Esra ÖZARFAT
BURSA – KalDer Bursa ve Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) iş birliği ile 19’uncusu düzenlenen Kalite ve Başarı Sempozyumu bu yıl “Birlikte Güçlüyüz, Birlikte Başaracağız” teması ile başladı. İki gün süren sempozyumun ardından EFQM modeli ile kalite yolculuğuna katılan kurumlara ödülleri de verilecek. Sempozyumun ilk oturumunda otomotiv endüstrisi bir araya geldi. Moderatörlüğünü Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı ve Beyçelik Holding CEO’su Baran Çelik’in yaptığı oturumda Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı ve TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu ile Renault Groupe Türkiye CEO’su Hakan Doğu konuşmacı olarak yer aldı. Oturumda pandemi döneminde ve sonrasında otomotiv endüstrisinin içinde bulunduğu durum ve tedarik zincirlerindeki aksamalar ile bunların yarattığı etkiler, endüstride yaşanan yıkıcı dönüşüm ve dijitalleşme, iklim ve enerji krizi ile ticaretteki korumacılık konuşuldu. Çip krizi nedeniyle 2021 yılında dünyada 10 milyonu aşkın aracın üretilemediğini, Türk otomotiv endüstrisinin de bu nedenle 4 milyar dolarlık ihracat kaybı yaşadığına değinen Baran Çelik, araçlardaki çip sayısının gelecek yıllarda katlanarak artacağına işaret etti. Çelik, “Bu da bizim çip sorununa karşı umudumuzu kırıyor. Yeni yatırımlar bu talebi karşılayacak mı göreceğiz. Globalde bu yıl en kötü senaryoda 4 milyonluk araç kaybı konuşuluyor” dedi. 2022 yılında Çin’de devam eden kapanmaların ve konteyner krizinin endüstriyi etkilemeye devam ettiğine dikkat çeken Baran Çelik, Rusya – Ukrayna savaşıyla da hammadde sorunuyla karşı karşıya kalındığını söyledi. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin verilerine göre 2021 yılında satılan araçların yüzde 20’sinin hibrit, tam elektrikli araçların pazar payının yüzde 10’lara ulaştığını kaydeden Çelik, bunun tedarik endüstrisinde de önemli değişime neden olacağını söyledi.
“Emtia fiyatları bir miktar gerileyecektir”
Türk otomotiv sanayinin pandemi sınavından iyi bir şekilde geçtiğini belirten Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu, “İçinde yaşadığımız bugünlerde Türkiye’deki, Bursa’daki bantlardan çıkan her araç çok değerli. Birçok malzemede temin sorunumuz var. Bugün temin sorunu olmayan ama gelecekte olması muhtemel malzemeler de var. Çip konusunda en kötüyü geçtiğimizi düşünüyorum ama tamamen ortadan kalkması için belirli bir süre geçmesi gerekecek. Rusya – Ukrayna savaşı nedeniyle hurda konusunda sorunlar çıkabilir. Başka hammaddelerde de önümüzdeki günlerde sıkıntı yaşayabiliriz. Önemli bir tedarik kaynağı da enerji güvenilirliği ve dünyada yaşanan yüksek enflasyon. Emtia fiyatlarının eski seviyelerine düşmesi mümkün olmayacak ama bir miktar geri gelecektir” diye konuştu. Enerji tasarrufunun önemine işaret eden Cengiz Eroldu, “Enerji fiyatları Türkiye’de ucuz. Her ne kadar şikayet edilse de Türkiye’de biz 2 euro’ya gelsek litre fiyatının 35-40 liraya satılması lazım. Şu anda devlet vergi alacağından vaz geçerek şu anda sübvanse ediyor. Enerji konusu milli bir seferberliğe dönüşmeli” şeklinde konuştu.
“Yeni yatırım gelmesi pazarın boyutuyla alakalı”
Asıl yıkıcı dönüşümün otonomiyle birlikte ortaya çıkacağını ifade eden Eroldu, elektrifikasyon, bağlanabilirlik gibi konularda Türk ana sanayinin çok geride olmadığını, ancak tedarik sanayi için aynı şeyi söylemenin zor olduğunu dile getirdi. Kişi başına düşen milli gelir ve vergilerin yeni teknolojilere ulaşımında global bir faz farkı oluşturduğuna işaret eden Eroldu, “Kişi başına düşen araç sayımız hala Bulgaristan’ın altında. Türk insanının araca ihtiyacı var. Vergiler ve satın alma gücü bunun önünde engel. Faz farkını sanayinin yönetebiliyor olması lazım” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin üretimde ilk 3’e girmesi için yeni yatırım alması gerektiğini belirten Cengiz Eroldu, şöyle devam etti: “Yeni yatırım gelmesi teşviklerden çok pazarın boyutuyla alakalı. Son gelen Honda’ydı. O da kapattı. İç pazar güçlü olursa mevcut yatırımları büyütürken yeni yatırım da çekebiliriz. Türkiye hala en rekabetçi ülkelerden biri. Ama kur artarken rekabette kaybediyoruz. Pazar büyütülmeli.”
“Yeni düzenin adı düzensizlik”
Renault Groupe Türkiye CEO’su Hakan Doğu da pandemi sürecinin dünyada yaşanan dönüşümü hızlı bir şekilde tetiklediğine vurgu yaptı. Doğu şöyle konuştu: “Yeni bir düzene denk geldik ve yeni düzenin adı düzensizlik. Çip krizi gölgelemiş olsa da birçok hammadde de sorun yaşanıyor. Örneğin araba azlığı nedeniyle ikinci el arabaya ve tamiratına talep nedeniyle ömrü bitmiş araçların bile siparişi verilir duruma geldi. Yeni dünya düzeni artık böyle. Dünyada önemli olan enerji, bilgi işlem ve gıda sektörlerine çevre teknolojileri de eklendi. Önümüzdeki dönemde Türkiye ve Bursa için en önemli konu buna adapte olmak. Türklerin adaptasyon kapasitesi globale göre daha yüksek. Geri dönüşüm konusunda Türkiye bu konuda şanslı. Gelecek olan yeni dalgayı iyi bir şekilde atlatır.” Hakan Doğu, gelecekte hidrojen yakıtlarının da önem kazanacağına ancak halihazırda pahalı bir yatırım olduğuna vurgu yaptı.
“Tedarik sanayi bu işi hiç anlamamış”
Otomotiv ana sanayilerin kendilerini mobilite çözümleri üreten şirketler olarak konumlandırdığının altını çizen Hakan Doğu, araçların içindeki en önemli unsurun yazılım olduğunu söyledi. Doğu şöyle konuştu: “Bu dönüşüm çok yıkıcı bir dönüşüm. Mevcut sistemin tamamen değiştiğini görüyoruz. 130 yıllık tecrübemizi oluşturan değerler geçersiz hale geliyor. Yerine yeni değerler geliyor. Bambaşka bir ekosistemden bahsediyoruz. Mevcut altyapılarımızın faydaları yok. Dönüşümü karşılamak için global stratejimizin olması lazım. Türkiye’de ana sanayi biliyor ama tedarik sanayi bu işi hiç anlamamış. Türkiye’de henüz tartıştığımız nokta aracın ÖTV’si. Bambaşka bir gerçek var. Çünkü otomobil sahibi olamıyor insanlar. Acımasız bir vergi sistemi insanların arabaya ulaşımında büyük problem yaratıyor. Batı Avrupa, Amerika ve Çin’de elektrikleşme, araç paylaşımı konuşulurken, Türkiye gibi ülkelerde hala bin kişiye düşen 250’ye yakın otomobille otomobile aç bir toplum var. O yüzden çevre, mobility dediğimizde insanlar ‘benim araca ihtiyacım var diyor’. Türkiye’nin normal şartlarda pazarının 2-2,5 milyon olması gerekirken, 1 milyonu gördüğümüz seneler seviniyoruz. Ne devletin ne de Türkiye’deki otomotiv camiasının karşı karşıya kaldığımız gerçeklerle çok da yüzleşmediğini, bu konuda bir an önce ulusal bir strateji oluşturması gerektiğini görüyorum.”
“Yetkili satıcıların etkinliği artacak”
Yetkili satıcıların dönüşümden nasıl etkileneceğini de değerlendiren Hakan Doğu şunları söyledi: “Herkes bu dönüşümde yetkili satıcıların ne olacağını merak ediyor. Bizim kendi kendimize sorduğumuz soru ise ‘Biz ne olacağız’. Artık tek bir yerde tek bir çözüm olmayacak. Tek bir çipe indirgenen sistemle daha önce kaportacıya giden araç sahipleri yetkili servislere gidecek. Elektrikli araçlarda yetkili satıcılar açısında gelir kaybı söz konusu değil. Araç kaza yaptığında da otonom özellik taşıyan güvenlik standartlarının kalibre edilmesi lazım, bunu kaportacı yapamaz. Yetkili satıcıların etkinliği artacak. Yeni dünyada görev tanımları değişerek bayiiler devam edecek.”