Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alım gücü düşen vatandaşa hitaben “Önce elimizdekilere şükür edeceğiz, sonra daha yeterlisi, daha hoşu için çalışacağız” kelamları tartışılmaya devam ederken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son cuma hutbesi dikkati çekti. Bugün 81 vilayette “Şükür Sana Şekûr” başlıklı hutbe okundu.
Ekonomik krizin pençesindeki ülkemizde emekliden vatandaşa, öğrenciden personele büyük çoğunluk ömür savaşı verirken, 1 Mayıs akşamı katıldığı iftarda konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan “Maalesef ülkemizde birtakım kesitlerde bir şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlık hali aldı başını gidiyor. Halbuki evvel elimizdekilere şükür edeceğiz, sonra daha düzgünü, daha hoşu için çalışacağız” dedi.
“ŞÜKÜR SANA EY ŞEKÛR”
Erdoğan’ın kelamları tartışılırken, Diyanet İşleri Başkanlığı bugün “Şükür Sana Şekûr” başlıklı bir cuma hutbesi okuttu. Türkiye’nin 81 vilayetindeki mescitlerde okunan hutbenin dikkat cazip kısımları şöyle:
Bugün Türkiye’nin 81 vilayetindeki mescitlerde okunan hutbenin dikkat alımlı kısımları şöyle:
– Aziz Müminler! Beşerden beklenen, bitmez tükenmez nimetleri kendisine bahşeden Rabbine şükretmesidir. Hakikaten büyük kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!” Kulluğumuzun en kıymetli nişanesi olan şükür, nimetten önce onu vereni görmek ve düşünmektir. Aziz Mevla’nın lütuf ve ihsanını ikrar etmek, verdiğine istek göstermektir. Nimetlerin kadir değerini bilmek, onlara kör ve sağır kesilmemektir.
– Değerli Müslümanlar! Şükür, yalnızca lisandaki hamd ü sena değildir. Şükür, kalpte iman ve teslimiyet, akılda tefekkür ve ibret, uzuvlarda ibadet ve itaattir. Evet, lisandaki “Elhamdülillah” şükürdür. Bütün nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmek ve nimetlerin en küçüğüne bile istek göstermek şükürdür. İhlasla işlediğimiz her güzel amel şükürdür.
– Allah’ı anma vesilesi, samimiyet tabiri namazlarımız şükürdür. Kötülük ve günahlara karşı kalkan olan oruçlarımız şükürdür. Tevhit aşkını ve ümmet olma şuurunu kuşandığımız haclarımız şükürdür. Aziz Yaratanımıza sadakatimizin tezahürü zekât, sadaka ve kurbanlarımız şükürdür. İman, ibadet ve itaatimizi hoş ahlakla kemale erdirmek şükürdür.
– Pahalı Müminler! Aziz Rabbimiz “Şekûr”dur, kulunun salih amellerine ziyadesiyle karşılık verendir. O halde, şükürle Cenab-ı Hakkın isteğine ve sevgisine talip olalım. Ömrümüze şükürle rahmet katalım. “Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.” ilahi fermanına cânıgönülden kulak verelim. Hesap günü gelmeden önce şükreden bir kul olmaya çaba gösterelim.
– “Hani Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size nimetimi daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç elbet azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti” ayet-i kerimesini çokça tefekkür edelim. Bize yakışanın şükür olduğunu ve şükrün nimetleri artırdığını unutmayalım. Nankörlükten, şükürsüzlükten ve kanaatsizlikten Allah’a sığınalım. Peygamber Efendimizin bize öğrettiği şu duayı lisanımızdan düşürmeyelim: “Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım eyle!”
Şekûr: “Yapılan bir düzgünlüğün sahibini övgü ile anmak” mânasındaki şükr (şükrân) kökünden türeyen şekûr “çokça teşekkür eden” demektir. Allah’a nisbet edildiğinde “az da olsa kulun âlâ bir ameline ziyadesiyle karşılık veren” manasına gelir. (TDV İslâm Ansiklopedisi, 38. cilt, sayfa 493)