Orta Çağ karanlığından çıkan Avrupa’nın sanat, bilim ve felsefe konularında hızlı bir yükseliş yaşadığı Rönesans döneminin en ünlü ressam ve mimarlarından olan Raphael’in Atina Okulu isimli tablosu daha doğrusu duvar freski, aynı dönemin ünlü isimlerinden olan Leonardo Da Vinci’nin Antik Yunan felsefesinin yeniden doğuşu hakkındaki düşüncelerinden ilham alınarak Vatikan’da bulunan Apostolik Sarayı’nın duvarlarına yapılmıştır.
Rönesans döneminin en seçkin örneklerinden biri olarak kabul edilen Atina Okulu tablosuna ne zaman baksanız farklı bir detay ile karşılaşmanız mümkün. Zaten Raphel’in de amacı buydu; Antik Yunan ile Rönesans dönemini bir arada gösterecek bir eser yapmak. Aradan yüzlere yıl geçmesine rağmen hala hakkında konuştuğumuza göre bu amacına ulaşmış görünüyor. Gelin Atina Okulu tablosu ve ressamı Raphael hakkında bazı önemli bilgilere yakından bakalım.
Atina Okulu tablosu hakkında bilgiler:
Raphael, Rönesans’ın genç süperstarıdır:
1483 – 1520 yılları arasında oldukça kısa bir yaşam sürmüş olan Raphael, tam adıyla Raffaello Sanzio da Urbin; Rönesans döneminin en genç isimlerindendir ve bir süperstar olarak kabul edilir. 1509 – 1511 yılları arasında yaptığı Atina Okulu tablosundan önce de benzersiz eserlere imza atmış olan ressam, daha sonra Stanza Della Segnetura’daki dört duvarı daha boyamıştır.
Atina Okulu’nda bilginin farklı dalları temsil edilir:
Atina Okulu tablosunun ana teması bilgidir. Resimde karşımıza çıkan Antik Yunan filozoflarının ortak özelliği, bilgiyi aramış olmalarıdır. Zaten tablonun adının Scuola di Atene yani Atina Okulu olmasının da nedeni budur. Tabloda bulunan her bir figür, döneminde farklı yollarla bilgiyi arama mücadelesine girişmiştir. Bu açıdan incelendiği zaman Atina Okulu tablosu bilgi felsefesinin ve Antik Yunan filozoflarının ortaya koyduğu düşüncelerin Raphael tarafından bir gruplandırılmasıdır.
Resimde, büyük Antik Yunan filozoflarının çoğuyla karşılaşmak mümkün:
Atina Okulu tablosunda felsefe ve bilgi üzerine çalışmış 50 kişi resmedilmiştir. Bu kişilerin her biri klasik Antik Yunan filozofu, bilim insanı, matematikçi ve diğer bilgi arayışında olan kişilerdir. İkonografi sistemi kullanılarak yerleştirilen tüm bu kişiler arasında Antik Yunan dünyasında adını duyduğumuz pek çok isim var. Tüm bu isimler, kendi düşünce sistemlerine göre gruplandırılmış ve ortaya koydukları düşünceleri en iyi yansıtan figürler halinde resmedilmişlerdir.
Resmin merkezinde Platon ve Aristoteles bulunur:
Atina Okulu tablosu küçük gruplar halinde sohbet eden 21’den fazla figürden oluşur. Hepsi erkek olan bu kişiler arasında en belirgin ve merkezde olan ise Platon ve Aristoteles’tir. Yan yana resmedilen ikiliden daha yaşlı olanın Platon, yanındakinin ise öğrencisi Aristoteles olduğu düşünülmektedir. Derin bir sohbet içinde resmedilen ikilinin elinde Timaeus ve Nicomachean Ethics eserlerinin ciltleri görülmektedir.
Raphael, Atina Okulu’nu çizme görevini bizzat dönemin papasından almıştır:
Kesin olarak bilinmemekle birlikte sanat tarihçilerinin ortak görüşüne göre Raphael, Vatikan’da bulunan Apostolik Sarayı’nın duvarlarına Atina Okulu’nun da içlerinde bulunduğu dört duvar resmini çizme görevini bizzat dönemin papası II. Julius’tan almıştır. Vatikan’da Antik Yunan filozoflarının resimlerinin olması garip görünse bile bu eser, özel bir temanın parçasıdır.
Raphael, sarayın farklı odalarında da çalışmıştır:
Raphael, Apostolik Sarayı’nda yalnızca Atina Okulu freskini çizdiği odada çalışmamıştır. Öncesinde imza odası olarak bilinen Stanza Della Segnatura odasının duvarlarında da çalışmıştır. Bu odada en önemli kiliseleri belgeleri imzalanır, mühürlenir ve kanun haline getirilirdi. İmza odası aynı zamanda papanın kişisel kütüphanesi ve Apostolik Signatura Yüksek Mahkemesi’nin toplantı odasıydı. Bu nedenle Raphael’in fresklerde kullandığı temalar hukuk, din, edebiyat ve felsefeden oluşuyordu.
Az kalsın Atina Okulu kocaman bir karmaşaya dönüşecekti:
Atina Okulu tablosu 50’den fazla kişinin ve 21’den figürün resmedildiği bir fresktir. Yıllarca süren çalışmalar Raphael için hiç kolay geçmemiştir çünkü her bir kişi, farklı bir kişi olmalıdır. Az kalsın bir karmaşaya dönüşecek olan farklılıkları göstermek için ressam, resmettiği her bir kişide farklı bir cübbe ayrıntısı kullanmıştır. Bu sayede sonraki yıllarda sanat tarihçileri resim üzerinde çok daha detaylı çalışmalar yapabilmişlerdir.
Michelangelo ile Raphael’in ortak bir yanları var:
Raphael, Apostolik Sarayı’nın duvarlarına büyülü imzasını atarken hemen yan tarafta bulunan Sistine Şapeli’nde, Rönesans döneminin diğer önemli isimlerinden biri olan Michelangelo çalışıyordu. İkilinin ortak noktası ise bu görevi dönemin papası olan II. Julius’tan bizzat almış olmalarıdır. Papadan böyle bir görev almak, dönemin sanatçılarının en büyük hayaliydi. Papadan çizim görevi almak demek, ressamın artık bir usta olduğu anlamına gelmekteydi.
Atina Okulu, geniş bir temanın parçasıdır:
Raphael, yalnızca duvarlara güzel bir şeyler çizmedi; o, bugün bile üzerinde tartışılan dört freskten oluşan bir tema resmetti. Teolojiyi temsil edilen Disputa ve edebiyatı temsil eden Panassus’tan sonra tamamladığı üçüncü tablo bilgiyi temsil eden Atina Okulu’dur. Tüm freskler birbiri ile yüzleşir ve bu açıdan baktığımız zaman aslında farklı disiplinler Vatikan’da bir sarayda birleşmiş olur.
Atina Okulu, mimari bir illüzyondur:
Tüm uzmanlara göre Atina Okulu tablosu, aslında mimari bir illüzyondur. Entelektüel ve soyut bir kavram, Atina Okulu tablosu ile birlikte görselleştirilerek somut hale getirimiştir. Felsefe tarihinde Antik Yunan filozofları tarafından işlenen birbirinden farklı düşünce sistemleri, bu tabloda ustaca belirli gruplara ayrılmıştır. Böylece Atina Okulu tablosu, karmaşık felsefe derslerini kolaylaştıran somut bir değer haline gelmiştir.
Her baktığınızda farklı detaylarla karşılaşacağınız Rönesans döneminin önemli ismi Raphael imzalı Atina Okulu tablosu ve ressamı hakkında bilmeniz gereken önemli detaylardan bahsettik. Atina Okulu tablosu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.