IFRC Genel Lideri Francesco Rocca, düzenlediği basın toplantısında, Rusya‘nın Ukrayna‘ya işgali nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanların süratle kabul edilişinin, Avrupa’nın mültecilere yönelik “çifte standardına” dikkati çektiğini söyledi.
Bu süratli kabul edilişin Avrupa’nın Afrika, Orta Doğu ve öbür bir yerdeki şiddetten kaçan insanların güzel karşılanmamasıyla zıt düştüğüne işaret eden Rocca, Ukrayna’nın Donbas bölgesinden kaçan biriyle Nijerya‘daki Boko Haram‘dan kaçan biri ortasında hiçbir fark olduğunu düşünmediğini vurguladı.
Rocca, “Şiddetten kaçanlar, korunma talep edenler eşit muamele görmeli” diyerek şiddetten ve toplumdaki karışıklıklardan kaçanlara yardım etmenin “ahlaki zorunluluk” olduğunun altını çizdi.
UKRAYNA KRİZİ, HAYSİYET EVVEL GELDİĞİNDE NEYİN MÜMKÜN OLDUĞUNU GÖSTERDİ
Rocca, Ukrayna krizine verilen siyasi, kamusal ve insani reaksiyonun, insanlık ile haysiyet evvel geldiğinde ve global bir dayanışma olduğunda neyin mümkün olduğunu gösterdiğine dikkati çekti.
Ukrayna krizinin, Avrupa’nın göç siyaseti konusunda bir dönüm noktası olmasını umduğunu kaydeden Rocca, fakat durumun hiç de bu türlü olmadığını lisana getirdi.
Rocca, Avrupa Birliği’nin (AB) hala göçle ilgili farklı yaklaşımları bulunduğuna işaret etti.
Birleşmiş Milletlerin (BM), Ukrayna’dan tahliye edilen 6 milyon bireyden birçoklarının komşu ülkelere gittiğine dair bilgilerine atıfta bulunan Rocca, Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmen, mülteci ve sığınmacıların öldüğünü, suistimal edildiğini ve gerekli hizmetlere erişimde zorluklarla karşılaştığını savundu.
Rocca, Avrupa’ya geçiş yolu olan Orta Akdeniz güzergahında 2014’ten bu yana en az 19 bin kişinin hayatını kaybettiği bilgisini paylaşarak “Etnik köken ve uyruk, hayatları kurtarmak için belirleyici bir etken olmamalıdır. İkili standart var. Delili var. Gözümüzle görüyoruz ve korunma talep edildiğinde inkar edemeyiz.” değerlendirmesinde bulundu.