İktidarın ziraî faaliyetlerde tercihini endüstricilerden yana yaptığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Lideri Baki Remzi Suiçmez, “Yemin yüzde 130 oranında arttığı ortamda bizi et ve süt eserlerinde daha kıymetli bir dönem bekliyor” dedi.
Ulusal Süt Kurulu, çiğ süt litre fiyatını 7,5 TL olarak açıkladı. Tarım ve Orman Bakanlığı ise, üreticilere 3 ay boyunca verilen 1 TL’lik dayanak primini 20 kuruşa düşürdü.
Üreticiye verilen primin düşürülmesine ait Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Kutlu’ya değerlendirmelerde bulunan ZMO Lideri Suiçmez, iktidarın siyasetleri sonucunda halkın hayvansal eserleri kıymetli tüketmeye devam edeceğini söyledi. Suiçmez, tahlilin ise çiftçiye verilecek takviyeler ve çiftçinin tarımda kalmasını sağlamak olduğunun altını çizdi.
Üreticinin üretmeye devam etmesi için kar elde etmesi gerektiğini belirten Suiçmez, öbür ülkelerde çiftçiler için süt-yem paritesinin 1 litre sütle 1,5 kilo yem alınması üzerine kurulduğunu, fakat Türkiye’de bu paritenin 1 litre sütle 1,3 kilo yem alımı olarak kurulduğunu söyledi. Suiçmez, “Yem fiyatlarındaki artışla 1 litre sütle 1 kilodan daha az yem alınmaya başlandı. Bu düşme nedeniyle süt hayvanları kısma gitti. Süt hayvanlarının kısma gitmesi ülkemizde et boyutunda da meselelerin artarak derinleşmesine neden olacak. Mayıs ayında yemin kilo fiyatı 8 TL’nin üzerindeyse Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği 1 litre sütle 1,3 kilo yem paritesiyle çiğ süt referans fiyatının 8,3 TL’den az olmaması ve teşvik priminin azaltılmaması gerekir” dedi.
‘SÜT HAYVANLARI KISMA GİDİYOR’
Yeni çiğ süt referans fiyatının açıklanmamasının üreticinin piyasadan çekilmesine neden olacağını lisana getiren Suiçmez, “Bu durum uzun vadede yurt dışından çok daha değerliye süt almamızı gündeme getirecek. Süt yemi yüzde 122, besi yemi yüzde 130 oranında artmışken, böylesi bir ortamda gerçek maliyetler üzerinde üreticiye 8,3 referans fiyatı açıklamayıp teşvik primini 1 TL’ye çıkarmazsak bizi et ve süt eserlerinde daha değerli bir dönem bekliyor” sözlerini kullandı. Raflarda artan süt ve süt eserleri fiyatlarının yürütülen yanlış siyasetler sonucunda oluştuğunu belirten Suiçmez, “Bizim süt problemimizi ot-et-süt denkleminde tekrar kıymetlendirmemiz gerekiyor. Meralarımızı koruyup, doğal hayvancılığına devam etmemiz, yem bitkilerinin ekim alanlarını artırarak yemde dışa bağımlılığımızı azaltmamız gerekir” diye konuştu.
Üreticinin süt hayvanlarını kısma gönderdiğini belirten Suiçmez, bu durumun önümüzdeki günlerde ette yüksek fiyatlara neden olacağını söyledi. Suiçmez, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bilgilerini hatırlatarak, “2022 Mart ayında kırmızı et üretimi yüzde 23,9 arttı lakin çiğ süt üretimi yüzde 14 azaldı. Bu itiraftır, içme sütünün azalması inkâr edilse de süt hayvanlarının bölüme gitmesi, hasebiyle et ölçülerini artması halde okunması gerekir. Anaç hayvanlarının kesite gitmesiyle Türkiye’deki fakirlerin hayvansal besinleri değerliye tüketmeye devam edecek” dedi.
‘POLİTİKA DEĞİŞMELİ’
Suiçmez, tarımdaki kıymetli besin sorunun tahlilinin üretim siyasetlerinin değişmesi olduğunu vurguladı. Suiçmez, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üreticiye sahip çıkması gerekiyor. Bakanlık, Ulusal Süt Konseyi’nin aldığı kararlara yönelik gerekli müdahaleleri de evvelce açıklamalı ya da sonradan teşvikleri açıklamalı. Teşvik fiyatlarının indirilmesi bakanlığın tercihini sanayiciden yana yaptığını gösterir” diye konuştu. Bakanlığın açtığı Tarım Kredi Marketleri’ni pahalandıran Suiçmez, besin krizinin şekilsel mağazalarla çözülmeyeceğini söz etti. Suiçmez, “Burada tahlil; demokratik, özerk, güçlü üreticilerin kurduğu kooperatiflerle, kendi ürettiklerini işlemesi, demokratik güçlü tüketici kooperatifleriyle besin tedarik zincirinin kısaltılması, hasebiyle üreticinin eserinden para kazandığı tüketicinin ise daha sağlıklı ucuz besine erişebildiği sistemler kurmaktır. Sorun maalesef bakanlığın, Et ve Süt Kurumu’nun şekilsel mağazalarıyla, şekilsel mağaza baskınlarıyla çözülmez” tabirlerini kullandı.
Tarım alanın özelleştirilmesiyle birlikte hem üreticinin hem tüketicinin kaybettiğini belirten Suiçmez, “Geçmişteki, Et Balık Kurumu ve Süt Enstitüsü kapatılmasaydı, üretimdeki yapıyı çiftçilerle düzenleyip tüketiciye daha uygun fiyat sağlayabilirdi. Piyasanın büsbütün özel dala bırakıldığı bir ortamda hem tüketici hem üretici kaybediyor. Yem fabrikaları kapatılmasaydı biz bugün yemde dışarıya bağlı hale gelmeyecektik. Bizim ziraî kitleri tekrar kurma, piyasanın insafına bırakmayan üreticiyi tüketiciyi koruyan siyasetlere dönmeniz gerekir” diye belirtti. (HABER MERKEZİ)