Düşman askerlerle aynı odada yaşamak! ‘Sizin yüzünüzden artık hiçbir şeyimiz yok…’

Ukrayna’daki savaş, ülkede kalan vatandaşları derinden etkilemeye devam ediyor. Horbones ailesinin yaşadıkları ise biraz daha farklı. Mykyta Horbones, savaştan önce içerik yöneticisi olarak çalıştığı bölgesel başkent Chernihiv’den daha güvenli olacağına inanarak annesi Iryna ve babası Serhiy’i de alıp Lukashivka’ya gelmişti. Bunu yaparken düşman askerlerle birlikte yaşamak zorunda bırakacağından habersizdi.

Kuzey Ukrayna’daki Lukashivka köyü, Chernihiv kentinin kuşatmasının bir parçası olarak Mart ayında Rus güçleri tarafından ele geçirildi.

Askerler, köyde yaşayan herkesin telefonlarına el koydu ve kimliklerini kontrol etmek için halkı bir garajın önünde sıraya dizdi. O sırada 25 yaşındaki Mykyta vurulacaklarından korkuyordu. Askerler köylülerin ordudan olmadığını doğrulayana kadar onları sırada bekletti. Ancak köylülerin köyden ayrılmaları yasaklandı ve bunu denerken yakalananların vurulacağı konusunda sert uyarılar yapıldı.

KİLERDE SEBZELER DEĞİL ASKERLER VARDI

Rus birliklerinin köye girmesinden günler sonra, bir patlama ve ardından çıkan bir yangın Horbones ailesinin evini yok etti ve onları komşularına sığınmaya zorladı. Ancak kısa süre sonra evlerinin yıkıntılarına geri dönmeye ve hayatta kalan tek odada kalmaya karar verdiler. O oda bir kilerdi.

Pancar ve patates depoladıkları yere inen kapıyı açtıklarında aile, beş Rus askerinin orada olduğunu gördü. Düşman askerler onları içeri davet etti ve girmekten başka şansları da yoktu. Çünkü aile hem silahsız ve hem de korku içindeydi. Aile, yaklaşık üç hafta boyunca, sadece 200 metrekarelik bir alanda beş düşman askerle birlikte yaşamak zorunda kaldı. En küçüğü 36 yaşında olan askerler sırayla nöbet tutuyor, kurşun geçirmez yelek giyerek uyuyor ve silahlarını ellerinden bırakmıyorlardı.

Lukashivka’nın başka yerlerinde yaşayanlar, Rus askerlerinin kendilerini tehdit ettiğini ve evlerini yağmaladığını söylüyordu. Hatta yakınlardaki diğer köylerde, Ukrayna kuvvetlerine yardım ettiğinden şüphelenilen erkekler, Rus kuvvetleri tarafından infaz ediliyordu. Aile, tüm bunları bildiğinden kilerde oldukça huzursuz bir şekilde yaşıyordu.

‘ONLARDAN NEFRET ETTİĞİMİZİ ANLADILAR’

Düşman askerlerle geçen bu üç haftalık süreç Ukraynalı aileyi hayatlarını ve ülkelerini harap eden bir ordunun üyeleriyle rahatsız edici bir yakınlaşmaya zorladı. Horbones ailesi hayatta kalabilmek için düşmanlarıyla iyi ilişkiler içinde olmak zorundaydı.

“Başka seçenek yoktu” dedi Mykyta. “Medeni olmaya çalıştık ama sanırım onlardan nefret ettiğimizi anladılar.”

Mykyta Horbones

‘PUTİN HER ŞEYİ YENİDEN İNŞA EDECEK’

Aile, kahvaltıdan sonra Rus askerlerinin genellikle dışarı çıktığını ve günün ilerleyen saatlerinde Ukrayna güçlerinden yağmaladıklarını iddia ettikleri silah ve mühimmatla geri döndüklerini söyledi. Askerler, aileye kendilerini kurtarmak için geldiklerini söylerken Putin’den de sanki bir tanrıymış gibi bahsediyordu.

Küçük ve güzel köyleri sürekli bombardıman altındaydı. 

Askerler onlara “Putin her şeyi yeniden inşa edecek” diyordu. Aileye, Rusya veya Beyaz Rusya’ya tahliye edilecekleri, bir iş ve bir daire verilecekleri konusunda güvence verdiler.

Askerler aynı zamanda aileyi anlattıkları hikayelerle de korkutmayı başarıyordu. Komutanlarının bir deli olduğunu ve Sovyetler Birliği rozeti olan yağmalanmış bir motosikletle Lukashivka’yı dolaştığını söylüyorlardı. Hatta bir keresinde Ukraynalı bir adamı kendi içeceğinden içmeye zorladığını ve onu bir mayın tarlasında yürümekle tehdit ettiğini söylediler.

“Daha da kötüsü olabilirdi” dedi askerlerden biri. “En azından köyünüz daha kötü komutanların yer aldığı birliklerin elinde değil”

‘DÜŞMAN ASKERDEN ÖĞRENDİKLERİMİ ORDUYA İLETECEĞİM’

Bir gün askerler, Mykyta’dan yollarını bulma konusunda yardım istediler. “Kiev ne tarafta?” diye sordu içlerinden biri kilerin duvarına yerel köylerin bir haritasını çizerek. Mykyta, onları yanlış yönlendirebilirdi ama sonuçlarından korkuyordu. Ailenin dış dünyayla hiçbir bağlantısı yoktu, ancak Mykyta, gelecekte yararlı olabileceğini düşündüğünden askerlerin ne yaptığını anlamak için elinden geleni yapıyordu.

Mykyta, “Bu insanların er ya da geç ayrılacağını biliyorduk ve bu bilgileri ordumuza ileterek bir şekilde onlara yardım edebileceğiz” dedi. Ancak pek bir bilgi vermediler. Askerler baş başa bir şey konuşmak istediklerinde dışarı çıkıyorlardı. Mykyta duyduklarına göre onların tank teknisyeni olduklarını tahmin etti.

YAKTIKLARI UKRAYNALI ASKERLERİN KİMLİKLERİNİ GETİRDİLER

Askerler dışarı çıktıklarında bazen Ukraynalıların evlerinden yağmalanmış yiyecek ve banyo malzemeleri getirirken, çoğu zaman yaktıkları Ukraynalı askerlerin kimlikleriyle geri döndüler.

Ruslar dış dünyayla iletişimi kopan aileye Kiev’in kuşatıldığını, Chernihiv’in düştüğünü ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky’nin ülkeden kaçtığını söyledi. Mykyta, adamların bir radyo ile geri döndüğü Mart ayının ortasına kadar neye inanacaklarından emin değildi. Köyde elektrik yoktu ama askerler telsizi jeneratörlerine bir kabloyla bağladılar.

ARTIK ASKERLERLE KONUŞUYORLARDI

“Çernihiv ve Kiev’in hâlâ savaştığını duyduğumuza sevindik” dedi Mykyta. Zamanla, bariyerler yıkıldı ve aile beş askeri tanımaya başladı: Yuriy, Roman, Ruslan, Zakir ve Alexiy. Adamlardan biri Suriye ve Afganistan’da görev yapmıştı. Ordu, Ruslan’ın çocuklarından birini, egzersiz yaparken aldığı omurilik yaralanması nedeniyle tıbbi tedavi için Moskova’ya göndermişti.

Askerler ayrıca aile üyelerine geçimlerini neyle sağladıklarını da sordu. Serhiy onlara marangoz olduğunu söyledi. İçerik yöneticisinin ne olduğunu bilmiyorlardı, bu nedenle Mykyta onlara basit bir şekilde yaptığı işi anlattı.

YEMEK YAPMAK İÇİN ASLA YARDIM İSTEMEDİLER

Askerlerden Yuriy, kilerde herkes için yemek pişirdi. Çoğu zaman Rus askeri erzaklarını yediler, ancak Horbone’lar kendi stoklarından patates ve konserveyi de askerlere verdi. Ayrıca Rus askerlerinin köyde vurduğu ineklerin etleri de vardı. Bazen de işgal altındaki bölgelerde Rusların insani yardım olarak dağıttığı çorbaları yediler. Aileden bazen bir ateş yakması ya da su getirmesi istendi ama asla yemeklerin hazırlanmasına yardım etmeleri istenmedi.

Iryna, “Sanırım onları zehirleyeceğimizden korktular” dedi.

‘SİZİN SAYENİZDE ARTIK HİÇBİR ŞEYİM YOK’

Mykyta, komşularından biri iç kanamadan öldüğünde ve onu askerlerle birlikte bir avluya gömdükten sonra, savaş stresiyle yaşamanın zorluklarının bir kez daha farkına vardı. 23 Mart civarında, köyden bir kadının doğum sancıları başlamıştı ve akrabaları, köyün en sıcak yeri olduğu için ailenin mahzeninde doğum yapıp yapamayacağını sordu. Askerlerden ikisi bir yeri temizledi, dezenfektan olarak kullanmak için alkol ve temiz çarşaflar buldu. Sağlık görevlilerinin de yardımıyla Victoria adında bir kız çocuğu doğdu. Iryna, “Onlarda hâlâ bir insanlık kırıntısı vardı” dedi.

Iryna, Zakir’in ailesinden ve kırsaldaki kulübesinden hasretle bahsettiğini hatırladı. Karşılık verdiğini söyledi: “Benim de çiçekli güzel bir bahçem vardı ama şimdi sayenizde hiçbir şeyim yok.” Zakir sessiz kaldı, ancak daha sonra yeniden inşasına yardım etmek için Rusya’dan para göndermeye söz verdi. Aile, askerlerin savaş hakkında şüpheleri olduğunu gösteren başka açıklamalarda bulunduğunu söyledi.

Iryna Horbones

‘MİSAFİR OLARAK GELSEYDİNİZ HOŞÇA KAL DERDİM’

Iryna, zaman zaman askerlerin tüfeklerinden birini alıp onları vurmak için güçlü bir dürtü hissediyordu. Sadece sonuçlarını hayal ederek bu isteği bastırmayı başarıyordu. Bu arada savaş bittiğinde nasıl yaşayacaklarını da düşünmeden edemiyorlardı. Çünkü her şeyleri ellerinden gitmişti.

Serhiy, 30 Mart’ta askerlerin sinirli göründüğünü söyledi. Aile, sorunun ne olduğunu sordular ancak bir yanıt alamadılar. Ertesi gün şafak vakti, adamlar kalkıp eşyalarını toplamaya başladılar, ayrıca ailenin yastık ve battaniyelerinden bazılarını da aldılar. Aile, neler olduğunu görmek için onları kilerden dışarıya kadar takip etti. Lukashivka’dan ayrılmaya hazırlanan bir dizi Rus aracı gördü. Beş Rus askeri veda etti. Serhiy, harap evinin eşiğinden onlara, “Buraya misafir olarak gelseydiniz, hoşça kal derdim ama sen benim düşmanımsın” diyerek veda etti.

The Wall Street Journal’de yer alan ‘Ukrainians in Occupied Village Learn to Live With the Enemy’ isimli yazıdan derlenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir