Nurel, Şule, Serap ve Zehra. Yalnızca bir günde erkekler tarafından öldürülen dört bayan… Ne birinciler, ne de son. Türkiye’de geçen beş ayda 100’ün üzerinde katledilen bayana her geçen gün yenileri eklenirken bu cinayetlerin son bulması için uğraş veren Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformunun kapatılmasına ait davanın duruşması 1 Haziran’da yapılacak. Platformun temsilcisi Gülsüm Kav, görülecek dava için yetkililere seslenerek, “Hukuktan yana olun” dedi.
– Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformu nasıl ortaya çıktı?
12 sene evvel Türkiye’yi derinden sarsan Münevver Karabulut cinayetinin magazinleştirilmesi ve ailenin büyük bir adaletsizlikle baş başa bırakılması bizleri çok rahatsız etti. Birebir vakitte toplumun değişmekte olduğunu, bayanların daha fazla hak arayabilecekleri bir ortamda yaşadıklarını fakat bayan dayanak sistemlerinin kâfi olmadığını ve buna paralel olarak da gelişmediğini tespit ederek, bayan cinayetlerini bayan gündemi olarak kabul edip sadece buna odaklanan bir gayret başlatmak istedik. Bayan kurumları, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve LGBTİQ+ örgütleriyle toplantılar düzenleyip 2010’da bir avuç bayanla, “Bu bayanlar öldürülüyor” diyerek hareketlere başladık.
– Platform 12 yılda neler yaptı?
Biz, Türkiye’de bayanların öldürüldüğü gerçeğini anlatmaya çalıştık.
Karabulut ailesine “Asla yalnız yürümeyeceksin” diyerek dava takiplerine başladık. Platform kurulduktan kısa bir müddet sonra Ayşe Paşalı öldürüldü. Toplumu derinden sarsan bu cinayet, müdafaa kanununun yetersizliğini ortaya çıkardı. Biz, bayanların yaşı, lisanı, dini, sosyoekonomik durumu fark etmeksizin tıpkı hakları kullanabilmesi için kamusal yaptırımların kural olduğunu savunduk. Bunun için de bayanların hayattayken korunmalarını sağlamak üzere kamu otoritesinin bayanların yanında yer alması gerektiğini söyledik. Kamusal kaynakların toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle dağılması için gayret verdik. 2012’da kabul edilen 6284 sayılı kanunun hazırlık sürecinde bakanlıkla faal çalıştık. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve şiddetten uzak bir hayat için İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatmaya çalıştık.
– Kimler için varız?
2016’da “Bu ülkede bayanların, gençlerin, çocukların düzgünlüğü için çalışan bir bakanlık yok, biz varız!” diyerek uğraş alanlarını genişlettik. Bayana yönelik her türlü şiddeti ve çocuk istismarını durdurmak; bayanların ve çocukların haklarını aramak için örgütlenme davetinde bulunduk.
– Kapatma için ne münasebet gösteriliyor?
Derneğimize, hukuksuz ve hiçbir desteği olmayan tezlerle “kanuna ve ahlaka alışılmamış faaliyet yürütmek” suçlaması ile fesih davası açıldı. Süreç, nafakasını ödemediği için cezaevine giren bir erkeğin hapishaneden çıkar çıkmaz bizi şikâyet etmesiyle başladı. Şikâyetçiler, İstanbul Sözleşmesi’ne ve 6284 sayılı Müdafaa Kanunu’na düşmanlık gösteren, bayan düşmanı erkekler ve biz onları tanıyoruz. Derneğe yönelik yapılan türlü şikâyet dilekçeleri mahkemece kuvvetli kabahat kuşkusu oluşturmuş. Kelam konusu dilekçeler derneğin “Kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mefhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı” üzere, somut hiçbir olguya dayanmayan yazılı müracaatlardan oluşuyor. Ayrıyeten belgede dernek yöneticilerimize yönelik, davaya dönüşmemiş, hata oluşmamış soruşturmalar dahil bir dizi kolluk kayıtları listelenmiş durumda.
GÜLSÜM KAV: DÜŞMANLIĞA YÜREK VERMEYİN!
“Yetkililer, ya hukuktan ve bayanın hayatından yana olacaklar ya da nafaka ödemeyen erkeklerin bayan düşmanlığına yürek verecekler. Davanın nereden yürüyeceği ve karara bağlanacağı 1 Haziran duruşmamıza herkesi bekliyoruz.”