Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaşla birlikte Finlandiya ve İsveç, kendilerini garanti altına almak için NATO’ya üyelik için resmi müracaat gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, “Biz şu anda İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ancak olumlu bir fikir içerisinde değiliz. Teröristleri teslim etmeyeceklerine dair bildirileri var. Bu iki ülkenin NATO’ya girmelerine ‘Evet’ demeyiz” sözlerini kullandı.
Alman medyası da mevzuyu çeşitli tahlillerle kıymetlendirdi. Yapılan anlizlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu usul krizlerdeki duruşuna dikkat çekilerek; işlerin kolay olmayacağı vurgulandı.
SÜDDEUTSCHE ZEİTUNG: ERDOĞAN İSTEDİĞİNİ ALIR
“Acı olan, Erdoğan’ın şantajı işe yarayabilir. Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya iştiraki başarısızlığa uğramamalı. Bu yüzden başka hükümetler Ankara’daki kumarbaza bir şeyler vermek zorunda kalacak ya da tahminen Kürt sorunu, silahlar, ülkedeki hukuk devletinin sistematik olarak yok edilmesi hususlarını görmezden gelecek. Türkiye kıymetli bir NATO ortağı olarak kalacak fakat Türkiye Cumhurbaşkanı NATO için “serseri mayın” olmaya devam edecek.
MAERKİSCHE ODERZEİTUNG: ÖDENEMSİ GEREKEN BİR BEDEL VAR
“Bir de Recep Tayyip Erdoğan sıkıntısı var. Türkiye Cumhurbaşkanı, milletlerarası krizlerden kendisine avantaj sağlamayı seven bir kumarbaz olarak bilinir. Neredeyse kimse, kuzey ülkelerinin (NATO’ya) iştirakini veto ederek engelleyeceğine dair açıklamasında önemli olduğuna inanmıyor. Daha mümkün olan, bu yolla ABD’yi yeni savaş uçakları sevkiyatına ikna taktiği izlediği. Erdoğan, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri satın alınca (ABD) bunu (Türkiye’ye F-35 satışını) engellemişti. Her şey biraz çarşı-pazar mantığına benziyorama sonuçta ödenmesi gereken bir bedel var.”
HANDELSBLATT: ANKARA’NIN ENGELLEYİCİ TAVRI
“Batı’yı şimdiye dek hiçbir gelişme stratejik olarak Ukrayna’ya yapılan hücum kadar zorlamadı. Lakin Batı ittifakı sağlam olduğunu kanıtladı ve en azından NATO müttefikleri kelam konusu olduğunda şaşırtan bir halde bir ortaya geldi. Bu durum Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya iştirakini engelleme tehdidiyle değişti. (…) Türkiye’nin vetosu yalnızca iki İskandinav ülkesinin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayacak, birebir vakitte Rusya Devlet Lideri Putin’e beklenmedik bir ikram olacaktır. Böylelikle şu soru ortaya çıkıyor: Çelişkili bir Rusya siyaseti izleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan kimin tarafında? Türk İHA’ları Rus askerlerini öldürüyor fakat Ankara Kremlin’e yönelik yaptırımları desteklemiyor. Türkiye Boğaz’ı Rus savaş gemilerine kapatıyor ancak Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasını istemiyor. Türkiye aslında hala Batı’nın tarafında, lakin şartları kendisi belirlemek istiyor. Ankara engelleyici tavrı ile bir işaret veriyor.”
KÖLNER STADTANZEİGER: TÜRKİYE SEÇİMLERE GERÇEK İLERLİYOR
“Yıllardır telaş verici bir halde büyüyen yeni uyuşmazlıklar silsilelerinin tahlile kavuşturulması artık çok gecikti. Gün geldi Erdoğan, Rus hava savunma sistemlerini satın alarak ortaklarını kızdırdı. Gün geldi ABD Türkiye’yi savaş uçağı satmayarak, Yunanistan’daki üslerini genişleterek kızdırdı. Sonuçta bu cins kahırlar yalnızca Rusya’ya yarıyor. Bugün 30 NATO üyesi ülke, ortak bir düşmanı olduğunu kabul ediyor. Ve ona karşı kendini savunmanın en güzel yolu, akıllı bir alış veriş ve birlikteliktir. ABD, Türkiye’nin F-16’dan F-35’e kadar yeni savaş uçakları talebini yerine getirebilir. AB de, Türkiye’ye daha uygun pazar erişimi sağlayabilir. Lakin bu iki adım, Ankara’ya da NATO’nun kuzeye gerçek genişlemesi, Rusya’ya sonlarını göstermesi ve nihayetinde insan hakları bahisleri üzere şartları getirecektir. Yüzde 70 enflasyonla boğuşan Türkiye, 2023 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hakikat ilerliyor. Burada milliyetçi telaffuzların bir getirisi olmaz.”