Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan Merkez İdare Heyeti (MYK) toplantısı sonrası, gündeme ait açıklamalarda bulundu.
“HALA ART KAPIDAN DÖVİZ SATIYORLAR”
Öztrak, “Hesabını bilmeyen kasap, ne satır bırakır, ne de masat. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar döviz rezervini, kayınpeder ve damat hesapsız, kitapsız peşkeş çektiler. Hala art kapıdan döviz satmaya devam ediyorlar” kelamlarıyla AKP iktidarına yüklendi.
Faik Öztrak, “Bu yılın birinci dört ayında, hu formda satılan emanet dövizlerin fiyatı, 30 milyar dolara yaklaştı” dedi.
Dünyanın besin krizini konuştuğunu ve tedbir aldığını lakin iktidarın ne yaptığının muhakkak olmadığını söyleyen Öztrak, şu sözleri kullandı:
“İşin berbatı, Nisan’da tarımda yıllık üretici fiyatlarındaki artış yüzde 119. Yani burada da turpun büyüğü heybede… Bu yaz mutfaklarımız yangın yeri olacak. İşte bugün piyasa iştirakçilerinin, yılsonu enflasyon kestirimi açıklandı. Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon iddiası yüzde 43. Lakin piyasa yılsonunda yüzde 58 enflasyon bekliyor” diye konuşan Öztrak, “Görünen o ki, bu hükümet elinde milletimizi bekleyen daha çok sıkıntı günler var.”
Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan satırlar şu halde…
“Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen, Dünya Bayanlar Boks Şampiyonasında, 5 altın ve 2 bronz madalya ile ekibimiz dünya şampiyonu oldu. Anadolu Efes Basketbol kadromuz, Avrupa’nın en büyüğü olduğunu bir kere daha tescil etti. Dün de Vakıfbank bayan voleybol kadromuz, Avrupa şampiyonu oldu. Bizlere büyük memnunluk, Ve gurur yaşatan tüm atletlerimizi, Teknik heyetlerimizi, Ve yöneticilerini tebrik ediyor, muvaffakiyetlerinin devamını diliyoruz.”
MALTEPE’DEKİ MİLLETİN SESİ MİTİNGİ
“Hafta sonu İstanbul Maltepe’de, ‘Milletin Sesi’ mitingimizi, büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Maltepe’deki demokrasi meydanında, umut vardı. Gülen, aydınlık yüzler vardı. Hak, hukuk ve adalet davetleri vardı. Dostluk, kardeşlik ve özgürlük müzikleri vardı. Huzur ve rahmet hasreti vardı. Haramilerin saltanatına son verme iradesi vardı. Ve o meydanda, ortak geleceğimizi beraberce inşa etme azmi ve kararlılığı vardı. Maltepe’deki demokrasi meydanı, milletimizin saraydan ve beşli çetelerden, çok daha büyük olduğunu, tüm dünyaya, bir kere daha gösterdi. Demokrasimize zehirli dişlerini, kirli tırnaklarını geçirme niyet ve hevesinde olanlara, karşılık, Maltepe’deki demokrasi meydanından verildi.”
FAİK ÖZTRAK’TAN ERDOĞAN’A: BECEREMEDİ, KELAMINI TUTAMADI
“Son 20 yılda, milletimiz çok yoruldu. Toplumumuz bölünüp, parçalandı. Milletimizin umutları çalındı. Aşı, işi küçültüldü. Sofralarımızın rahmeti kaçtı. Türlü palavralarla, Cambaza bak stratejileriyle, milletimizin gerçek sıkıntılarının üstü kapatıldı. Ülkemizin gücü ve kaynakları heba edildi. Türkiye’de, 1923 yılından 2002’ye kadar, 57 hükümet iş başında kaldı. 79 yılda 57 Hükümet, 713 milyar dolar kaynak kullandı. Bu 713 milyar dolarla; Osmanlı’nın dış borçları ödendi. Üstüne; SÜMERBANK, TÜPRAŞ, TELEKOM, PETKİM, METAŞ, SİFAŞ, ÇESTAŞ, PETLAS kuruldu.
Ereğli Demir-Çelik, İskenderun Demir-Çelik, Çimento Fabrikaları, Gübre Fabrikaları, Şeker Fabrikaları, Limanlar, Keban, Atatürk, Karakaya Barajları, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri Ve daha kaç saymakla bitmeyecek eserler inşa edildi. Türkiye sıfırdan önemli bir sanayi alt yapısına kavuşturuldu. Geçmiş hükümetler 713 milyar dolar harcayarak, ülkeyi 1990’da dünyanın en büyük, 20 iktisadı ortasına soktu. Türkiye 1999’da da G-20 ligine davet edildi.”
“Erdoğan 2002’de iş başı yaptı. Trilyonlarca dolar vergi topladı. İçeriden, dışarıdan gırtlağa kadar borçlandı. Atadan, deden kalan ne varsa sattı, savdı. Kendinden evvelki 57 hükümetin kullandığı kaynağın, yaklaşık 4 katını harcadı. 2 trilyon 631 milyar doları bir hoş yedi, bitirdi. Erdoğan hükümetleri, kendinden evvelki 57 Hükümetten, 4 kat fazla kaynak kullandı, fakat ülkemizi 20 yılda birinci 20 iktisat liginden düşürdü. Ülkemiz artık 23. sırada…”
“Oysa Erdoğan milletimize, ülkeyi, ‘2023’de birinci 10 iktisat ortasına sokma’ kelamını vermişti. Beceremedi. Kelamını tutamadı. Ancak hala, Ülkeyi ‘vallahi de, billahi de birinci ona sokacağız’ diye, milletten oy istiyor. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Millet bunların ne yaptığını görüyor. Sebep oldukları felaketi yaşıyor. Milletimiz bunların notunu vermiş. ‘Geçti Bor’un pazarı, Sür eşeği Niğde’ye’ demeye hazırlanıyor, iktisat kıt kaynakları, en hakikat, en verimli, en tesirli halde kullanma işidir. Tıpkı hayat üzere, iktisatta de yapılan her tercih, alınan her karar, tıpkı vakitte bir şeylerden vazgeçiştir. Vazgeçtiğiniz şey, şeçtiğinizden daha pahalıysa, sonunda pişmanlık kaçınılmazdır.”
“İKİ HASTANE PARASINA BİR HASTANE YAPILDI”
“Erdoğan Hükümetleri milletten topladıkları kaynakları, atadan deden kalan varlıkları, hayırsız mirasyedi üzere har vurup, harman savurdu. Trilyonlarca dolar, Yanlışsız dürüst kullanılsaydı, ranta, betona ve israfa değil de, rarıma, endüstriye, üretime, katma pahalı işlere yönlendirilseydi, döviz kazandıracak, cari açığı kapatacak projelere harcansaydı, bugün Türkiye birinci 10 iktisat ortasına, rahat rahat girerdi. Ancak beceriksizlik, israf ve talanla birinci 20’den düşürdüler. Prestijden tasarruf olmaz diyerek, ülkenin kaynaklarını yandaşlara peşkeş çektiler. Bir liraya çıkarılacak işleri olmayacak paralara yaptılar. Bunu biz söylemiyoruz. Türkiye’nin değerli araştırma kuruluşlarından TEPAV söylüyor.
İşte örnek… Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak dedikleri, Kamu Özel İşbirliği formülüyle yapılan Bilkent Şehir Hastanesi… Klasik yolla 3 milyar 907 milyon liraya çıkabilecek bu hastane, bu metotla 6 milyar 776 milyon liraya çıkarıldı. İki hastane parasına bir hastane yapıldı. Pekala, ikinci hastaneyi kim yuttu? 40 haramiler yuttu…”
“GÜN GELİR YAPILANLARIN HESABI KESİNLİKLE SORULUR”
“Bugün Sıhhat Bakanlığı’nı bile buraya taşımışlar, kira ödüyorlar. Kaynaklar yandaşa gittiği için, bugün devlet kendi hastanelerini yapamıyor. Kars, Bingöl, Şırnak, Manisa-Salihli, Konya-Akşehir, Adana-Yüreğir, Aydın-Çine, İzmir-Selçuk, Ordu-Gölköy’de Hastane ihaleleri para yokluğundan birer birer iptal ediliyor.
İki hastane parasına, bir hastane yapanlar, doktorlarımıza de gerçek dürüst imkân sağlayamıyor. Deneyimli doktorlarımızı ülkemizden kaçırıyor. 2022’nin birinci 3 ayında 250 tabip yurt dışına gitmek için başvurmuş. Türk Tabipleri Birliği, “Önümüzdeki devir, Kaliteli tabip kıtlığı yaşayacağız” diye şimdiden uyarıyor. Duyan var mı? Ne gezer. Yetişmiş insan kaynağımızı yurt dışına kaçırarak, ülkenin esaslı kurumlarını dağıtarak, Memleketi fikren çölleştirerek, Milletimizi her gün biraz daha batırıyorlar.
Ancak ‘Miri malı, balık kılçığıdır. Yutulmaz.’ Gün gelir yapılanların hesabı kesinlikle sorulur. Trilyonlarca dolar kaynağı yiyip, tüketenler, atalarımızın bıraktığı yapıtları de satıp, savmakla kalmadı.”
GELİR GARANTİLİ PROJELERE REAKSİYON
“Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğine de, ipotek koymaya devam ediyorlar. Yeniden TEPAV’ın sayılarıyla söylüyorum. ‘Milletin kesesinden bir kuruş çıkmayacak’ diyerek ihale ettikleri, KÖİ Projeleri için, 2045 yılına kadar, yandaşlara dolarla, avroyla verdikleri, gelir garantilerinin toplamı; tam 153 milyar dolar.”
‘OSMANLI’ HATIRLATMASI
“Bunların iktisat bilmedikleri kesin de, tarih de bilmiyorlar. Osmanlı’nın çöküş devrinde icat ettiği, kâr garantili projeleri motamot kopya etmişler. İzmir-Aydın ortasındaki demir yolu 1866’da işletmeye açılmış. Osmanlı bu projede İngiliz şirkete, her yıl yatırdığı sermayenin yüzde 6’sı kadar, kâr garantisi vermiş. Tıpkı periyotta Rumeli Demiryolu da, kilometre başına kâr garantisi verilerek inşa ettirilmiş. Şirketin elde ettiği kâr, garanti edilenin altında kalıyorsa, ortadaki farkı Osmanlı devleti ödüyormuş.”
“Bunu biz demiyoruz. Açık Öğretim Fakültesi’nin ders kitapları diyor. Bu ders kitabından özetleyerek okuyorum:
‘Rumeli demir yolunu yapan yabancılar, Osmanlı devlet adamlarına verdikleri rüşvetler sayesinde, o denli imtiyazlar elde ettiler ki, Avrupa’nın sayılı zengini oldular.’ Kıssa tanıdık geldi mi? Bugün de sarayın beslemeleri, çeteleri, gelir garantili ihalelerle, Avrupa’nın sayılı zengini oldular. Artık İngiltere’de lüks mahalleleri kapatıyorlar.
Ulusal şairimiz Mehmet Akif’in dediği üzere: ‘Tarihi tekerrür diye tanım ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?’ Erdoğan gençlere uyduruk tarih anlatacağına, yüreği yetiyorsa Osmanlıyı çöküşe götüren, Bu kusurları anlatsın da görelim. Lakin anlatamaz. Anlatırsa tekrar ettiği kusurların hesabını veremez.
Dolar ve avroyla gelir garantisi verdiği, araç geçmeyen ‘hayalet otoyol ve köprülerin’, yolcusu olmayan ‘hayalet havalimanlarının’, nelerin karşılığı yaptırıldığını, millete izah edemez.”
“Hesabını bilmeyen kasap, ne satır bırakır, ne de masat. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar döviz rezervini, kayınpeder ve damat hesapsız, kitapsız peşkeş çektiler. Hala art kapıdan döviz satmaya devam ediyorlar. Bu yılın birinci dört ayında, Bu formda satılan emanet dövizlerin fiyatı, 30 milyar dolara yaklaştı.”
MERKEZ BANKASI REZERVLERİ
“13 Mayıs prestijiyle, Merkez Bankası’nın döviz kasasındaki açık, 52 milyar 199 milyon dolara ulaştı. Yalnızca döviz rezervlerini değil, Merkez Bankası’nın en değerli sermayesi olan, itimadı de bitirdiler. Yabancı bir haber ajansı, bir Merkez Bankası’nın, İngiltere Merkez Bankası nezdinde tuttuğu altınlarından, yüklü bir satışı yapmış olabileceğini yazdı. Hem içeride hem de dışarıda olağan kuşkulu olarak akıllara, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası geldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, İngiltere Merkez Bankası nezdinde tuttuğu, 4 milyar 638 milyon dolarlık altını olduğunu biliyoruz. Zarurî karşılık olarak bankalardan emanet alınan altınların da, 2 milyar 312 milyon dolarlık kısmı, tekrar İngiltere Merkez bankası nezdinde tutuluyor. Bu altın satan merkez bankası, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası mı? Merkez Bankasının altınları yerinde duruyor mu, durmuyor mu? Cuma günü bunları sorduk. Hükümetten hala tık yok. Merkez Bankası bilgileri açıklandığında, duruma bakacağız.
Hükümet olduğumuzda da, Merkez Bankası’nın tüm döviz ve altın hesaplarını, önemli bir incelemeden geçireceğiz. 128 milyar dolar başta olmak üzere, hesapsız, kitapsız satılan her sentin, her gram altının hesabını soracağız. Daima söylüyoruz; “Güven ruh üzeredir. Terk ettiği vücuda asla geri dönmez.” Bugün ülkeyi yönettiğini söyleyenlere inanç hiç kalmadı. Bu nedenle de ülkemizin kredi temerrüt risk primi, 728 puanla tarihi tepesine çıktı. Halbuki 4 yıl evvel bu vakitler, Erdoğan Şahsım rejimi şimdi işbaşı yapmamışken, birebir risk primi 290 idi. Türkiye’nin kredi risk primi 4 yılda iki buçuğa katlandı. Bunun bedelini de daha yüksek faiz olarak, hem devletin Hazinesi, hem de firmalar ödüyor. Faturası da her formda halkımıza çıkıyor.
Bu yılın birinci dört ayında bütçeden yapılan faiz ödemesi, Geçen yılın tıpkı devrine nazaran yüzde 54 artarak, 104 milyar liraya dayandı. Bütçede faiz harcamaları için ayrılan ödeneğin yüzde 43’ü, Daha dört ayda doldu. Ve turpun büyüğü de hala heybede…”
“BÖYLE BİR DURUMLA DAHA EVVEL HİÇ KARŞILAŞMADIK”
“Tarihimizde birinci defa, enflasyona ve dövize endeksli iç borçlanma kâğıtları nedeniyle, geçtiğimiz aydan itibaren iç borca ödenecek faizler, iç borcun kendisini aştı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın son varsayımlarına nazaran, önümüzdeki periyotta, ödenecek iç borcun anaparası 1,5 trilyon lira. Lakin iç borç için ödenecek faiz 2 trilyon lira. Bu türlü bir durumla daha evvel hiç karşılaşmadık.
Geçtiğimiz ağustos ayından bu yana, ödenecek faizlerdeki artış, 1 trilyon 354 milyon lira. Yalnızca Mayıs ayındaki artış ise 309 milyar lira. Sanayicimize verilmeyen teşvikler, Çiftimize ve esnafımıza verilmeyen takviyeler, emeklimize verilmeyen bayram ikramiyeleri, işçimize verilmeyen fiyat ve maaşlar, gençlerimize verilmeyen burslar, bir avuç faiz lobisinin ve Londra bankerlerinin cebine akıtılacak.
Pekala, faiz lobilerini abat, milletimizi de berbat eden kim? Bu kimin yapıtı? Elbette Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin… Lakin bu tablodan hala ders çıkarmıyorlar. Kur Muhafazalı Mevduat su kaynatmaya başlayınca, şapkadan ‘enflasyona endeksli kâğıt’ çıkarmaya hazırlanıyorlar. Bu ‘süper bonolar’ , 1994’de denendi. Sonuç hüsran oldu. Kur Muhafazalı Mevduatla, piyasanın kur riskini Hazine’nin üzerine taşıdılar. Artık de enflasyona endeksli kâğıtlarla, enflasyon yükünü Hazine’nin sırtına taşıyacaklar. Allah kullarına akıl dağıtırken, Bunlar sanki nereye saklandı? Sahiden merak ediyoruz.
“ŞAHSIM REJİMİNDE, LİYAKAT DEĞİL, SADAKAT GEÇER AKÇE”
“Sonuç: Yalnızca Mart ve Nisan ayında Hazine’nin sırtına binen yük, 16 milyar 256 milyon lira. Kur muhafazalı mevduata tatlandırıcı olsun diye, vazgeçtikleri 10 milyar liralık vergi alacağını saymıyorum bile. Ancak kur muhafazalı mevduatın taksimetresi, millet aleyhine son süratle çalışıyor. Türk Lirasındaki devalüasyonun hızlanmasıyla, bu ayın birinci 20 gününde oluşan ek kamu ziyanı; 20 milyar 200 milyon lira. Bu ek yükün büyük kısmı, hem bütçeden, hem de Merkez Bankası kasasından ödendi bile…
‘Hazine’ye en makûs senaryoda bile, tek kuruş yük gelmeyecek’ diyen Nebati Bakan, artık ne yapmayı düşünüyor? Dediği üzere, üzülmekle mi yetinecek? Olağan bir ülkede, bu kelamları söylemiş bir bakan, sebebi olduğu bu tablo karşısında, o koltukta bir dakika dahi kalamazdı. Ya istifa ederdi, ya da onu oraya atayan irade, onu misyondan azlederdi.
Ancak Erdoğan şahsım rejiminde, liyakat değil, sadakat geçer akçe… Saraya kim daha çok yağ çekiyorsa, o koltuğunu koruyor. Ve bu akılsızlıkların faturasını da, daima milletimiz ödüyor. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” dediler. Enflasyon artarken, tabela faizini Merkez Bankası’na zorla indirttiler. Enflasyon canavarını bile isteye hortlattılar. Üretici Enflasyonunda ülkemizi yüzde 122 ile dünya şampiyonu yaptılar. Tüketici Enflasyonunda ülkemizi yüzde 70 ile Dünyada birinci beşe soktular.
Kuzeyimizde savaşan Rusya ve Ukrayna, enflasyonun şampiyonlar liginde birinci beşe giren Türkiye. Ülkemizi, Sudan, Venezüella, Lübnan, Zimbabve’yle birebir kümeye düşürdüler. Dünyada besin enflasyonu yüzde 30; bizde yüzde 90… Tam 3 katı.”
AKP’YE BESİN KRİZİ REAKSİYONU
“Dünya besin krizini konuşuyor. Tedbir alıyor. Bizdeki hükümet ne yapıyor muhakkak değil. Ve işin berbatı, Nisan’da tarımda yıllık üretici fiyatlarındaki artış yüzde 119. Yani burada da turpun büyüğü heybede… Bu yaz mutfaklarımız yangın yeri olacak. İşte bugün piyasa iştirakçilerinin, yılsonu enflasyon kestirimi açıklandı. Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon varsayımı yüzde 43. Lakin piyasa yılsonunda yüzde 58 enflasyon bekliyor. Görünen o ki, Bu hükümet elinde milletimizi bekleyen daha çok sıkıntı günler var. Artık şurası açık ve nettir.
Milletin sesini duymayan, halini görmeyen, tarımın icat edildiği bu topraklarda, vatandaşlarımızı açlığa ve yokluğa mahkûm eden, insanlarımızın cebindeki parayı alıp, bir avuç yandaşın kasasına aktaran Erdoğan Şahsım Rejimi gitmedikçe, tencerelerimiz dolmayacak, mutfaktaki yangın dinmeyecektir.
Lakin ümitsizliğe yer yok. Zira bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi var. Onun deneyimli ve liyakatli takımları var. Biz enflasyon canavarını nasıl yeneceğimizi, çok uygun biliyoruz. Zira geçmişte de bu canavarı yenen takımlar bizde.”
“BU DAVETİMİZ TÜM MİLLETİMİZE”
“Genel Liderimizin Maltepe’deki davetini, bir defa daha tekrarlıyoruz: Akılcı bir iktisat idaresine inanıyorsanız, bize katılın. Silivri korkusu olmadan konuşmak istiyorsanız, bize katılın. Her alanda ve herkes için adalet istiyorsanız, bize katılın. Barış Akademisyenleri vazifelerine dönsün, Harp Okulu öğrencileri hür kalsın diyorsanız, bize katılın.”
“Çevreyi, kurdu, kuşu, ormanı önemsiyorsanız, bize katılın. Eğitim ve sıhhat için daha fazla bütçe ayrılsın istiyorsanız, bize katılın. Çocuklarınızı bu hoş ülkede tutmak istiyorsanız, bize katılın. 128 milyar doların hesabını sormak istiyorsanız, bize katılın. Ödediğiniz vergiler nerelere harcanıyor, öğrenmek istiyorsanız, bize katılın. İsraf haramdır, yolsuzluk haramdır, yandaş kayırmak haramdır diyorsanız, bize katılın.”
“Asgari fiyatlı açlık hududuna mahkûm olmasın diyorsanız, bize katılın. Aile Takviyeleri Sigortası olsun diyorsanız, bize katılın. “Komşusu açken, Tok yatan bizden değildir” diyorsanız, bize katılın. 3600 ek gösterge ve EYT sorunu çözülsün diyorsanız, bize katılın. Halkın alın teri beşli çetelere değil, millete harcansın diyorsanız, bize katılın. Bu ülkede barış istiyorsanız, huzur istiyorsanız, aş ve iş istiyorsanız, bize katılın.”
“Kamu idaresinde liyakat olsun, işi ehline verelim diyorsanız, bize katılın. Herkesin inancına, kimliğine, ömür usulüne hürmet duyulmasını istiyorsanız bize katılın. Süleyman Şah Türbesi vatan toprağına dönsün, Tank Palet Fabrikası Katar’ın elinden alınsın diyorsanız, bize katılın. Dirlikten, birlik doğar. Birlikten de kuvvet doğar. Gelin, Büyük, müreffeh, adil ve huzurlu Türkiye’ye, Beraberce omuz verelim. Bu davetimiz tüm milletimize…”