Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci defa 2011’de ‘çılgın proje’ olarak açıkladığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı devirden beri “rüyası olduğunu” söylediği Kanal İstanbul, Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yönetilmeye başlandığı 2018’den bu yana, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı için “görev” haline geldi.
Kanal, bakanlığın faaliyet raporlarında, 2018 yılından bu yana “Yetki, misyon ve sorumluluk” kısmının birinci sırasında yer aldı. Raporda hususa ait “Ulaştırma, denizcilik, haberleşme ve posta iş ve hizmetleri ile Karadeniz ile Marmara Denizi’ni birleştiren ve gemilerin seyrüseferine imkân veren Kanal İstanbul ve gibisi suyolu projelerinin geliştirilmesi, kurulması, kurdurulması, işletilmesi ve işlettirilmesi konularında, ilgili kurum ve kuruluşlarla uyum içerisinde, ulusal siyaset, strateji ve maksatların belirlenmesi emeliyle çalışmalar yapmak ve belirlenen gayeleri uygulamak” sözlerine yer verildi. Hükümet sistemi değişmeden evvel ise, raporun birebir kısmında, bakanlığın vazifeleri için birinci sırada, “Ulaştırma, denizcilik, haberleşme ve posta iş ve hizmetlerinin geliştirilmesi, kurulması, kurdurulması, işletilmesi ve işlettirilmesi konularında, ilgili kurum ve kuruluşlarla uyum içerisinde, ulusal siyaset, strateji ve amaçları belirlemek ve uygulamak, gerektiğinde güncellemek” tarifi yapılıyordu.
“YETKİ KARMAŞASI”
Öte yandan projelerindeki ÇED süreçleri ve imar çalışmaları tartışmalara bahis olan bakanlığın, 2021 faaliyet raporunda bu mevzuya da değindiği görüldü. Raporun bakanlığın zayıflıklarına ait kısmında, “Ulaştırma altyapı projelerinin ihalelerinde, ihale öncesi yapılması gereken ÇED, imar planı çalışmaları ve sonuçlandırılması sürecinde ilgili kuruluşlarla yazışma sürecinin uzun vakit alması” sözlerine yer verilmesi dikkat çekti. Ayrıyeten tekrar tıpkı kısımda, “Ülkemizde kurumların misyon yetki ve sorumlulukları ortasındaki hudut meçhullüğü; uygulamalarda birçok alanda onay mercii nedeniyle yetki karmaşası yaşanması” tespiti de yer aldı.