Pınar Ünlü Hatipoğlu ile Mehtap Şimşek’e tarihi görev! 22 yıllık hayal

Türkiye’nin uluslararası alandaki ilk kadın hakem çifti olan Pınar Ünlü Hatipoğlu ile Mehtap Şimşek’i yeni bir heyecan bekliyor. Başarılı hakem çiftimiz, 14 Mayıs’ta Danimarka’nın Viborg şehrinde oynanacak EHF Kadınlar Avrupa Ligi Final Four’unda düdük çalacak. Hakemlerimiz, Danimarka’nın Herning-Ikast Handbold ile Almanya’nın SG BBM Bietigheim takımları arasında oynanacak olan yarı final maçına çıkacak. Bu maç, daha önce Ordulararası Dünya Şampiyonası da dahil dört kez dünya şampiyonalarında düdük çalan hakem ikilisinin kariyerlerinde ulaştığı en üst nokta olacak.

Hakemlerimizle Danimarka’ya yola çıkmadan önce, görev aldıkları Kadınlar Türkiye Kupası Dörtlü Finali’nde konuştuk…

EHF Avrupa Ligi Final Four maçlarına çıkacaksınız. Duygularınızı alabilir miyim?

Pınar: Öğrendiğimizden beri midemde kelebekler uçuyor adeta. İnanılmaz heyecanlıyım. Çok keyifli bir duygu.

Mehtap: Bir hakemin bekleyebileceği en üst düzeydeki maçlardan biri. Burada olabilmek çok güzel bir duygu. Bu dörtlü finalde olabilmek, oradaki atmosferi yaşayabilmek bizler için çok önemli bir tecrübe olacak. Orada her şeyin umduğumuz gibi gitmesini ve çok keyifli zaman geçirebilmeyi umuyorum. Bu sene yarı finalde düdük çalacağız. Umarım önümüzdeki sene de finalde düdük çalarız.

Bu maç kariyerinizde şu ana dek yönettiğiniz en üst düzeydeki maç mı olacak?

Mehtap: Şu ana dek pek çok Şampiyonlar Ligi maçına çıktık. Ancak bu maç açıkçası en ileri nokta.

Pınar: Daha önceki yıllarda Challenge Trophy’de yarı final maçını yönetmiştik. Ama tabii bu daha üst düzey bir maç. O yüzden en üst düzey maç olarak bu maçı niteleyebiliriz.

Bundan sonrası için hedeflerinizden bahsedebilir miyiz?

Pınar: Kasım ayında Kadınlar Avrupa Şampiyonası oynanacak. Gönlümüzden geçen elbette orada düdük çalabilmek. Onun için gerekli hazırlıkları yapıyoruz.

Mehtap: Kısa vadede hedefimiz Avrupa Şampiyonası. Sorasında elbette Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali’nde düdük çalmak istiyoruz.

Biraz da hakemlik öykünüzden bahsedebilir miyiz?

Pınar: İkimiz de Mersin’de hentbol oynuyorduk. Hatta Mehtap’la ben rakiptik. Daha sonra beraber üniversiteyi okuduk Adana’da. Orada da takım arkadaşlığı yaptık. Oyunculuk anlamında daha fazla ilerleyeceğimizi anladık ve hakemliği denemeye karar verdik. Zira hentbolu seviyorduk ve içinde var olmak istiyorduk. Böyle başladık. Sonrasında yabancı dilimiz de olunca hızlı gelişti. 2004 yılında “For the Future” projesi kapsamında seçildik. Bir yıl sonra da EHF kokartı taktık. O şekilde deva etti.

Mehtap: Bizden bir yıl önce Kürşad Erdoğan – İbrahim Özdeniz ikilisi “For the Future” hakemi olmuştu. Ama aynı jenerasyonun hakemiyiz.

Türk hakemliğinin geleceği hakkında görüşlerinizi alabilir miyim? En büyük eksikliğimiz sizce nedir?

Mehtap: Aslında biz hakemlik açısından son derece iyi noktadayız. Hakem arkadaşlarımızın büyük kısmı uluslararası hakemlik potansiyelini taşıyor. Bizim ülke olarak en büyük sıkıntımız yabancı dil. Yaklaşık 10 yıldan bu yana uluslararası hakem olan bir çift yok. Bu süreçte yeni bir hakem çifti çıkaramamamızın en büyük nedeni hakemlik bilgilerinin eksikliğinden kaynaklanmıyor. Tamamen dil eksikliğinden dolayı uluslararası çift çıkaramıyoruz. Bu problem çözülürse sayının artacağına inanıyorum. Hakemlik olarak hep erkekler ön planda ama şahsen benim gönlüm kadın hakemlerin sayısının artması. İlk olmak çok güzel, tarihe geçmek çok güzel evet ama daha fazla kadın hakem çifti olmamız gerekiyor. İlk olmak çok güzel bir şey ama artık tek olmak istemiyoruz.

Pınar: Bu işi kadın olarak yapmak da çok zor aslında. Daha fazla fedakarlık istiyor, bir erkek hakeme göre. Örneğin önce ben doğum yapınca bir ara verdik. Ardından Mehtap doğum yapınca bir kez daha ara verdik. Allahtan ailelerimiz de hep yanımızdaydı ve sürekli destek oluyorlar. Bu sayede devam edebildik.

Bugün Anneler Günü. Çocuklardan ayrı bir Anneler Günü yaşıyorsunuz. Zor olmuyor mu?

Pınar. Sadece bugüne özel değil bu aslında. Birçok özel güne dair kaçırdığımız zaman dilimleri oluyor. Bu da fedakarlık isteyen bir durum. Onlar her zaman yanımızdalar. O küçücük yürekleriyle her zaman bize destek oluyorlar. Sabah örneğin görüntülü görüştük, ardından ses kaydı atarak Anneler Gününü kutladı. Yapacak bir şey yok. Zorlukları hep beraber göğüslüyoruz.

Mehtap: Zor bir şey. Hentbolu çok seviyoruz, hentbol aşkımız, hayatımızın içerisinde ciddi anlamda var olan bir şey. Ama çocuklarımızın önemli günlerini ister istemez kaçırıyoruz. Ama biliyoruz ki iyi bir şey için kaçırıyoruz. Kızı mesela şu an kızıyor ama eminim birkaç yıl sonra kızımın benime ve yaptıklarımla gurur duyacağından eminim.

Kadın hakem olarak nasıl zorluklar yaşadınız? En büyük zorluk neydi?

Pınar: İlk başlarda tabii ki insanlar değişik karşıladılar. Daha önceden sürekli erkek hakemle maçlara alışmışlar ve biz çıktığımızda nasıl olacak diye düşündüklerinden eminim. Elbette akıllarında soru işareti vardır. Ama bu bir süreç. Başladığımız günden bu güne sürekli gelişmeye devam ettiğimiz için, artık kimsenin bizim hakemliğimizden yana şüphesi olmaması başarılı olduğumuzu gösteriyor. Paylaşımlar arttıkça ve insanlar bu paylaşımlardan bizim nasıl davrandığımızı gördükten sonra ortadan soru işaretleri kalktı. Önceleri kadın hakem olmak bir dezavantajdı ancak sonraları avantaja dönüştü.

Mehtap: Her şeyi ilki çok zordu. Bizi onun zorluğunu yaşadık. Saha içinde ve saha dışında. Biz başlarda hakem seminerine giderdik 200 tane erkek hakemle birlikte. Sadece ikimiz kadın hakemdik. O dönemlerde çok aç kaldık. 19 yaşındaydık. Utanırdık ve korkardık. Yemeğe inemediğimiz çok zamanlar geçti. Ama bu bir süreçti. Zamanla onlar da bizim varlığımıza alıştı, biz de artık korkmamaya, çekinmemeye başladık. Saha içerisinde çok fazla problem yaşamadık. Gençken güven problemi olmuştur. Hem kadın hem de genç olduğumuz için herkesin aklında bir soru işareti oluyordu. Başta o tarz problemler yaşadık ama şu an için bunun bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Özellikle erkek maçlarında çok daha rahat oluyoruz. Sporcular daha “Fair-play” çerçevesinde oynamaya ve davranmaya çalışıyorlar. Daha kibar oynuyorlar.

Avrupa’da durum biraz daha farklı elbette, değil mi?

Pınar: Elbette her maçın zorluğu var. Şu ana dek Avrupa’da sadece kadın maçlarını yönettik. Fakat onların anlayışının farklı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Tabii ki orada daha rahat maç yönetiyoruz.

Mehtap: Kesinlikle orada size kadı ya da erkek diye bakmıyorlar. İyi hakem ya da kötü hakem diye bakıyorlar. Bir yere kadar takımlar özellikle Türkiye’de hakemle oynarlar, hakemi denerler. Bakarlar ki hakem çizgisinden ödün vermiyor ondan sonra oyuna dönerler. Biz son dönemde böyle bir takımla karşılaşmadık. Belki de artık bizi tanıdıkları için. Daha çok genç hakemlerin karşılaştığı bir durum bu. Ama Avrupa’da bunun kolaylığını yaşıyoruz. İnsanlar en baştan hakem kim olursa olsun kendi işlerine odaklanıyor ve en iyisini yapmaya çalışıyorlar. Eğer hakem de gerçekten bir sıkıntı varsa hakeme dönüyorlar. Örneğin bir oyuncu dördüncü adımı bastığında hakemin düdüğünü beklemeden topu bırakıyor ve dönüp gidiyorlar. Gerçekten oyuncuların büyük çoğunluğu ne yaptıklarını ve ne yapmamaları gerektiğini biliyorlar.

MHK’nin çalışmaları var. Daha çok kadın hakem çifti ve gözlemci yetiştirmek için. Hatta ilk mezun olan kadın gözlemciler yavaş yavaş maçlara da çıkmaya başladılar. Sahalarda daha fazla kadın görünce ne hissedeceksiniz?

Mehtap: Her şeyden önce kendimizi yalnız hissetmeyeceğiz. Elbette MHK kadınlara yönelik çok önemli çalışmalar yapıyor. Ancak kuşku yok ki bu işi yapmak isteyen kadınlara daha fazla iş düşüyor. Biz dün mesela yarı final maçı yönettik ve akşamına antrenman yaptık. Antrenmanın arkasına maçımızı tekrar izledik. 22. yılımızda bile hala bu kadar emek veriyoruz. Gerçekten bir şeyler yapmak istiyorlarsa sadece THF ve MHK’den bir şey beklememeleri lazım. Gerek kural bilgisi gerekse performans anlamında ciddi anlamda emek vermeleri gerekiyor. Emek vermeden hiçbir şey olmaz.

Pınar: Sadece fiziksel anlamda değil, kural bilgisi anlamında da kendimizi her dönem taze tutmamız gerekiyor. Kural kitabını bir kere okuyup bitirmekle işiniz tamamlanmıyor. Her yılın başında ve süreç içinde de tekrar etmek lazım.

Son olarak Final Four ile ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Pınar: Bir heyecan var tabii. Aslında Final Four’da maç yönetmek herkes için heyecan verici. Ama biz her maça çıktığımızda aynı heyecanı yaşıyoruz. 22 yıl önce ilk lig maçımıza çıktığımızda neler hissettiğimizi çok iyi anımsıyorum. Orada yaşadığım heyecan hala var. Zaten bu heyecan olduğu için devamı geliyor ya da basamakları birer birer yukarıya doru çıkıyoruz. O yüzden bu heyecanı hala yaşıyor olmak çok keyifli Final Four da bunu taçlandırıyor olacak.

Mehtap: İnsanın emek verip, hedeflediği bir şeye sahip olması ya da ona kavuşması anlatılamayacak kadar büyük bir duygu. Haberi EHF’den aldığımdan beri ayaklarım adeta yere basmıyor. Ne işten ne de evden bir şey anlıyorum. Tek amacım Final Four’un bir an önce başlaması ve o atmosferi yaşamak.

Kaç yıl daha hakemlik yapmayı düşünüyorsunuz?

Pınar: Hedeflerimiz doğrultusunda en az beş yıl daha hakemlikten kopmadan hakemlik yapmayı düşünüyoruz. Elbette bir gün bitecek.

Mehtap: Hedeflerimize ya ulaşacağız ya da ulaşamayacağımızı anlayacağız. Çünkü bence hedefsizlik insanı geriye götürür ya da yerinde saydırır. Bu ikimizin de karakterine uygun değil. Bunu biraz da süreç gösterecek.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Mehtap: İlk olduk belki, birçok şeyi ilk biz gerçekleştirdik belki ama bu süreçte hiçbir şeyi tek başımıza yapmadık. 2000 yılında bugüne kadar bizim yanımızda olan pek çok insan vardı. Hiç kimse tek başına başarılı olamaz. Bugüne dek yanımızda olan herkese teşekkür ediyoruz. Şu anki başkanımız yeni göreve geldi ancak çok iyi bir enerji sahibi. MHK’deki herkes çok iyi tanıdığımız kimseler. Herkese teşekkür ediyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir