Uzun yolda geçen zamanı kayıp olarak görmeyenlerden misiniz? Yol boyunca tercih edilen mekânların, verilen molaların insanın üzerinde şüphesiz yatıştırıcı bir etkisi var. Zaten her tatil bir yol hikâyesiyle başlamıyor mu? Bayram sonrası İstanbul-Antalya yoluna da biz böyle çıkıyoruz; yollarda geçen zamanı tatil saymak için. 750 kilometre güneye gidiyoruz ve maalesef bu defa çekme karavanımız da yok. Bol kamyonlu Marmara trafiğini Pamukova’da noktaladıktan sonra Afyonkarahisar çıkışındaki popüler dinlenme tesislerini bir bir geçip daha sakin bir rotaya giriyoruz. Nefes alınabilir yer arayışına başlayınca da Manyas Gölü gibi bir kuş cennetinin patikasına çıkıyor yolumuz. Daha önce önünden defalarca geçsek de bu göle hiç uğrayamamıştık.
Keçiborlu’ya doğru ilerlerken kıyısında yerimizi aldığımız masalsı gölün adı Karakuyu… Ancak ismi mutasyona uğramış. Köyden dolayı Eldere deniyor, Karakuyu Sazlığı ya da Karakuyu Göleti de. Eldere Gölü’nü sevdik, öyle demeyi tercih ediyoruz…
Burdur, Acıgöl, Eğirdir ve Işıklı göllerinin tam ortasındaki Eldere; dört şehrin, onlarca da köyün suyunu kullandığı verimli bir kaynağa dönüşmüş. Denizli ve Aydın’ı sulayıp Ege’ye dökülen Büyük Menderes Nehri de bu noktadan doğuyor.
Sulama amaçlı 7 ayrı gölete de komşu Eldere için ‘turistik açıdan en dikkat çekeni’ deniyor. Gölün kıyısındayken neden böyle söylenmiş, anlıyorsunuz. İstanbul’u 5 saat geride bırakmışken yemek molasını gölün estetiğine uyum sağlayan salaş bir balık lokantasında veriyoruz. Fiyatlar ‘suüstü’ restoranlarına göre fazlasıyla makul… Menüde ağırlıklı balık ve ızgara köfte var. Kiremitte alabalık 60 lira, mezeler 10 ile 30 lira arasında. Üç kişilik aile bir ziyafetle masadan 250 liralık hesapla kalkabiliyor.
Herkesin uzattığı molada en dikkatimizi çeken şey kuşların çeşitliliği. Uzmanlara göre Eldere Gölü’nde tam 173 kuş türü mevcut.
Dikkuyruk, küçük balaban, saz delicesi, yalıçapkını, ördek ve turna bunlardan sadece birkaçı… Sukuşlarını ihtiyatlı iyimserlikle izliyoruz. Çünkü aralarında nesli tükenmekte olanlar var.
Yabankazları
Kuş gözlem kulesi var
Bu tatlı su gölü, göç yolları üzerinde olduğu için leylek, balıkçıl, söğüt bülbülü ve flamingolara ev sahipliği yapıyor. Söğüt ve Karakuş Dağları’nın yamaçlarında başlayan kuş trafiği daha güneydeki Keçiborlu’ya doğru akıyor. Mevsimi gelince kuş gözlem kulesinden bu canlı trafiği takip etmek mümkün…
Tatilciler soluğu ördeklerin yanında alırken bazı gruplar patika üzerinden gölün ahşap teknelerini görüntülüyor. Uzun yol gezginlerinin fotoğrafladığı gölde hasırotları, kamışlar, sazlıklar ve nilüferler karelere renk katıyor. Karakoç Yaylası’nın hızla döndürdüğü rüzgâr türbinlerini izlerken yaban hayatın neden bu denli büyüleyici olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Bölgede karavan kamp alanı yok ancak birkaç saat geçirilecekse karavanınızı göl kıyısında park edebileceğiniz yerler var. Daha önceki bir seyahatimde Sivas’ın Hafik Gölü’nde tanık olduğum büyüleyici sessizliği burada da yaşayıp Antalya yoluna çıkıyoruz. Şimdi ne gam var ne yol stresi…
En büyük derdi sulama
Eldere 1. Dereceden Doğal Sit Alanı statüsüne sahip. Bu koruma kalkanı, köy dışı yerleşimin önüne geçmiş.
Kaynak sularının fazlalığı nedeniyle kışın donmayan göl, kuşları kendine çektiği için çevresinde avlanmaya müsaade edilmiyor. 300 metrelik koruma şeridi avcıları bölgeden uzaklaştırıyor.
Ancak çevre köylerin tarım için gölden su çekmesinin önüne tamamen geçilebilmiş değil.
Valilik, orman müdürlükleri, bölge üniversiteleri, DSİ, doğa dernekleri ve kuş gözlem toplulukları alanı takibe almış durumda.
Nasıl gidilir?
Eldere (Karakuyu) Gölü, Afyonkarahisar’la Isparta arasında, Afyon merkeze 114 kilometre, Antalya’ya da 180 kilometre mesafede. Sandıklı-Keçiborlu (D-650) karayolunu tercih ederseniz, hem Eldere hem de Kuyucak’taki lavanta tarlalarının içinde güzel bir gün geçirebilirsiniz. “Eğirdir Gölü’nü de görsek mi” diyenlerin de doğuya doğru 1 saat ilerlemesi gerek.