Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, “Bundan 20-25 sene evvel memleketler arası kuruluşlar Türkiye’ye geldikleri vakit ‘Aa ne hoş Türkiye’de engelli yok, ne kadar sağlıklı bir toplum’ diyorlardı. Hâlbuki engelliler meskenden çıkamadıkları için sokakta görünmüyorlardı. Biz engelliye yaklaşımda ön yargıları kırdık” dedi.
MÜSİAD Bayan ve MÜSİAD Sıhhat Bölüm Heyeti iş birliğiyle Engelliler Haftası dolayasıyla ‘Engelsiz Fark Et Manisiz Keşfet’ isimli bir aktiflik düzenlendi.
MÜSİAD’ın Bahçelievler’deki merkezindeki aktifliğe Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İstanbul Vali Yardımcısı Abdurrahman İnan, Bahçelievler Belediye Lideri Hakan Bahadır, MÜSİAD Lideri Mahmut Asmalı, MÜSİAD şube liderleri, üyeler, engelli vatandaşlar ve aileleri katıldı.
Aktiflikte farklı vilayetlerdeki bakım merkezlerinden gelen engelliler yörelerine ilişkin türküleri seslendirip, oyunlar oynayarak yeteneklerini sergiledi. Ayrıyeten engellilerin el emekleriyle yaptıkları eserler, merkezin girişindeki salonda sergilendi.
“PROGRAMLAR GELİŞTİRİYORUZ”
Aktiflikte konuşan Bakan Yanık, “Ailemizin her bir ferdinin hayata tam, eşit, doğal ve etkin iştirakini sağlamak için çalışıyor, bu doğrultuda hem engelli vatandaşlarımızın tecrübelerine kulak kabartıyor, hem de akademik faaliyetleri destekliyoruz. Gayemiz tüm vatandaşlarımızın daha memnun, huzurlu ve inanç içinde bir hayat sürmesi. Toplumun ürettiği toplumsal refahın tüm kesitlere eşit ve adil biçimde dağılmasını sağlamaktır. Bu yüzden toplumsal yardım kalemlerimizi çeşitlendiriyoruz. Bu sebeple engelli vatandaşlarımız için farklı bakım ve rehabilitasyon merkezleri, programları geliştiriyoruz” diye konuştu.
“ENGELLİLERE YAKLAŞIMDA ÖN YARGILARI KIRDIK”
Engelliye yaklaşımda ön yargıları kırdıklarını anlatan Bakan Yanık, kelamlarını şöyle sürdürdü;
*Eğitim, sıhhat, spor, kültür-sanat faaliyetleri, istihdam, erişilebilirlik alanlarında var olan manileri tespit ederek, bu mahzurları aşmak üzere toplumsal şuuru ve hassaslığı geliştirmeye çalışıyoruz.
*Artık engelli vatandaşlarımızın her türlü eğitim ve toplumsal imkândan mahrum olarak konutlarında bağımlı bir hayat yaşadıkları devirler eskide kaldı.
*Belki de en zoru bu ön yargıları kırmaktı. Kalıp yargıların önüne geçmek, engelliyse ne işi var dışarıda, sokakta, sporda, okulda, sanatta, alışverişte ya da sinemada sorusunu soran zihniyetlerin dönüşümünü sağlamak kolay değildi.
*Engelli vatandaşlarımızın hak temelli bir yaklaşımla, onurlu ve bağımsız hareket kabiliyetlerinin arttığı bir hayat sürebilmeleri için her türlü dayanağı vermeye çaba ettik.
*Görünüyorlar, kapalı kapılar gerisinde değiller. Yetenekleri, bilgi ve güçleriyle hayata katılıyor, pürüzlere hapsolmadıklarını rahatlıkla gösterebiliyorlar.
*Aldığımız önlemler, yaptığımız hizmetler çerçevesinde engelli vatandaşlarımızın toplumsal hayata iştirakini, günlük hayatlarında kendi gereksinimlerini olabildiği kadar kendilerinin karşılayabilmesi için yapmamız gereken her türlü adımı AK Parti hükümetleri olarak 20 yıldır aralıksız atıyoruz.
*Yapmamız gereken her türlü harcamayı hiç sakınmadan yapıyoruz ve çalışmalarımızı engelli vatandaşlarımızın hak temelli, rastgele bir diğeri kadar toplumsal hayatın içeresinde yer almalarını, onların en doğal hakkı olduğunu, onlara yapılanların bir lütuf olmadığını bilerek yerini getiriyoruz.
“AA NE HOŞ TÜRKİYE’DE ENGELLİ YOK…”
Kendilerinden evvelki periyotta engellilerin sokağa çıkamadığı için yok sayıldığını belirten Yanık, kelamlarını şöyle sürdürdü;
*Bundan 20-25 sene evvel memleketler arası kuruluşlar Türkiye’ye geldikleri vakit ‘Aa ne hoş Türkiye’de engelli yok, ne kadar sağlıklı bir toplum’ diyorlardı. Hâlbuki engelliler konuttan çıkamadıkları için sokakta görünmüyorlardı. Hasebiyle bugün artık engellilerimizin kafelerde, bir kadro çalışma merkezlerinde, bizim yaptığımız projeler çerçevesinde farklı yerlerde çalıştıklarını, toplumsal hayata katıldıklarını, eğitim gördüklerini görüyoruz.
*Bundan sonra çalışmalarımıza engelli vatandaşlarımızın hak temelli bütün toplumsal, ekonomik ve eğitim muhtaçlıklarını karşılamak için aralıksız devam edeceğiz. Ve inşallah insanın eşref-i mahlûkat olduğu şuurunu hiç unutmadan engelli-engelsiz, yaşlı-genç, kadın-erkek-çocuk her birimizin bu toplumun içerisinde ne kadar güzide bir yerinin olduğu şuuruyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İHA