CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz akşam toplumsal medyadan yaptığı paylaşımda lisana getirdiği argümanlar gündemde. AK Parti’den, Kılıçdaroğlu’na sert yansılar geldi. Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Yeni Şafak Müellifi Mehmet Acet, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına ait dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Acet’in, “Kılıçdaroğlu ‘sarı bürokratlar’ derken bir yerlere şifreli ileti mı gönderdi?” başlıklı yazısı şöyle:
Evvelkilerin de iler meblağ bir tarafı yoktu lakin bu sonuncusu hepsinden çok daha tuhaf duruyor.
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun saat 22.00’ye ayarlı toplumsal medya paylaşımından kelam ediyorum.
Güya bu sefer bir şeylerin telâşıyla, kamuoyundan fazla, özel olarak seçilmiş bir yerlere ileti vermek için hazırlanmış bir kayıt intibaı veriyor.
Gerçek sebep ne sanki?
Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliğinin CHP’nin Maltepe mitingi için, evvelce ‘Gitmeyin’ iletisi yayınlaması mıdır?
Siyaset kökenli yeni ABD Büyükelçisinin son bir iki gün içinde, başka muhalefet önderlerini turlamasına karşın CHP’nin kapısını çalmaması mıdır, bunun sebebi?
Emin değilim.
Lakin Kılıçdaroğlu’nu yerinden hoplatan, bir yerlere bir ekip bildiriler verme telâşıyla harekete geçmeye iten bir şeyler olmuş, bu belirli.
“DELİ SAÇMASI, ERGEN ÇOCUK TAVIRLARI”
Dün sabah Anadolu Yayıncılar Derneği’nde Sinan Burhan’ın davetlisi olarak katıldığımız kahvaltıda, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu’nun kelamlarına, “Deli saçması bir şey. Söylediklerinde içerik manasında hiçbir şey yok. Önceden saat verip ben bunu yapacağım üzere bu türlü korkutan bir bildiri okuyan ergen bir çocuk tavrında” halinde sözlerle reaksiyon gösterdi.
Türgev ve Ensar Vakfının ABD’deki öğrenci yurdu vs. faaliyetlerde kullanılmak üzere bu ülkeye yaptığı havaleleri ‘kaçış planı’ olarak sunmak, bu türlü bir suçlamanın ardında bir mantık aramak nitekim de abesle iştigal manasına geliyor.
Nitekim de ‘ergen çocuk tavrı’ yahut ‘deli saçması’ deyip geçeceğiniz cinsten suçlamalar bunlar.
Bu türlü bir kurguyu Kılıçdaroğlu üzere bir isim dillendirmiş olsa bile, “İnsan kendini bu kadar ayağa düşürür mü” diye sormanız icap eder.
Fakat asıl münasebet, Kılıçdaroğlu’nun eline geçen veya eline tutuşturulan bir şeyleri siyasi kazanım hesabıyla kamuoyu ile paylaşma planının ötesinde bir şeyler de olabilir mi sanki?
Öbür bir şeyler oldu da bu öbür şeyler, Kılıçdaroğlu’nun kimyasını etkilemiş olabilir mi?
Bu kritik süreçte, asıl kendilerini rahatsız eden öteki bir şeye karşı refleks gösteriyor olabilir mi?
SARI BÜROKRATLAR KİM? KILIÇDAROĞLU NEDEN BU TÜRLÜ BİR TABİR KULLANDI?
Kılıçdaroğlu’nun 5 dakikalık konuşmasıyla alâkalı olarak herkes, ‘kaçış planı’ üzerinden değerlendirmeler yapıyor.
Lakin asıl dikkat cazibeli kısım orası değil.
Devlet içinde bir yerlere bir ekip bildiriler veriyor Kılıçdaroğlu.
Tehdit bildirileri de denebilir bunlar. Zira bir müddettir yaptığı üzere burada da açıkça bürokratları tehdit ediyor.
Ve birinci defa ‘sarı bürokratlar’ diye bir tabir kullanıyor.
İki yerde kullanıyor bu tabiri.
Evvel, “Sarı bürokratlar! Sizler devleti, kanun dışı talimatlar uygulayarak adeta bitkisel hayata soktunuz. Bu süreçte kendinizi de bitirdiniz” diyor.
Biraz daha konuştuktan sonra da, “Ama size de bir uygunluk yapıyorum sarılar. Sizi bu hata gemisinden indirmek istiyorum. İnin, kurtarın kendinizi. Çok geç olmadan, küçük cezalarla kurtulabileceğiniz bir kademede kurtulun. Zira hiç gündemlerinde yoksunuz” diyerek ikinci sefer ‘sarılar’ tabirini kullanıyor.
Kılıçdaroğlu, muhakkak ki, bir şifre veriyor bir yerlere.
Lakin bu şifrenin siyasi niteliğin ötesine giden birtakım öteki tarafları de olabilir.
O nedenle, titiz bir halde araştırılmalı, Kılıçdaroğlu’nun kimleri ne ile tehdit ettiği ortaya çıkarılmalı.
Bir de şu gerçeğin farkındalığı içinde olmak, içinden geçtiğimiz devirde giderek daha da değerli hale geliyor:
CHP idaresi ve takımları siyaseti, millete hizmet etme niyetiyle değil de, devleti ele geçirme ve devlet kurumlarında takımlaşma hesabıyla yapıyor.
Geçmişte vesayet rejiminden beslenen bir parti iken, devlet kurumlarını art bahçesi olarak kullanan bir parti iken, bir müddettir bu ayrıcalığını kaybetmiş bir parti hüviyetine dönüştü CHP.
Kılıçdaroğlu’nun biteviye devlete iletiler vermesi, bürokrasiyi gaye alması, devlet memurlarını tehdit etmesi, bu türlü bir maksadın dışa yansıması veyahut devlete hükmedememenin travması olarak pekâlâ okunabilir.
Yazı bitmeden aklıma geldiği için bir çift kelâm da Bülent Arınç için etmek isterim.
Bir tek kelâm aslında.
O da şu:
Son günlerde sıklaşan açıklamalarında bütün iğnelerini ve bütün çuvaldızlarını Erdoğan ve AK Parti etrafına batıran Arınç’ın, Kılıçdaroğlu’nun bu tehditlerine dönük söyleyecek hiç kelamı yok mu sanki?