afganistanlı kadın yayıncı Brishna Aazem’e verdik: “Kız çocukları ve kadınlar, artık evlerinin bir köşesinde oturmuş, sadece belirsiz geleceğe bakıyorlar…”
Brishna Aazem
*Afganistan’da Taliban’ın yönetimi ele geçirmesiyle birlikte kadınların eğitim hakkı elinden alındı. Afgan bir kadın olarak neler hissediyorsunuz?
Çok mutsuz olmamız doğal. Başka bir şey beklenebilir mi? Özellikle okuyan, geleceğine, ailesine ve halkına umut besleyen kız çocukları ve kadınlar, artık evlerinin bir köşesinde oturmuş, sadece belirsiz geleceğe bakıyorlar…
*Bu temel hak karşısında kadın hareketlerinden politikacılara kadar bu derece sessiz kalınmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Bu soru her Afgan kadın tarafından soruluyor, uluslararası toplum neden sessiz? Bunların sadece dünyanın büyük ülkelerinin oyunları olduğunu farz ediyoruz. Amaçlarına ulaşmak için Afgan kadınlarını feda ediyorlar. Şu anda dünyadan o kadar çok geri çekildik ki şimdi bu durumla birlikte çaresizliğimiz daha da artıyor.
*Bir Afgan kadın yayıncı olarak yolculuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?
Arkadaşım Bebe Najia Ayazi ve ben 2016’da Kâbil Üniversitesi’nde öğrenciyken “Afghan Child’s Book” adında bir çocuk yayını kurmaya karar verdik. Bu alanda çok az çalışma yapıldığı ve toplumun ciddi ihtiyacı olduğu için bunu yaptık. Öte yandan mesleği yayıncılık olan bir ailede büyüdüm. Ağabeyim Dr. Ajmal Aazem, Afganistan’ın en büyük yayınevi olan Aazem Publications’ın kurucusuydu. Aazem Yayınları’nda çocuk edebiyatı bölümünün boş olması bu işe başlama motivasyonum oldu. Bebe Najia Ayazi ve ben beraber metinler yazmaya veya Afgan yazarlardan yardım almaya çalıştık. Onları tasarlayıp, yazdırdık. Kitap dağıtmak da büyük sorundu, çoğu zaman kitaplarımızı tek tek evlere ya da okullara götürüyorduk. Bu bizim için çok hoştu ayrıca. Ne yazık ki bir yıldır hiç kitap çıkaramadık çünkü bir yandan ciddi bir ekonomik sorunla karşı karşıyayız, diğer yandan da çalışma alanımız yok. Serbestçe ofisimize gidemiyoruz veya insanlarla iletişim kuramıyoruz. Yayınevimiz sadece Dari ve Peştuca dillerinde çocuk ve gençlik kitapları yayımlamaktaydı. Şimdi bazı kitap başlıkları hazırladık ama ne yazık ki basamıyoruz. Kültürel yolculuğumuzun çok kısa sürdüğünü söylemek büyük bir üzüntü…
*Çocuk edebiyatı üzerine yayınlar yapıyorsunuz? İki Afgan kadın yayıncı olarak neden çocuk edebiyatı üzerine bir yayınevi kurmayı tercih ettiniz?
Afganistan’da maalesef yıllarca süren savaş ve hükümet rejimlerinin değişmesi çocuk edebiyatı için büyük bir boşluk yaratmıştı. Afgan çocuklar ya İran’da yayımlanan kitapları ya da Pakistan’da yayımlanan kitapları kullanmak zorunda kaldı. Bunların her ikisi de Afgan kültüründen uzaklar. Bu nedenle Afgan çocukların kendi kültürüne göre öğrenmesi ve öğrenmeye teşvik edilmesi gerekiyordu.
*Eğitim ve çalışma hakkını kullanan dünyadaki diğer kadınlara ve tüm insanlara ne söylemek istersiniz?
Başta kadın haklarını savunan kurumlar olmak üzere dünya halklarından Afgan kadınlarını yalnız bırakmamalarını rica ediyoruz. Kadınların eğitim hakkının yeniden kendilerine verilmesi için Taliban’a mümkün olan her şekilde baskı yapmalılar ve bu görev uluslararası toplumun yardımı olmadan imkânsız görünüyor.
Bu söyleşi Milliyet Sanat dergisinden alıntılanmıştır. Tamamını derginin mart sayısında okuyabilirsiniz.
Milliyet Sanat’ın bu ayki satış geliri depremzedelere bağışlanacak.