Müzede yönetici odasında kullanılan seramik büstün onarımı için restoratörler görevlendirildi. Büst üzerindeki tabakayı temizleyen uzmanlar, büstün İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’ya ilişkin olduğunu belirledi.
Bunun üzerine Atatürk büstü, Troya Müzesi Etnografya Koleksiyonuna dahil edildi.
Müze müdürü Rıdvan Gölcük, büstün özelliğinin daha evvel bilinmediğini söyledi.
Paklık çalışması yapılırken kaldırılan tabakanın altından çıkan imzanın kendilerini şaşırttığını anlatan Gölcük, şöyle konuştu:
“Atatürk büstü müze demirbaşında yer alıyordu. Ancak standart Atatürk büstlerinden farkı vardı. Zira seramikten yapılmıştı. Yıllarca Çanakkale Müzesinde kullanılmış ve üzerinde biraz katman oluşmuş. Onarım kısmında arkadaşlarımız büst üzerinde bir paklık yaptılar.
Büstün sol köşesinde ortaya çıkarılan imzadan İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından 1927’de yapıldığı anlaşılıyor. Büstün temizlenmesinin akabinde yaşanan bu gelişme bizi heyecanlandırdı. Zira bu türlü bir durumdan kimsenin haberi yoktu. Büst yalnızca makam odasında bir demirbaş olarak kayıtlıydı.”
GALATASARAY MÜZESİNDEKİ BÜSTÜN BİREBİRİ
Büstteki imzanın ortaya çıkmasının akabinde Canonica ve onun yapıtlarını araştırmaya başladıklarını anlatan Gölcük, şöyle devam etti:
“Heykeltıraş o periyot Türkiye’ye davet edilmiş ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çok kıymetli heykellerini yapmış. 10 Ağustos 1928’de Tayyare Cemiyeti’ne gelir sağlayabilmek için Fenerbahçe ve Galatasaray ortasında tek maçlık bir kupa maçı yapılmış. Gazi Büstü Kupası’nın kazananına Pietro Canonica’nın yaptığı bir büst armağan edilmesine karar verilmiş. 10 Ağustos 1928’deki maç 3-3 bitiyor. Gruplar yenişemiyor sonra 21 gün sonra maç tekrarlanıyor kupa için ve Galatasaray 4-0 kazanıyor. Pietro Canonica imzalı Galatasaray Müzesi’nde bulunan büst aslında bizim müzemizde bulunan büstün birebiri. Ancak bizimki seramikten o ise bronzdan yapılmış bir büst. Muhakkak ki sanatçı bir kalıpta bu yapıtı çalışmış. Bizdeki birinci çalışılan örneği olmalı.”
Gölcük, Atatürk büstünün müzeye nasıl geldiği ve envantere nasıl girdiği konusunda bilgi sahibi olmadıklarına değinerek, “Yaklaşık bir asır sonra kıymetli bir yapıtı koleksiyonumuza dahil etmiş olduk” sözünü kullandı.