Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Konseyi eski üyesi ve AK Parti kurucularından Bülent Arınç, TV5’de yayınlanan “4. Güç” programına katıldı. Arınç, MHP Genel Lideri Bahçeli’nin “NATO’dan ayrılmak bile gündeme alınmalıdır” kelamlarına karşı “Şuradan çıkalım da Şangay Beşlisi’ne girelim diyenler de vardır. Bunları çok önemli şeyler olarak görmüyorum. Söylem edilmesi bile zor” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’DE HUKUK KIRIK DÖKÜK DE OLSA VARDIR’
“Milliyetçi Hareket Partisi Önderi Devlet Bahçeli küme toplantısında ‘NATO’dan ayrılmak bile gündeme alınmalıdır’ kelamlarını nasıl değerlendirirsiniz?” sorusunu yanıtlayan Arınç, “Bu pahalandırılacak bir şey değil. Beni mazur görün. Bu türlü yüksek siyasette benim aklım ermez. Fakat Türkiye’de biliyorsunuz yani ‘şuradan çıkalım da Şangay Beşlisi’ne girelim’ diyenler de vardır. Bunları çok önemli şeyler olarak görmüyorum. Söylem edilmesi bile güç. Türkiye’de hukuk kırık dökük de olsa vardır. Adalet, yıpranmış da olsa vardır. Taşradaki yargıçların verdiği kararları en sonunda Ankara’da Yargıtay’da inceleyecek yargıçlarımız de var. Başta yapılan yanlışları sonunda düzeltebilecek… Fakat alışılmış geçen vakit prestijiyle telafisi çok sıkıntı olan hukuk katliamlarını yaşadığımız Türkiye’de onlara güvenebilirsiniz. Yani ‘NATO’dan çıkalım. Anayasa Mahkemesi’ni kapatalım’ bu siyaset usulüne ben çok alışık değilim. O yüzden Sayın Bahçeli’nin kelamlarını tartışmak isteyen arkadaşlarımız rahat tartışabilir” dedi.
”EKONOMİDE DÜZELMEYİ SAĞLAMAMIZ LAZIM’ DİYORUM
“AK Parti hükümeti iktisada dair bir gelecek vaat ediyor mu?” sorusuna Arınç, “Bu çok güç bir soru. Yani adamlar en eksiksiz bir bilgisayar yapmışlar. Demişler ki ‘buna ne sorarsan yanıtını anında alırsın’. İşte Alman gelmiş, demiş ki ‘şöyle bir sorun var.’ Takır tukur takır tukur yanıtını almış. Fransız gelmiş, hiç bilinmeyen bir şey sormuş. Yanıtını almış. O gelmiş, bu gelmiş. Sonunda bir Türk’e de ‘sen de bir sor bakalım’ demişler. ‘Ama ben sorarsam bilgisayar bozulur’ demiş. Bu türlü şey mi olur? Bu her şeye karşılık veren bir bilgisayar… Bilgisayarın yanına gelmiş, şöyle hafif bir sesle. ‘Ne var ne yok?’ diye sormuş. Ve bilgisayar bozulmuş. Yani buna uyarlı bir bilgisayar yok dünyada. Ne var ne yok? Bizim günlük hayatta en çok konuştuğumuz şey bu. Daha daha nasılsın? Ne var ne yok? Sorduğunuz soruya bir AK Partili olarak, AK Parti ile konuştuğu vakit da siyasette belirleyici bir insan olarak çok açık yüreklilikle verecek bir yanıtım yok. Benim yalnızca bir temennim olabilir. Ben Sayın Cumhurbaşkanımıza da, AK Partili bütün dostlarıma da diyorum ki, ‘Ekonomide düzelmeyi sağlamamız lazım. Problemleri görmezden gelemeyiz. Halının altına süpüremeyiz. Elimizdeki bütün imkanları kullanarak bu işi düzeltelim. Seçimin sonucu buna bağlı…’ Onlar da ‘evet’ diyorlar. Ve gördüğüm kadarıyla da kendi bilgileri, akılları, deneyimleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bu yaptıklarının ne kadar yararlı olduğunu yahut yarar getireceğini uygulamalardan sonra göreceğiz. Herkes için yorum açık. Benim karşılığım bu kadar” karşılığını verdi.
‘BUGÜNKÜ SİYASETİN ÖNCÜLERİ BU KONUŞMALARIMI BEĞENMEDİLER’
Adalet ve yargıyla ilgili açıklamalarını hatırlatan Arınç şöyle devam etti: “Adaletle ilgili, yargıyla ilgili, adil yargılanmayla ilgili haksız tutuklulukla ilgili kanun kararındaki kararnamelerin meydana getirdiği sonuçlarla ilgili en azından üç yıldan bu yana, 2019’dan bu yana her televizyon programında, her tweeti’mde, her ileti kullandığım kelamları biliyorsunuz. Bunlar toplumda çok büyük bir dayanak aldı. Bilhassa mazlum olduğuna, günahsız olduğuna inanan beşerler tarafından. Fakat bugünkü siyasetin öncüleri bu konuşmalarımı beğenmediler. Beni açıktan eleştirdiler. Hatta eleştirmenin ötesinde hakaret ettiler. Ben Sayın Erdoğan’ın kelamlarını bir kenara koyuyorum fakat diğer siyasetçiler çok berbat sözlerle beni bir tarafa koymak istediler. Bu hususta çok yalnız kaldım ve Yüksek İstişare Şurası’ndan ayrılmak zorunda kaldım. Televizyonlara çıkmamak durumunda kaldım. Bunları konuşmanın birilerine ziyan verdiğini düşünerek ağzımı açmamaya karar verdim. Artık siz bana adalet konusunu sorarsanız işte üç tweet öncesinde adalete en az beş tane tweetle hem bugünkü müspet hukuk bakımından hem de inancımız Kur’an-ı Kerim’deki kararlar bakımından ortaya koyuyorum. Milyonlarca beşerler bunları tıkladı. Dinledi, özledi. Ben bütün bunların muhatabı bir beşerim. Yani ben Amerika’nın hukukuna falan bu türlü çok özenen bir insan değilim. Amerikan sistemini de uygun biliyorum. Onların insan hakları ihlalleri konusunda düştükleri badireleri de biliyorum. Oradaki sistemin kendi içerisindeki menfaat odaklarını nasıl beslediğini de biliyorum. Lakin Amerikan mahkemelerindeki heyet sisteminin bile Amerikan mahkemelerindeki savcının dava açma noktasındaki elindeki imkanları nasıl kullandığını da biliyorum. Yalnızca kimi bahislerde diğer hatalara nazaran çok daha hassas olduklarını söylemek istemiştim. O da vergi hususudur. Para hususudur.”
‘DIŞ SİYASETTE VE SİYASETTE KAPILARI ÇOK SERT ÇARPMAMAK LAZIM’
Dış siyasetle ilgili de konuşan Arınç, “Yunanistan’da problemlerimiz var. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı ‘Miçotakis benim için bitti’ diyor. Bir vakitler ‘Davos için benim bitti’ demesi üzere. Dış siyasette ve siyasette kapıları çok sert çarpmamak lazım. Buna da inanırım. Yani çok örnekleri var. İşte Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, tahminen artık de Mısır. Türkiye’nin çıkarlarıdır kıymetli olan. Ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık yoktur. Bugün Türkiye’nin çıkarları neyi gerektirirse biz onu yapacağız. Ancak geçmişteki sözlerimiz ve hareketlerimiz bize mani olmamalı Türkiye terörle gayret eden bir ülke olarak bu ülkelerde yuvalanmış olan terör örgütlerinin dışarı çıkarılması. Onların yasa dışı ilan edilmesini isteyebilir. Bunda hakkı var. Zannediyorum da şu anda bunu söylemeye çalışıyor. Yoksa burada istediği bir paradır, ödündür vesaire değil. Bunu isterken de gerçekçi olmak lazım. Yani Avrupa Birliği ülkeleri bildiğiniz kadarıyla zati terör örgütünün listesini almıştır. Yani taleplerimizin haklı ve yanlışsız olduğunu ve Amerika’nın en son Finlandiya ve İsveç temsilcileriyle birlikte yaptıkları toplantı ve verdikleri fotoğraflarda ben biliyorum ki İsveç ve Finlandiya NATO’ya alınacaktır. Türkiye’nin konumu Türkiye’nin isteklerini de karşılamak kaidesiyle makul, haklı, ölçülü talepler olması lazım” diye belirtti. (HABER MERKEZİ)