– SADAT, ‘gayri nizami harp teknikleri’ ‘suikast’ üzere bahislerde eğitim veren bir kurum, siz bu başlıkları kolay bir hizmet sunumu olarak mı tanımlıyorsunuz?
Bizim hizmet alanlarımız silahlı kuvvetler ve polislerin alanlarına yönelik. Türkiye’nin dost ve müttefiki olan ülkelere yönelik hizmet paketlerimiz var. Bunları internet sitemizde açıkça yazıyoruz. Hizmet sunmayı planladığımız ülkelere yönelik faaliyetlerde açık ve şeffaf olmayı önümüze koyuyoruz. Bunlar tabi ki sıradan şeyler değil değerli hususlar. Bu bizim başka askeri şirketlerden farkımızı koyuyor. Dünyadaki öbür şirketlerden farkımızı ortaya koymamız gerekiyor. Sivil halka ve Türkiye’nin içerisine yönelik faaliyetler değil bunlar.
– Türkiye yakın tarihine baktığımızda faili bulunamayan olaylar kelam konusu. Tekrar de bu başlıklar olağan mi?
Biz şayet faili bulunamayan olaylarla ilgili çalışma yürütüyor olsak bunları açık açık koymazdık. Biz Türkiye’de geçmişte faaliyet yürütmedik bundan sonra da yürütmeyeceğiz. Bunu tekraren lisana getirdik, getireceğiz de. 10 yıllık bir şirketiz bu türlü bir şey yapıyor olsaydık bu, dedikodu seviyesinde değil de evraklı biçimde ortaya konmuş olurdu. Bir evvelki seçim periyodunda de Meral Akşener ve Ümit Özdağ emsal argümanları lisana getirdiler. ‘SADAT diye bir yapı Konya’da ve Tokat’ta silahlı kampları var ve sandık güvenliğini tehlikeye düşürecekler’ dediler. Savcılık tabire çağırdı Akşener’i ‘Belgeleri teslim edin’ dedi. Ancak Akşener ‘Duyum aldım sadece’ dedi. Seçimlerde bir şey oldu mu, Olmadı.
– Olmadı diyorsunuz lakin YSK’nin seçim sürerken aldığı mühürsüz oy kararı var. Seçim güvenliği her periyot Türkiye’de büyük bir soru işareti. Toplumun seçim güvenliği derdi, komplo teorisinden mi ibaret?
Biz iç siyasetin ögesi ya da figürü değiliz. Biz özel askeri şirketiz ve müşteri portföyümüzü Türkiye’nin yurt dışındaki dost ve müttefi olan ülkelerin silahlı kuvvetleri ve polis teşkilatları oluşturuyor. Hasebiyle bizim buraya dair bir fikrimiz olamaz. Bu devletin güvenlik kurumlarını ilgilendiren kısımlar. Bir askeri şirketten bu mevzuda tahlile katkı talep edilmesi akıl dışıdır.
– SADAT’ın kurucuları tarafından kurulan sizin de yöneticisi olduğunuz ASSAM’ın ASRİKA diye bir önerisi var. Bu teklife nazaran Türkiye liderliğinde İslam Birliği eksenli resmi lisanın Arapça olacağı bir modelden bahsediliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde size yetmeyen kısım nedir?
Gerek SADAT olsun gerek ASSAM olsun, biz uzun yıllardır dünyadan çeşitli ögelerle görüşmeler yapıyoruz. Kültür ve medeniyet coğrafyamızda Türkiye’yi kurtarıcı olarak gören bir beklenti var. Gidilirse görülür bu.
– Türkiye’nin laik bir ülke olarak yalnızca İslam coğrafyasının mı kurtarıcısı olması gerekiyor?
Avrupa kendi içerisinde birlik. ABD, birleşik devletlerden oluşuyor. Rusya yeniden bir birleşik devletler topluluğu oluşturuyor. Ancak İslam ülkeleri darmadağınık. Hepsi de birisi gelsin ve bizi toplasın diye bir beklenti içerisinde. Oralarda yaptığımız toplantılarda ve seminerlerde görüyoruz bunları. Türkiye’nin buna önderlik yapması isteniyor. Örneğin AB’nin olması Belçika’nın devlet bütünlüğüne ziyan vermiyor.
– Suriye iç savaşında cihatçı kümelerle alakanız oldu mu?
SADAT olarak soruyorsanız olmadı.
– Öbür bir yapı üzerinden oldu mu?
Sivil toplum çalışmaları kapsamında her kesitle görüşüyoruz irtibata geçiyoruz ancak hizmet sunma manasında olmadı. Rastgele bir hizmet sunmadık.
– Libya’yla bir bağınız oldu mu?
Libya’da 2013 yılında ürettiğimiz projeler oldu. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin o vakitler ambargosu vardı ancak bizim projelerimizin ambargoyla ilgisi yoktu. Askeri spor karşılaşmalarıyla ilgili tesis teklifimiz vardı. Projelendirme basamağındayken Libya’daki karışıklıklar nedeniyle proje rafa kalktı.
– Ortadoğu’da hangi devletlerle münasebetiniz var?
Ortadoğu, Afrika, Asya ve Türki Cumhuriyetlerde toplam 60 ülkeye hizmet sunmayı hedefliyoruz. 20-25 civarında devlet için projeler oluşturduk. Danışmanlık, eğitim, donanım hizmetlerini kapsıyor bunlar. Savunma ve güvenlik bahislerini muhakkak zımnilik mukaveleleri kapsamında yürütüyoruz. Bunları kendilerinin açıklaması gerekiyor yoksa bizim tarafımızdan açıklanması mümkün değil.
– Türkiye’deki istihbara ve güvenlik kurumlarıyla bir ilişkiniz var mı?
Hiçbiriyle yok.
– Dünyaya baktığımızda da SADAT gibisi özel inançlı şirketi oluşumları görüyoruz. Siyasetin ısındığı vakitlerde ‘gri zeminlerde’ antidemokratik uygulamalarla bu şirketler kendilerini var edebiliyor. SADAT olarak bu biçim tasalara dair neler söyleyebilirsiniz?
SADAT hizmet çerçevesini çizmiştir, bunun dışına çıkmadı, çıkmayacak. Ayağımızı nereye basmamız gerektiğini biliyoruz, gri noktalardan uzak duruyoruz.
– Hangi ülkeleri reddettiniz?
Onlar ticari mevzular isimlerini veremem.
– SADAT’ın kuruluşunda yer alan isimlere baktığımızda ordudan laiklik aksisi hareketlere katıldığı için ihraç edilen isimleri görüyoruz. Bu manada laikliğe bakışınız nedir?
28 Şubat devrindeki laikliği kabul etmemiz mümkün değil. Başörtülülere üniversitelerin yasaklanmasından kamu kurumlarından ihraç edilenlere kadar önemli bir hak gasbı durumu vardı.
– İrtica tehdidi de kelam konusuydu fakat…
Yoktu bu türlü bir durum, ne oldu, Türkiye şeriat devleti mi oldu!
– Tenkitler de var…
Memnuniyetsiz bölümler her vakit var.
– Türkiye’de rastgele bir sorun yok bu manada size nazaran?
Var mı sizce, yok tabi. Kamuoyuna sormak lazım bunu. Birtakım şahısların zahmeti olabilir lakin kamuoyunun tamamına baktığımızda laikliği tehdit eden kimse var mı! Ben günümüzdeki laiklik uygulamalarının rastgele bir sorun taşımadığını düşünüyorum. Toplumsal barışı etkilemiyor.
– Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Atatürk’ü hedeflerinizi gerçekleştirme noktasında bir mahzur olarak görüyor musunuz?
Hayır görmüyorum. Atatürk Türkiye’nin kurucu lideridir. Bir pahasıdır. Tarihinde kıymetli bir yeri vardır. Kemalist değilim lakin Atatürk’ü kendime düşman olarak görmüyorum.
– Son gelişmeler ışığında Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi kendinize rakip olarak görüyor musunuz?
Rakip olarak görmüyorum lakin kapımıza dayanan biri olarak dava açmaya hazırlanıyorum. Ne yapıyorsa inceliyorum. Benimle ilgili Kemal Kılıçdaroğlu’nun tezlerini FETÖ’cüler lisana getiriyor. Bu savlar sufle edilmiş ve Kemal Bey’e verilmiş.
– Siz eleştirilemez misiniz, size yönelik haklı tenkitler olamaz mı?
Neyle eleştirdiklerine bağlı. Biz memleketler arası alanda savunma sanayi hizmet bölümünde faaliyet gösteren bir şirketiz. Bizdeki medya bu alanlara bakmak ya da iş yaptığımız alanlara dair eleştirmek yerine bizim alakamızın olmadığı bir şeyle eleştiriyor. Basında bunlar çıkınca falan bir ülkeden bizi arayıp seçim güvenliğini siz alıyormuşsunuz bizim ülkenin güvenliğini de alır mısınız diyorlar.
– SADAT’ın kurucusu olan Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlığını bir devir yapması kelam konusuyken SADAT ile iktidar ilgisinin olduğunu düşünmek sizce garip bir durum mu?
Ortaya bir teorem koyuyorsunuz onu kanıtlamanız gerekiyor. 10 yıl olmuş SADAT kurulalı. Adnan Paşa, 2020’de misyonu bırakmış. Ortada ispatlanmamış bir durum var ise artık bu kenara kaldırılmalı. Biz, Cumhurbaşkanımızdan, hükümetten ya da bakanlardan dolaylı ya da direkt olarak rastgele bir talimat almıyoruz. Biz bağımsız bir şirketiz. Adnan Beyefendi bir devlet adamıdır, devleti onu vazifeye çağırmıştır şirketi için değil devleti için gitmiştir.
– Şirket olarak kar-zarar bilançonuz ne durumda?
Hakkımızda şu an çıkan haberlere misal haberler çıktığında olumsuz etkileniyoruz tabi. Bazen 6 ay bazen 1 yıl bütün projelerimiz duruyor. O periyotlar önemli ziyanlar ediyoruz. Bizimle ilgili basında ne kadar az haber çıkarsa âlâ. Rakiplerimiz var alanda zira. Bunlar bizimle ilgili haberleri iş yaptığımız devletlere götürüyor ve bu bizi olumsuz etkiliyor. Örneğin bir Amerikan şirketi Mali’ye gidiyor ve diyor ki ‘Bunlarla ilgili Türkiye’de bu türlü tezler var. Bu sizi de olumsuz tesirler.’ Onlar da bir bakalım deyip geri çekiliyor. Bu en az 6 ayın işlerin durması demek.