Aile doktoru Dr. Rabia Eroğlu Kılaç, Adana 3. Yönetim Mahkemesi’ne açtığı davayı kazanarak kendisi üzere aile doktoru olan eşi Dr. Mehmet Serdar Kılaç’ın yanına atandı.
Bu karar ailesinden ve sevdiklerinden uzak yaşamak zorunda kalan aile doktorlarına umut oldu.
AHESEN Lideri Dr. Gürsel Özer, meslektaşı Dr. Rabia Eroğlu Kılaç’ın kazandığı davayla ilgili şunları söyledi:
“TOPLAM 8 UNSURDAN İBARET BİR KANUNLA KOSKOCA AİLE HEKİMLİĞİNİ YÖNETEMEZSİNİZ
Aile Doktoru Çalışanları Sendikası Genel Lideriyim ayrıyeten İstanbul’da aile hekimliği yapıyorum. Artık biz yeni bir dava kazandık, sendika, hukuk ofisimiz ve avukatlarımızın dayanağı ile. Biz de maalesef mevzuat biraz farklı olduğu için ve kâfi olmadığı için gereğince bir kanunumuz olmadığı için kimi şeyler muallakta. Bizim kazandığımız dava çok kıymetliydi. Aileler biliyorsunuz bir ortada olmalı uzak olmamalı. Aile birliği diyoruz biz buna. Aile birliği sağlanmalı. Bunun aksi bir durum vardı. Sendikamız aracılığıyla biz bunu dava ettik. Dava sonucunda haklı görüldük o beşerler bir ortaya geldiler. Buradaki temel sorun yalnızca aslında bu türlü birkaç tane dava olsa sorun değil. Yalnız bizim Aile Hekimliği mevzuatımız 8 unsurluk bir kanunla hudutlu. 8 hususla koskoca aile hekimliğini yönetemezsiniz.
YÜZLERCE, BİNLERCE DAVA VAR
Birçok şey orada eksik. Eksik olduğu içinde yüzlerce binlerce dava var. Yalnızca bizim avukatımızın 10 binin üzerinde davası var. Açılan davaları da yüzde 98’in üzerinde kazanıyoruz. Yazıktır. Bu davalarının genelini biz kazanıyoruz lakin burada bir kamu ziyanı oluşuyor. Zira hem bizim hem de karşı tarafın avukatlık fiyatını ödemek zorundalar. Sonuçta kamu ziyanı demek vatandaş olarak her birimizin ziyan etmesi demek. Bir an evvel bu kanunların yapılması gerekiyor. Buradaki vazife doğal ki yönetenlerin ve milletvekillerinin.
MAHKEME KORİDORLARINDA VAKİT GEÇİRMEK İSTEMİYORUZ
Artık biz ne çeşit davalar kazanıyoruz. Bakın sistem birinci başladığında bizim sabit bir gelirimiz yok. Bizden damga vergisi alındı. Yalnızca 750’nin üzerinde İstanbul’da damga vergisi davası kazanıldı. Şu anda benim davam var, sendikal hakkımı alamıyorum. Şu anda takım nakilleri var. Geçmiş periyot yönetim hiçbir talepte bulunmadığı halde şu anda kira davaları açılıyor. Kira davalarının hepsini maalesef kamu kaybediyor. Ekstra yük biniyor. Soğuk zincir davaları var bizim. Soğuk zincir dediğimiz şey sistemdir aslında. Sistemsel bir kusur aile hekimliği çalışanlarına yüklenmeye çalışılıyor. Buradan da daima davalar kazanıyoruz. Mevzuatın yapılıp bu cins uyuşmazlıkların sona erdirilmesi gerekiyor. Neden? Bizim zati birçok meselemiz var. Öncelikle ailelerimize bizim odaklanmamız lazım. Aile doktoru bizim ismimiz. Onlar bizim ailemiz mahkeme koridorlarında vakit geçirmek istemiyoruz. Bu işlerle uğraşmak istemiyoruz.
“SEVENLERİ AYIRAMAZSINIZ DAVASI”
Dr. Rabia Eroğlu Kılaç’ın eşinin yanına tayin için açtığı davayla ilgili bilgi veren Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası avukatı Gülümser Uğurlu, “Tabiri caizse bu dava, sevenleri ayıramazsınız biçiminde bir davaydı” diyerek, şunları anlattı:
“Uzun yıllardır aile doktorlarının meseleleriyle ilgileniyorum. Röportajın konusu olan konu farklı bir konu. Aile Hekimliği uygulaması yürürlüğe girdiği tarihten itibaren çok değişik aile hekimliği davlarına baktık. Yaklaşık 10 binin üzerinde davamız oldu. Bunların çok büyük bir kısmı toplu davalar oldu. Lakin çok farklı davalar da oldu ortalarında. Akla gelebilecek bizim hukuk alanına giren her türlü mevzu aile tabiplerinin konusunu oluşturdu. Olağanda devlet memurları ve kamu çalışanlarının birkaç çeşit davası olur. Ceza davları olabilir, misyonu berbata kullanmak ve vazifesi ile ilgili birtakım kabahatler. Genelde de idari mahkemelerinde disiplin cezaları, misyonların ifası davaları olur. Kamu misyonları nedeniyle olan davalardır bunlar. Bu bahsettiğim davların hepsi her alanda aile tabiplerinin misyon sırasında başına gelmiş davalar.
EŞ KURASINI, MAZERET KURASI GÖSTERDİLER
En son açtığımız dava şöyle bir dava: Aile hekimliği asistanlığını bitiriyor müvekkilim. Eşi de aile tabibi uzmanı. Kamu çalışanlarının bir ortada olması unsuru varken, daha gerçek anayasal düzenleme olarak ve milletlerarası mukavelelerde bir temel hak olarak aile hayatının korunması durumu düzenlenmişken, aile hekimliğinde bu hususta da bir maniyle karşılaştık. Eş kurasına, mazeret kurasına katılmış üzere göstermekle birlikte müvekkilimin eşinin yanına ataması yapılamadı. Zira ‘Burada bir aile sıhhat merkezi yok’ dediler. Ve müvekkilimi 50 kilometre uzaklıktaki diğer bir yere atadılar. Bizim açtığımız dava buydu. Tabiri caizse sevenleri ayıramazsınız formunda bir dava idi.
AİLE DOKTORLARI HER ÇEŞİT HUKUK İHLALLE KARŞILAŞIYOR
Bütün kamu çalışanlarına tanınmış bir durum aile birliğini korumak. Bu hususta Anayasa’nın yanı sıra kanunlarda da düzenleme var. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda da mevcut. Ayrıca çalışanlara ilişkin özel kanunlarda da mevcut. Lakin Aile Hekimliği Kanunu’nda bu türlü bir düzenleme yok. Aile doktorları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi değiller. Kendi kanunları var ancak bu 8 unsurluk bir kanun. Hasebiyle bütün düzenleme direktörlüklere bırakılmış durumda. Münasebetiyle bütün düzenleme idarecilerin kanunda yok onların gereksinimlerine keyfine bağlı olarak belirleniyor ve bu nedenle de bu kadar çok davamız oluyor. Aile tabipleri her çeşit manada hukuk ihaleliyle karşılaşıyor. Bu açtığımız dava, biz aile doktorların bir kamu çalışanı olduğunu, onlara da öbür öteki çalışanlara tanınan anayasal hakkın tanınması gerektiğini, aile hayatlarını müdafaamız gerektiğini tez ederek bir iptal davası açtık. Gerekçeli kararda mahkeme bizim söylediklerimizi motamot kabul edip milletlerarası mukavelelerden dem vurarak, Anayasamızdan, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nden dem vurarak tarafların aile birliğini muhafazanın bu hizmeti yürütmekten daha kıymetli olduğunu düşünüp onların bir ortada kalmasına karar verdi.