Zeynep Miraç, Metin Akpınar’a en hakikat soruları yöneltiyor; onun tiyatro tutkusunu, en yakını Zeki Alasya’yla dostluklarını, eşi Göksel Akpınar’la aşkını, Anadolu’daki turnelerini, Ulvi Uraz’dan Haldun Taner’e hocalarını bir bir anlatıyor bize.
Üstelik karşımızdaki görünüm sırf Metin Akpınar’ın hayatı değil, tıpkı vakitte bir Türkiye tarihi kesiti. Ne de olsa Metin Akpınar’ın hayatı, sahneye adanmış bir ömür…
“Sen en yeterlisi tiyatrocu ol”
Aksaray’da kalabalık bir konakta doğan, etrafı gözleyerek büyüyen, her duyduğunu zihnine kaydeden bir çocuk… Daha lisedeyken öğretmenine, “Sen en güzeli tiyatrocu ol oğlum,” dedirtecek kadar mayasını muhakkak eden, bilinmeyen cevher bir genç…
Sayfa: 176
Yeşilçam’a hayat veren oyuncu
Eşiyle altmış iki yıl tıpkı yastığa baş koyacak kadar derin bir aşık… Türkiye’de kabare kültürünü başlatan, yüzlerce temsilde yer alan, Yeşilçam’da da birbirinden unutulmaz karakterlere hayat vermiş bir oyuncu…
Karşınızda her tarafıyla Metin Akpınar.
Sahneye adanmış bir ömür
Karşımızdaki görünüm sırf Metin Akpınar’ın hayatı değil, birebir vakitte bir Türkiye tarihi kesiti; muhtıralar, ihtilaller, sansürler, davalarla tahminen örselenen, lakin asla tutkusundan vazgeçmeyen tüm sanat işçilerinin çok düzgün bildiği bir direnme öyküsü bu anlatılan.
Kitaptan
“Herkes kendini inşa eder, şu yahut bu biçimde. Metin Akpınar büyük imkanlar içine doğmuş, sahip olduklarını kolay edinmiş biri değil. Kötüyü, berbatlığı görüp oyunu uygundan yana kullanmış, yolunu hoşu aramak için çizmiş, emeğini ve gücünü doğruya yöneltmiş biri. Kendi hamurunu yoğururken azla yetinmemiş, çoğa da boyun eğmemiş. Mazeretlere sığınmayan, bilme iştahını yitirmeyen, yalnızca esprileriyle değil varlığıyla da yüzümüzü güldüren bir hayat öyküsü bu… Bize “başka türlü bir yaşam”ın da mümkün olduğunu gösteriyor.”