HDP Eş Genel Lideri Pervin Buldan, HDP’nin 4’üncü Olağan Bayan Konferansı’nda konuştu.
“Biz bayanlar geçmişten bu yana devraldığımız gayret mirasımız ile kararlı ve cesaretli bir formda uğraşımızı yükseltmeye devam edeceğiz ve yürüttüğümüz gayret daha da görkemli ve daha da direniş içerisinde olacak” diyen Buldan, “Biz büyük kazanacağız, bayanlar büyük kazanacak. Hiç kimsenin bundan tasası ve kuşkusu olmasın sevgili kadınlar” tabirlerini kullandı.
Buldan konuşmasında şunları söyledi:
“AKP-MHP erkek iştirakinin çoklu krizi ile yönetmeye çalıştığı şu karanlık ülke ortamında tarih ilerlemeden yana değil, daima bir gerilemeden yana işlemektedir. İktisattaki eşitsizlik, cinsiyet eşitsizliği, şiddet ve hata oranlarındaki artış, yoksulluk ve açlık giderek derinleşmektedir. Tekçi erkek sistemleri ile mafya, yolsuzluk, soygun ve yağma sistemleri ile hukuku ve demokrasiyi büsbütün yürürlükten kaldırdıkları, baskı, zulüm ve dikta rejimleri ile ortaya koydukları krizleri sonu gelmez bir biçimde derinleşmektedir. İktidarda kaldıkları her gün hatta her saat yoksullaşan bir ülke var artık. Ekonomik bir büyümeden bahsetmektedir onlar ekonomik olarak büyüyoruz diyor ama gerçekte olan bütün rezervlerin tüketilmiş olmasıdır. Cari açığın devasa bir halde büyümüş olmasıdır. AKP-MHP erkek paydaşlığı bayanları ve bir bütün olarak toplumu bir sömürü alanı olarak görmektedir. Cinsiyet eşitsizliğini her alanda olduğu üzere iktisatta de derinleştirdiler. Bugün itibariyle her iki bayandan biri işsizdir ve çalışan bayanlar ise ucuz işgücü ve garantisiz işgücü olarak iktisada dahil olabilmektedir. Bayanların hissesine düşen ekonomik büyüme değil, ekonomik olarak tüketme ve bağımlı bırakma siyasetidir.
Biz bayanlar da bu son derece politik erkek sömürüsüne karşı diyoruz ki; emeğimizi sömürmenize de, ömrümüzü ve geleceğimizi teslim almanıza da asla müsaade vermeyeceğiz. Hakkımız olanı bu ülkenin asli sahipleri olarak, alıncaya kadar uğraş edeceğiz.
‘ELLERİNDE PALAVRADAN DİĞER BİR ŞEY KALMADI’
Her gün artırım üstüne artırım yapıldığı, doların büyümekte TL’nin küçülmekte hudut tanımadığı bir ortamda elde satacak bir şey kalmayınca yabancılara bol bol emlak ve yurttaşlık satıyorlar. Buradan gelir elde etmeye medet bağlamış bir hükümetin demokratik olarak büyüyoruz demek ya da ekonomik olarak büyüyoruz demesi ellerinde palavralarından diğer bir şeyin kalmadığını çok açık bir göstergesidir.
‘HÜKÜMET BAYANA KARŞI KABAHATLERİN FAİLLİĞİNİ YAPIYOR’
Tekrar bayana yönelik şiddette her gün en az üç bayanın katledildiği, kuşkulu bayan ölümlerinin arttığı bu karanlık tabloyu unutturmaya çalıştıklarını da biliyor ve görüyoruz. Bayana yönelik erkek şiddeti her gün tırmanırken uygulanan cezasızlık siyasetleri ve bayanlara karşı şahsen bu tekçi erkek iktidar tarafından yöneltilen ataklarla mevcut tablo korunmaya çalışılmaktadır. Hatta bayana yönelik hatalar teşvik edilmektedir. Hükümet bu cürümlerin bizatihi failliğini yapmaktan da geri durmamaktadır. İstanbul mukavelesi bu emelle fesih edildi bayanlar bunun farkındadır.
‘HDP ŞAHSINDA TÜM BAYAN SİYASETİ GAYE ALINIYOR’
Bayanların kendi öz uğraşları ile elde ettikleri yasal haklar bu emelle iktidar tarafından tartışma konusu yapılmıştır. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet unsurumuz kabahat sayılmaya çalışılmaktadır. Bunun için bayan belediyeciliğimiz amaç alındı, bütün bayan kurumlarımızın kapısına kilit vuruldu. Açıkça HDP şahsında tüm bayan siyaseti ve uğraşı amaç alınmaktadır. Erkek failler cezasızlık siyaseti ile korunurken öbür taraftan Kürt bayanlara yönelik olarak organize bir biçimde resmi ellerden taarruzlar sürmektedir. Her gün bunların bir yenisi gün yüzüne çıkmaktadır.
‘İŞLENEN HER HATANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ’
Kürt bayanlara yönelik olarak özel olarak gerçekleştirilen kabahatlere yalnızca geçtiğimiz bir hafta içerisinde iki kabahat daha eklenmiştir. Elâzığ’da bir korucu başı yıllardır istismar ettiği bir bayanı katlederken Şırnak Silopi’de yeniden özel hareket ocakları vilayet lideri tıpkı formda yıllarca istismar ettiği bayanı vahşice katletmiştir. Elbette bu ve tıpkı eller tarafından Kürt bayanlara karşı geçekleştirilen cürümlerin bir tesadüf olmadığını epey organize ve şuurlu bir siyaset olduğunu biliyoruz. Ve bu kirli politikayı reddediyoruz. Yasalar önünde bayanlara yönelik olarak işlenen her cürmün takipçisi olacağız ve cezasız kalmasına asla müsaade vermeyeceğiz.
‘KADINLARIN TÜM HAKLARINI SONUNA KADAR SAHİPLENECEĞİZ’
Bayan Meclisi Sözcümüz Sayın Ayşe Acar Başaran’a şahsen kolluk vazifelisi tarafından yöneltilen açık vefat tehdidine göz yummayacağız. Kürtçe müzik söylediği için konseri yasaklanan Aynur Doğan’a ve Kürt sanatına yöneltilen baskılara asla müsaade vermedik bundan sonra da vermeyeceğiz. Bayan örgütlerine yöneltilen baskı ve kapatma teşebbüslerine yol vermeyeceğiz. Cezaevlerinde her türlü hak ihlaline ve azaba maruz bırakılan bayanların sesi ve savunucusu olmaya devam edeceğiz. Yıllardır biz yaptık oldu mantığı ile hareket eden tekçi iktidarın İstanbul kontratında olduğu üzere ben yaptım, oldu-bitti demesiyle oldurmayacağız. Bayanların tüm haklarını sonuna kadar sahipleneceğiz ve tüm haklarımızı elde edinceye kadar da uğraş etmeye devam edeceğiz.
‘KAFTANCIOĞLU’NA VERİLEN MAHPUS CEZASINI BAYANLAR OLARAK ASLA KABUL ETMİYORUZ’
Son olarak Sayın Kaftancıoğlu’na verilen mahpus cezasını bayanlar olarak asla kabul etmediğimizi ve bayan siyasetine dönük bir akın olarak gördüğümüzü söz etmek isterim.
Ama altını kıymetle çizmek isterim ki; bu hukuksuzluk bayan siyasetine karşı geliştirilen taarruzların en son halkasından biridir. Herkesçe güzel bilinmelidir ki toplumun geniş kesitleri tarafınca sessiz kalınan her hata, her atak, her hukuksuzluk adres skalasını genişleterek işlenmeye devem etmektedir, sessiz kalındığı surece işlenmeye de devam edecektir. Kürde yapılan haksızlık ve baskı bu ülkede yaşayan ve demokrasi sıkıntısı olan hiçbir kesiti ıskalamaz. Bayana yönelen şiddet bu ülkede yaşayan hiçbir bireyin güvenliğini ıskalamaz.
Öteki olarak kabul edilmiş kimliklere yöneltilmiş; asimilasyon ve baskı siyasetleri hiçbir bölümün inanç özgürlüğünü, kimliğini ve kültürünü yaşatma hakkını ıskalamaz.
‘MUHALEFET ORTAK VE GÜÇLÜ BİR TAVIR ALSAYDI…’
Her zulüm siyaseti eninde sonunda toplumun tamamını mağdur etmeye muktedirdir. Hukuk dışı bir halde gerçekleştirilen; Kürt ve bayan siyasetine darbe operasyonu niteliğindeki KCK operasyonlarına, 4 Kasım darbesine, Kayyum darbelerine, muhalefetin tüm bölümleri tarafından ortak ve güçlü bir tavır alınmış olunabilseydi bugün bu kademeye gelinmiş olmayacaktı. Cezaevleri tutuklanan ve vazifelerinden alınan eş liderlerimiz, milletvekillerimiz ve siyasetçilerimiz ile doldurulurken bizlerle birlikte net bir karşı hal sergilenmiş olunsaydı bugün bu hukuksuzluk tablosu yaşanmayacaktı. Bugün kentlerimizde halkın seçtikleri değil, AKP’nin gaspla atadığı kayyımlar belediye başkanlığı koltuklarında oturuyorsa bunun varacağı nokta; halkın değil, gaspçı kayyımların iktidarlaşması olacaktır. Kürdün iradesine, bayan iradesine kayyım atayan zihniyet ülkenin iradesine de kayyım atamaktan geri durmayacaktır. Kentlerimizin belediyeleri şuan; kadayıf yatırımcısı, şatafat yatırımcısı, soyguncu kayyumların gaspı altındadır.
‘YA DAİMA BİRLİKTE KAZANACAĞIZ, YA DA DAİMA BİRLİKTE KAYBEDECEĞİZ’
İşte tam da bu nedenlerle, deneyimle de sabit olduğu üzere muhalefetin tüm kesitlerine ve tüm demokrasi güçlerine buradan davette bulunmak istiyorum. Bahadır bir demokratik duruş, bu duruşun gereklerini korkusuzca, hamasetle savunmak tüm muhalefetin olmazsa olmaz sorumluluğudur, misyonudur. Geride bıraktığımız yüzyıl tekçilikle, cinsiyetçilikle, ayrımcılıkla geçti. Ret ve inkâr siyasetleri ile geçen yüzyılın bedelleri bu ülke için çok ağır oldu. Şu an içerisinde bulunduğumuz çöküş periyodu yanlışlarla geçirilmiş bir yüzyılın sonucudur. Tıpkı yanılgılarla bir yüzyılı daha bu ülkeye, halklarımıza kaybettirmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu manada tarihî sorumluluklarımız hayli hayati kıymettedir. Ya daima birlikte kazanacağız, ya da daima birlikte kaybedeceğiz. Elbette çabamızla direnişimizle daima birlikte kazanmak için yolumuza devam edeceğiz.
‘BİR AVUÇ SOYGUNCU ERKEK SİSTEMİ DEĞİL, BAYANLAR KAZANSIN’
Biz bayanlar diyoruz ki; bir avuç soyguncu erkek tertibi değil, bayanlar kazansın, halklar kazansın, bu ülke kazansın. Biz bayanlar her bölümden bir ortaya gelen bayanlar olarak ortak çabanın değerinin farkındayız. Bu farkındalıkla, farklılıklarımızla birlikte; eşitlik için, adalet için, demokrasi için ortak bir uğraşta buluşma vaktidir.
Bayanlar olarak emek çabasının, ekoloji çabasının, eşitlik ve adalet gayretinin en ön saflarında yer aldık. 25 Kasım’da, 8 Mart’ta, Newroz’da, 1 Mayıs’ta en coşkulu halde alanları doldurduk. İrademizi ortaya koyduk. Ve bundan sonra da tüm farklılıklarıyla âmâsız ve şartsız bir biçimde muhalefetin tüm bölümlerini demokrasi, eşitlik ve adalet için ortak ve bahadır bir çabada, demokrasi ittifakında buluşturmalı; birlikte başarmalı, birlikte kazanmalıyız.
Bayansız bir siyaset için bizlere saldıranlar çok uygun bilmelidirler ki bayansız bir demokratik siyaset mümkün değildir. Demokratik siyasetin ön şartı eşit temsiliyet, bayanın siyasete eşit iştiraki ve eşit kelam kurmasıdır. Eşit ve adil bir siyaset alanı bunu gerektirir. İşte bu nedenle bizler Halkların Demokratik Partisi olarak siyasette bayanlara alan açma, bu alanda güçlü bir biçimde yer alma ve siyasete istikamet verme savı ve pratikleri ile öncülük ettik. Başardık ve ileriki gayelerimiz için de başarmaya kararlıyız. Önümüze çıkartılan çokça pürüzler var, bunun farkındayız. Ama bu maniler bizim pürüzlerimiz değil ve hiçbirini tanımıyoruz. Bu pürüzlerin tamamı ile sonuna kadar uğraş etmek üzere yolumuza devam ediyoruz.
Demokratik siyaset alanını genişletiyor, kelamı engellenen, hakkı gasp edilen her bölümün ve hatta bireyin HDP ile siyasete iştirakini hedefliyor ve örgütsel yapımızla bunun imkanlarını sağlıyoruz. Bu gayeyle 3 Temmuz’da gerçekleştireceğimiz büyük kongremiz öncesinde 7 bölgede gerçekleştirdiğimiz örgütsel konferanslarımızda kendi iç tartışmalarımızı yaparak çabamızı daha güçlü bir yapıya kavuşturmayı amaçladık. Her karma konferans öncesi özgün bayan konferanslarımızı gerçekleştirdik. AKP-MHP iştirakinin her türlü engellemesine karşın konferanslarımız epeyce güçlü ve verimli geçti. Gerçekleştirdiğimiz konferanslarımız yeni gayret çizgimizin yol göstericisi olmuştur. Daha faal çaba prosedürleri ve gayretimizin yükseltilmesi noktasında tartışmalarımızı yürüttük.
Bayana yönelik şiddet karşısında kesintisiz bir halde uğraş etmeye devam edeceğiz. Tüm bileşenlerimiz ile daha güçlü bir örgütsellik içerisinde çalışmalarımızı yürüteceğiz. Bayanlara ve kazanımlarımıza yöneltilen ataklara karşı topyekûn bir gayret içerisinde olacağız. İmralı’dan başlatılarak tüm ülke üzerinde hâkim kılınmaya çalışılan tecridi kırıncaya kadar durmaksızın uğraş edeceğiz. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kabul etmediğimizi her yerde söz edeceğiz.
Adalet nöbetindeki tutsak yakınları ile, hak ve eşitlik arayışındaki bayanlar ile, savaşa karşı barış nöbetinde olan anneler ile, emek ve ekoloji uğraşı yürüten bayanlar ile her daim birlikte ve çok güçlü bir halde tekçi ve militarist iktidara karşı, savaş siyasetlerine karşı gayret edeceğiz. Bilhassa tüm Kürtleri amaç alan savaşlara ve inkâra karşı barış çabasını güçlendirmeye devam edeceğiz. Demokrasi ittifakına bayanlar olarak öncülük etmeye ve üçüncü yol siyasetimizle kazanmaya kararlıyız.
‘HDP’Yİ SAHİPLENME ZAMANIDIR’
Bu ülkenin HDP’ye gereksinimi var. HDP ile birlikte demokratik bayan siyasetinin öncülüğüne gereksinimi var. Toplumun tüm ezilen kesitlerinin kelamını söyleyen çabasını yürüten HDP fikriyatına gereksinimi var. Başta Kürt sorunu olmak üzere çoklu krizlere karşı, ayrımcılığa ve kaosa karşı, tahlil iradesini ve gücünü bünyesinde taşıyan ve ortaya koyan HDP’ye gereksinimi var. Bu nedenle tüm bayanlar olarak yılların emeğiyle büyüttüğümüz, bayan uğraşını yükseltmek üzerine konseyi bir fikriyat olan HDP’yi sahiplenme vaktidir. HDP’yi büyütme vaktidir diyorum. Özgürlükte ısrarlı, uğraşta kararlıyız. Hepinizi en içten hürmet ve sevgilerimle selamlıyorum. Yolumuz açık olsun, jin jiyan azadî.” (HABER MERKEZİ)