Dr. Av. Muhammed Hardalaç
Tarih boyunca üzerinde yaşadığımız coğrafya pek çok medeniyete tanık olmuş ve farklı bölgelerde birçok kent kurulmuştur. Milliyet Arkeoloji’nin bu ayki kapak konusu olan Patara Antik Kenti de Akdeniz’in ev sahipliği yaptığı en eski medeniyetlerden, önce Lykia Birliği’nin, ardından da Roma İmparatorluğu Dönemi’nde kurulan Lykia Eyaleti’nin başkentliğini yapmıştır. Şüphesiz bulunduğu konum itibariyle en değerli liman kentlerinin Akdeniz kıyılarında olduğunu ve bugün kültürel miras olarak tarihlerini ve geçmişlerini koruduğunu söyleyebiliriz. Bu koruma sadece ulusal faaliyetler sonucu olmayıp uluslararası anlaşma ve iş birliğini de gerektirmiştir. Bu mirasa sahip çıkmak vatandaşlık ya da kültür bilincinin geliştirilmesinin dışında düzenlenen yasalar ile mümkündür. Patara nezdinde belirtmek isterim ki Akdeniz’in değerleri yarınlara da kalabilsin diye Barselona Sözleşmesi imzalanmıştır. Uluslararası girişimler sayesinde Akdeniz’in bu doğal halinin korunması amaçlanmış ve Barselona Sözleşmesi olarak bilinen Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi imzalanmıştır. 1975 yılında, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler ile (16 Akdeniz ülkesi) Avrupa Ekonomik Topluluğu tarafından Akdeniz Eylem Planı (AEP), 1976 yılında da Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesi) ve Protokolleri kabul edilmiştir.
Ekolojik değer
Türkiye Cumhuriyeti tarafından da kabul edilen Barselona Sözleşmesi ile iki protokol ve eklerinin uygun bulunduğuna ilişkin Bakanlar Kurulu kararı 1981 yılında Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Uluslararası düzeyde taraf olunan Barselona Sözleşmesi ve ek protokoller yanında Türkiye’de çevre konusunda ulusal düzeyde de hukuksal düzenlemeler yapılmış, 1983 yılında 2872 sayılı Çevre Kanunu ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kabul edilmiştir. Böylece ekolojik açıdan değer taşıyan doğal yapıların korunmasına yönelik yasal bir altyapı oluşturulmuştur.
Özel Çevre Koruma Bölgeleri
Barselona Sözleşmesi ve ek protokollerine uygun olarak yapılan ulusal çalışmalar neticesinde 1989 yılında 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Özel Çevre Koruma Kurumu (ÖÇKK) kurulmuştur. Günümüzde de uygulanması Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Türkiye’de bu kapsamda ilan edilmiş toplam 18 Özel Çevre Koruma Bölgeleri (ÖÇKB) bulunmaktadır. Bunlardan ikisi 2019 yılı içinde ilan edilmiştir. Hiç şüphesiz korunmaya değer yerlerden birisi de Patara’dır. Patara 1990 yılında ÖÇKB ilan edilmiştir. 2863 sayılı kanun günümüzde de eşsiz mirasın korunmasında temel kanunumuz olsa da ÖÇKB’nin belirlenebilmesi ve genel kuralların oluşturulması amacıyla “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” oluşturulmuştur.
Antalya ve Muğla sınırlarında
İdari anlamda Patara Özel Çevre Bölgesi’nin büyük bir kısmı Antalya-Kaş İlçesi, diğer kısmı ise Muğla sınırları içerisinde yer almaktadır. Bölge içerisinde yapılan arkeolojik araştırmalara göre, Lykia Uygarlığının en eski kentlerinden olan Patara M.Ö. 9. yüzyılda dönemin ana limanı durumunda olup tarih boyunca Kalkan Eren Dağı’nın batısında üçgen şekilli bir ova üzerinde kurulmuştur. Akdeniz’deki bu zengin tarihi yeniden hatırlamak ve bu değerli yerin önemi vurgulamak için 2020 yılı ülkemizde Patara yılı olarak kabul edilmiştir.