15 yıl sonra ilk kez Türkiye’den İsrail‘e Dışişleri Bakanı seviyesinde bir ziyaret yapılacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yarın İsrail‘e gidecek. Türkiye, Çavuşoğlu ile İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid arasında gerçekleşecek görüşmelerden, başta karşılıklı büyükelçi atanması dâhil normalleşmenin somut adımlarla hızlanması kararının çıkmasını bekliyor.
Türkiye’ye göre daha temkinli bir seyir izleyen İsrail ise ekonomi ve yenilebilir enerji gibi daha az siyasi taahhüt gerektiren alanları öne çıkarma arayışında. İsrail açısından Hamas’ın Türkiye’de devam eden varlığı sorun olmaya devam ediyor.
Bakan Çavuşoğlu bugün önce Filistin’i ziyaret etti, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad Malki ile görüştü. “Bağımsız ve egemen bir devlete sahip olma mücadelesinde Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” diyen Çavuşoğlu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la da bir araya gelecek.
Türkiye’den İsrail’e en son Dışişleri Bakanı düzeyinde ziyaret dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olan Ali Babacan tarafından 2007’de gerçekleştirilmişti.
İki ülke arasındaki ilişkilerin önce 2009 “One minute” ve 2010 “Mavi Marmara” krizleriyle sarsılması, taraflar arasındaki doğrudan temasları sıfırlamış ve 2018’de de diplomatik temsil maslahatgüzar düzeyine inmişti.
2021’de başlayan ilişkileri onarım süreci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog arasında telefon görüşmeleriyle ivme kazanmış, Mart ayında Herzog’un Ankara ziyaretiyle önemli bir aşama kat edilmişti.
Ankara ve Tel Aviv’de yapılan değerlendirmeler, Çavuşoğlu’nun 25 Mayıs’taki iyaretinin normalleşme sürecinin yol haritasının ele alınması açısından önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak başkentler arasında bu yol haritasının nasıl şekilleneceği ve hangi süratte işletileceği konusunda tam bir görüş birliği olmadığı kaydediliyor.
Ankara hızlı normalleşmeden yana
Uluslararası ilişkilerinde son dönemde yaşadığı yalnızlaşmayı kırmak için kapsamlı bir normalleşme süreci başlatan Ankara’nın en önemli hamlelerinden biri Doğu Akdeniz’de enerji rekabetinin merkezinde yer alan Tel Aviv ile ilişkileri düzeltme arayışı oldu.
Türkiye, İsrail’in yanı sıra Mısır’la da ilişkileri düzelterek Doğu Akdeniz’de uzun süredir yaşadığı tecridi kırmak, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı elini güçlendirmek ve bölgeden çıkan ve ileride çıkacak doğal gazı kendi toprakları üzerinden Avrupa pazarına sevk edecek bir iş birliği ortamı kurma amacında.
Ukrayna bunalımının yarattığı yeni enerji kaynağı zorunluluğu, Türkiye’nin bu hedefe ulaşma arzusunu daha da güçlendirmiş durumda.
Türkiye, aynı zamanda, başta ABD ile ilişkilerde olmak üzere son dönemde eksikliğini hissettiği Yahudi lobisinin desteği için de İsrail ile diplomatik görüntüsünü düzeltmek istiyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun geçen hafta New York ziyareti sırasında ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile görüşmesinden hemen önce Amerikan Yahudi toplumunun önde gelenleriyle bir görüşme gerçekleştirmesi dikkat çeken bir gelişme olmuştu.
Bu nedenlerden dolayı Ankara, Tel Aviv’le hızlı bir normalleşme süreci istiyor. Öncelikle büyükelçilerin karşılıklı atanması ve siyasi diyalog mekanizmaların kurulması ve enerji alanında görüşmelerin başlatılması Ankara’nın amaçları arasında.
Büyükelçiler atanacak mı?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Güney Amerika ziyareti dönüşünde gazetecilerin büyükelçi atamasıyla ilgili bir soru üzerine, konunun mevkidaşı Lapid ile yapacağı görüşme sırasında gündeme geleceğini kaydetmişti.
Ankara, bu konudaki adımın iki dışişleri bakanı tarafından ilan edilmesi beklentisi içinde.
Diplomatik ilişkilerin büyükelçi düzeyine çıkartılmasıyla normalleşmenin siyasi ayağının somutlaşacağı ve önemli bir aşamanın tamamlanacağını öngören Ankara, Tel Aviv’i de bu noktaya çekmek istiyor.
İsrail tarafının bu konuyu değerlendirdiği ancak henüz net bir sonuca varmadığı kaydediliyor. Bu konuda nasıl bir kararın alınacağı Çavuşoğlu-Lapid görüşmesinde netleşecek.
Enerji konusunda da hızlı hareket etmek isteyen Ankara’nın, Çavuşoğlu ile birlikte Enerji Bakanı Fatih Dönmez’i de İsrail’e göndermeyi planladığı bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanmış ancak daha sonra bu ziyaretin sadece Dışişleri Bakanı tarafından gerçekleştirileceği duyurulmuştu.
İsrail ise bu aşamada Doğu Akdeniz’de son 10 senede Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte kurduğu uluslararası enerji iş birliği düzenini bozacak bir adım atmak istemiyor.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Mart ayındaki Ankara ziyareti öncesinde Atina ve Lefkoşa’ya gitmiş, bu konuda teminat vermişti.
Ayrıca BP, ENI ve Chevron gibi önemli uluslararası enerji şirketleri de son dönemde askıya aldıkları arama ve sondaj faaliyetlerini ileriki dönemde yeniden başlatmayı planlıyor.
Yunanistan-İsrail ve Kıbrıs Cumhuriyeti de bu çalışmaları koordine etmeyi sürdürüyor.
İsrail temkinli
Türkiye ile normalleşmeye karşı olmayan İsrail, aynı komşusu Mısır gibi, bu süreci daha ağır ve temkinli yürütüyor. Bunun en önemli nedenleri arasında iki ülke arasında 2009’da bu yana yaşanan gerilimler sonucunda güven unsurunun eksilmesi gösteriliyor.
Ayrıca Türkiye-İsrail ilişkilerinin Filistin sorununa paralel olarak inişli-çıkışlı bir seyir izlemesi de bu süreci olumsuz etkileyen unsurlar arasında.
Bunlara ek olarak İsrail’in “terör örgütü” olarak gördüğü Hamas’ın Türkiye’de devam eden varlığının da Tel Aviv açısından sorun olmaya devam ettiği kaydediliyor.
İki ülke arasındaki normalleşmeye paralel olarak Hamas’ın bazı yöneticilerinin Türkiye’den ayrılmak durumunda kaldığı, kalanlarının da faaliyetlerinin sınırlandığı iddia edilmişti.
Ancak Hamas’ın hala Türkiye’de faal olduğu ve bunun İsrail açısından sorun yarattığı gündeme getirilen başlıklar arasında.
Bu başlıklarda sıkıntı nedeniyle daha az siyasi taahhüt gerektiren konuları ön plana çıkartmaya çalışan İsrail, böylece güven eksikliğini giderecek önlemlerin alınmasından yana.
Türkiye ile yenilenebilir enerji, su yönetimi, bilişim teknolojisi gibi alanları ön plana çıkarmak isteyen İsrail, siyasi süreçlerdeki sıkıntılara karşın artmaya devam eden ticaret hacmini büyütecek işbirliği projelerini de masaya taşımak istiyor.
Bu unsurlar ışığında, Çavuşoğlu-Lapid görüşmesinde verilecek mesajların, normalleşme sürecinin hem içeriği hem de hızı açısından önemli sonuçlar yaratacağı değerlendiriliyor.